Ali bana gözlerini çevirdi ve inatla gözlerime baktı. Bir şey dememi bekliyordu,yalanlamamı istiyordu. Söylenecek bütün kelimeler yuvarlanıp dilimin ucuna kadar geldi ama ben konuşamadım. Sadece onun gözlerine baktım ve başımı büktüm hafifçe. Beni o anlardı,hep anlamıştı zaten.
Lütfen Ali, lütfen anla beni.
Gözlerini üstümden çekip Eymen Ulaşa çevirdi. Gülümsedi ama bu gülümsemenin sahte olduğunu daha ilk bakışta anladım.
" Aymira beni bırakmaz abi, o verdiği sözleri tutar. Beni bırakmaz." dedi kendinden emin tutmaya çalıştığı sesiyle. Ulaşın dudakları alayla iki yana kıvrıldı. Bu gülüşü biliyordum, canı sıkılmıştı ve o da can sıkacaktı.
Hayır Ulaş,bunu yapma. Lütfen yapma. Karşındaki kardeşin, düşmanın değil.
" Sevgilimi benden daha iyi tanıyamazsın değil mi küçük kardeşim? Evet Aymira yine bu evde kalacak ama tek farkla." dedi ve durdu. Ne diyeceğini tahmin ediyordum. Ellerimi öyle sıktım ki tırnaklarım sertçe kesti avuç içlerimi. " Benim karım olarak bu evde kalacak."
Eymen Ulaş,bu kadar kötü bir adam mıydın sen? Bu nasıl bir kıskançlıktı? Tutamadım kendimi, gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ona tek kelime etmeden Ali'ye döndüm.
Ali'nin yüzü bembeyazdı. Buz kesmiş gibi öylece gözlerime baktığında titreyen gözbebeklerinde boğulduğumu hissettim. Dudaklarını araladı, konuşmak istedi ama üst üste tekrar tekrar çaresizce geri kapandı dudakları. Ayağa kalktım. Onunla yalnız konuşacaktım. Ulaşa döndüm öfkeyle. Karşımda sevdiğim adam oturmuyordu. Ben onu tanımıyordum. Benim sevdiğim adam bu kadar alçak olamazdı.
" Çık dışarı." dedim ilk önce ölüm gibi sakin bir sesle. O ise hiçbir tepki vermeden öylece yüzüme bakıyordu. " Çık dışarı dedim!" bu sefer çığlık atarak bağırdım. Şuan kimin duyduğu umurumda bile değildi. Tek düşündüğü Ali idi. Onun kırılan kalbi ve belki de tekrar kazanamayacağım güveni. Ulaş yerinden yavaşça kalktığında karşıma dikildi. Ona sevgiyle bakan gözlerim yoktu. Onun yerine öfke, hayal kırıklığı vardı. Ve bu öyle kolay geçmeyecekti. Öfkem hırçın Karadeniz denizi gibi daha da dalgalanıyordu içimde. Öyle ki öfkeden yerimde bile duramıyordum. Onu görmek için can atan kalbim, şimdi gitmesini haykırıyordu.
" Aymira karşında kim olduğunu unutma. Bana sesini yükseltme." diyerek uyardı sert bir sesle. Hâlâ nasıl konuşabiliyordu ki?
" Onunla böyle konuşmazsın! Böyle bakarak onun kalbini kıramazsin." dedi Ali hemen arkamızdan bakarak. Söz konusu ben olduğum da sesi çıkıyordu. Hemde hiç olmadığı kadar yüksek çıkıyordu. Söz konusu kendiyken dili lal olan adam ben konu olunca içindeki sertliği dışa vuruyordu.
" Kardeşim büyümüş! Gördün mü Aymira, kardeşimin sesi çıkıyormuş!" Yapma Ulaş! Yapma bu kadar ileri gitme.
" Sus Ulaş sus! Konuşma böyle! Kalbini kırıyorsun onun." dedim delirmiş gibi bağırıp onu göğsünden ittirerek. Bu hareketim onu daha da kızdırdı. Sinirden gülerken eline geçen ne varsa fırlattı yere. Ali'nin en sevdiği çalar saati alıp duvara attığında yerimde sıçrayıp ağlayan gözlerle ona baktım. Saat hızla duvara çarptığı için parçalara ayrılırken Ulaş durmadı ve yerinde döndü durdu. Kapıya birkaç kişinin gelip kapıya vurduğunu duydum ama Ulaş kapıyı çarparak kapatıp kilitledi.
O saati Ali'ye ben almıştım. O yüzden çok seviyordu, doğum günü hediyesiydi. Bilerek mi atmıştı? Amacı Ali'nin gerçekten kalbini kurmaktı değil mi?
" Aymira," Ali'nin fısıltılı sesi kulağıma ilişti. Ona dönmeden eğilerek dağılan parçaları elime aldım. Ben bunu şimdi çöpe atsam Ali'ye yenisi alacağımı söylesem asla izin vermezdi. Çünkü ona aldığım ilk hediyeydi. Bu yüzden özeldi ya zaten. Herkesin unuttuğu doğum gününü ilk ben kutlamış, ve hediye almıştım. İlk başta aldığım hediye çokta önemli değildi onun için,ilk kutlayan ben olduğum için o anki an daha değerliydi onun için. Gözlerinde ki o ışık dünyalara bedeldi. Şimdi ise arkamı döndüğüm an üzgünlüğü görecektim.
" Benim tanıdığım Ulaş bu değildi. Bu kadar alçak olamazdı! Kardeşin o senin! Onu nasıl bile bile mutsuz edersin sen? Ulaş sen bu kadar kötü bir adam mısın?" artık ağlamıyordum. Bağırıyordum öfkeyle. Ulaş dibime kadar gelip kollarımdan tutarak beni kendine çekti. Ondan uzaklaşmak istedikçe daha da yasladı beni kendine.
" Beni bu hâle siz getirdiniz. Aymira benim önceliğim her zaman sensin. Bencil bir adamım tamam mı! Senin de tek önceliğin ben olmak istiyorum. Çok kıskanıyorum Aymira, seni sevdiğini bile bile ona yakın oluyorsun. Nasıl sakin kalayım ben söyle? Söyle anasını satayım kafayı yiyeceğim!" Ona cevap veremedim. Verecek bir cevabım yoktu bu saatten sonra.
Bitmişti. Ulaş benim için bitmişti. Bizim hikayemiz kötü sonla bitiyordu. Bir yanım acıyla kavruluyor diğer yanım şoktaydı ne diyeceğini bilemiyordu. Acıyan yanım ayrılığımıza değildi,sadece onu gerçekten tanıyamamıştım buna ağlıyordu.
Bir gürültü ve inleme sesi duyduğumda Ulaş beni bıraktı ve anında arkamı döndüm.
Ali, yere düşmüştü!
" Ali!" Ona doğru atılıp kaldırmaya çalışırken diğer tarafımdan Ulaş da atıldı. Ali anında bağırarak ve yerinde tepinerek onu istemediğini haykırıyordu.
" Dokunma Çek elini!" Sadece ben sardım bedenini, kimsenin de dokunmasına izin vermedim. Ulaş durmadı,bir sinirle çekip giderken gözüm kanayan el parmaklarına takıldı. Üzülmedim, canı daha da yansın istedim.
Seyhan hanım, Merve ve çalışanlar kapıda durmuş öylece olan biteni izliyordu. Bazısı durumu anlamaya çalışıyor, bazısı anlamış sorguluyor ve Seyhan hanım direkt benim yanıma koşarak gelmişti. Ali'yi o halde gördüklerinde içleri paramparça olmuşlardı. Ve acıyarak bakıyorlardı. Ali kendisine acınmasını hiç istemezdi ki. Görmesindi bu bakışları, canı daha da yanmasın diye kollarımı ona doladım ve bedeni yukarı doğru çekmeye çalıştım. Ali kollarımın arasında sessizce hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Seyhan hanım beni itmek istediğinde Ali başını kaldırıp öfkeli gözlerle ona baktı.
" Dokunma ona! Gidin buradan, daha önce hangi cehennemdeyseniz gidin. " Bu tepkiyi beklemiyordu, öylece kaldı karşımda. Ardından o da tıpkı oğlu gibi tek Kelime etmeden çekip gitti yanımızdan. Giderken kapının önünde ki kalabalığı da aldı.
Size uzun bir alıntı ile geldim ballı güzellerim. Biliyorsunuz Hare kitap oldu, Meva'yı yeniden yazıyorum ve diğer kitabıma da aynı anda yazınca inanılmaz yoruluyorum. Ama merak etmeyin uzun bir bölümle Bu ayın on beşinde geliyoruz. Hâlâ yazmaya devam ediyorum. Uzun bir bölüm olsun istiyorum.
Sizler nasılsınız peki? Tatiliniz nasıl gidiyor? Ben kısa ama keyifli bir tatil yaptım diyebilirim. Bu sene yapacağım öyle şeyler var ki, hepsi bir yandan gözümü korkutuyor bir yandan heyecanlanıyorum. Buraya bıraktığınız her kalp yapabilirsin beybi olsun...
Bu arada aranızda hâlâ Hare'yi almayan var mı??? Yayınevinin sitesinden sipariş verebilirsiniz şimdilik Sadece orada var. Daha sonra kitap satan her yerde.
Hepinizi çok çok seviyorum ballı güzellerim iyi ki varsınız 🖤 yeni bölümde görüşmek üzere..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RECA
Teen FictionAsker ve mahalle kurgusudur. Ulaş yıllardır içinde taşıdığı aşkın ağırlığı altında eziliyordu. İçinde biriktirdiği aşk öyle büyüktü ki, sanki her nefes alışında daha da artıyordu. Sevdiği kadın karşısında, yanı başındaydı ama ona uzaktı. Aralarınd...