Sınırı çok çabuk geçmeniz... Yalan yok beni çok mutlu ediyor. Bu bölümü tam bir günde yazdım, uzunluğu bana göre iyi bence. Umarım beğenerek okursunuz. Oy vermediysek verelim mi güzellerim? Beni buradan da takip etmeyi unutmayın. Çünkü duyuru, alıntı hepsini buradan atıyorum. Birde bir şeyi merak ediyorum, Reca'yı hiç birkaç defa tekrarla okudunuz mu?
Sınır: 250 oy
Aymira...
Ulaş...Gecenin koynunda uzanan ay'ı izlerken derin bir nefes aldım. Göğsüm inip kalktı, bomboş gözlerle gökyüzünü izlemeye devam ettim. Arkada hafif bir türkü eşlik ederken, kalabalık bir ortamda bulunuyordum. Aslında yalnızdım. Yani kendi içimde bir boşlukta ipten sallanıyordum. Öyle çaresiz öyle aptalcaydı durumum. Ne gelen kahkaha sesleri, ne de başka bir şey. Yalnızca içimde ki seslerin haykırışını duyuyordum. Gözlerim bomboş gökyüzüne bakarken hiçbir şey düşünmüyordum. Aslında düşünecek çok şey vardı ve hepsi zihnimde ki kırık harabe kapıyı çalıyor yumrukluyordu. Ne zamana kadar onları dışarıda tutabilirdim bilmiyordum ama çok güçlülerdi. Ve çok kalabalık. Hepsinin ağzından farklı farklı isyan ederken, göğsümün daraldığını, ince bir kağıt kesiği gibi acının yükseldiğini hissettim.
Acı büyüyordu, can yakıyordu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Bütün kapılar yüzüme kapanmıştı. Hayatım öğrendiğim gerçek ile alt üst olmuştu. Ve ben bu gerçekle kaç gündür başbaşa idim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Nasıl adım atacaktım? Ne yaparsam en az hasarla Ali'yi kurtabilirdim? Öğrenirse ne hissederdi? Kendimi koyuyorum yerine, pekala yıkılırdım ve kendime gelemezdim bir süre. Uzunca bir süre gelemezdim. Düşüncesi bile boktan bir duygu iken, o kırılgan kalbi ile bunu nasıl kaldıracaktı? Şu an onun bilmediği bir yerlerde canından biri nefes alıyordu. Gerçek ailesi oradaydı ve Ali gerçekten şu an yabancıların arasındaydı. Ruhu kalbine fısıldamış meğer, boşuna değilmiş onun hisleri. En başından beri hissediyormuş bur bir şeylerin ters gittiğini.
İlk zamanları düşündüm. İşe ilk girdiğim anları, her şey normaldi. Onlar gerçekten birbirini seven bir aile gibi duruyordu. Seyhan hanım, Ulaş, Merve. Hepsi normaldi. Ama burada rol yapan iki kişi vardı. Seyhan hanım ve eşi. Yıllarca bir başkasının çocuğunu büyütmüşlerdi. Ona oğlum demişlerdi. Kendilerince bir eksiklikleri yoktu. Her şey mükemmel gidiyordu. Onlar dışarıdan iyi bir anne baba gibi duruyorlardı. Ama işin aslı böyle değildi. Şimdi hepsi bir yapbozun parçaları gibi birleşti. Ellerimi keserek tek tek bir bütün haline getirdim yapbozu ve baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RECA
JugendliteraturAsker ve mahalle kurgusudur. Ulaş yıllardır içinde taşıdığı aşkın ağırlığı altında eziliyordu. İçinde biriktirdiği aşk öyle büyüktü ki, sanki her nefes alışında daha da artıyordu. Sevdiği kadın karşısında, yanı başındaydı ama ona uzaktı. Aralarınd...