Bölüm şarkısı : Batuhan Kordel - Sar bu şehri
İyi okumalar...
Üzerini örtüp alnına küçük bir buse bıraktıktan sonra doğrulup ışığını kapattıktan sonra sessizce odasından çıktım. Bir süre onunla sarılı halde kalmıştım, o kadar yorulmuştu ki, saçlarını seve seve onu uyumuştum. Bizi o halde Ulaş görmüştü. Alinin başını boynumdaydı, ellerim saçlarındaydı. Aniden kapıyı açmıştı. Bizi o halde gördüğünde sadece seslice yutkunmuştu. Ardından onu kaldırıp yatağına yatırmıştı, sonrasında da yüzüme bile bakmadan odadan çıkmıştı.
Aklımı karıştırmaya ne hakkı vardı? Neden böyle davranıyordu? Artık bir beyazın, bir siyahın arasında kalmak istemiyordum. Sadece ya beyaz ya da siyah. Netlik istiyordum. Madem o bana böyle davranıyor benden de aynı karşılığı alacaktı. O bana nasıl davranıyorsa ben de ona o şekil davranacaktım. Zor olacaktı belki ama yapabilirdim.
Açtığım kapıyı geri örterken karşımda onu görmeyi elbette beklemiyordum. Yaslandığı duvardan çekilip bana doğru yürümeye başladı. Tam önümde dikeldiğinde, açık olan camdan yeni doğan güneş yüzümüze vuruyordu. Avuçlarımı kapatıp açtım, hiçbir şey demiyordu. Sadece bakıyordu. Böyle sadece duracak mıydı?
" Bir şey mi diyeceksin?" Sesim benden beklenmeyecek kadar keskin ve soğuk çıkmıştı. Tamam belki çokta soğuk değildi, ama en azından önceki gibi onu gördüğümde sesim titremiyordu. Bu iyi bir şeydi. Yavaş yavaş kendime hakim oluyordum.
" Sadece düşünüyorum, gördüklerimi tartıyorum. Beni çıkmaza sokuyorsun. Gideceğim yolda karşıma çıkıp beni engelliyorsun." O da en az benim kadar bu duruma öfkeliydi. Ama yanıldığı bir şey vardı ki, ben onun yoluna hiç çıkmamıştım.
Ona gideceğim bütün yollar, kendisi tarafından bana kapatılmıştı.
" Ben hiçbir zaman senin yolunda olmadım ki? Kapattın hepsini." diyebildim hissettiğim acıyla.
" Belki de hiç gelmeyeceğini bildiğim için bütün yolları ateşe vermişimdir? Olamaz mı Mira? Her gözümü kapatıp karşımda olmana daha fazla katlanamıyorum. Bitti artık." Dedi iyice buz kesen sesi. Kaşlarımı çattım, biten neydi?
" Ne bitti? " Dedim sorgularken, başını dikleştirdi.
" Artık bu evde çalışmayacaksın. Ali Ankara'ya gidecek. Böylesi onun için daha iyi. Orada tedavi olacak. "
Ne dediği çok açıktı ama ben bir an idrak edemedim. Doğru mu duyuyordum? Nasıl söylerdi, nasıl karar verirdi böyle bir şeye. Aklını mı kaçırmıştı? Ali istemiyordu gitmeyi, ona sormadan onun adına karar veremezdi kimse.
" Sen ne dediğini biliyor musun? Duyuyor mu kulağın? Ali'yi nasıl göndermek istersin!? Sen mi biliyorsun ona neyin iyi gelip gelmeyeceğini. Sen onun yanında bile değildin be! Uzak durdun ondan hep." Bir adım daha atıp iyice dibime girdi. Parmağını gögsümün üstüne bastırdı.
" O sesinin ayarına dikkat et. Senin karşında her hangi biri yok. Arkadaşın değilim ben senin. Benimle konuşurken, sesine, kelimelerine dikkat edeceksin. " Üzerine basa basa söylüyordu. Sinirden oturup ellerimi yere vura vura ağlamak istedim.
" Sen kimsin ki? Ne sanıyorsun sen kendini? Yücelttiğin kadar büyük bir insan değilsin Eymen Ulaş. Kibirli, ukala, merhametsiz adamın tekisin. Ali hiçbir yere gitmeyecek. Burada kalacak, o da istediği sürece ben onun yanında olacağım. Bu konuda ki muhatabım sen değilsin, beni işe Seyhan hanım aldı o çıkarır sen değil. Şimdi çekil önümden. " Onu itip kenara geçerek merdivenlerden indim. Peşimden geliyordu. Umursamadan daha hızlı indim merdivenleri.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RECA
Teen FictionAsker ve mahalle kurgusudur. Ulaş yıllardır içinde taşıdığı aşkın ağırlığı altında eziliyordu. İçinde biriktirdiği aşk öyle büyüktü ki, sanki her nefes alışında daha da artıyordu. Sevdiği kadın karşısında, yanı başındaydı ama ona uzaktı. Aralarınd...