İntikam ve Aşk
Nigar hatun kapıyı yavaşça kapatıp Selvihan'a yaklaştı.
"Dersten çıkar çıkmaz geldim."Selvihan çocukları cariyeleriyle beraber Hatice sultanın yanına göndermişti, dairede sadece ikisi vardı.
"Ee haremde vaziyet ne?"
"Bu aralar durgun. Neyse aklında ne var?"
Selvihan sultan kaşlarını kaldırdı, Nigar'ı uyaran bir bakış attı. Nigar bu bakıştan rahatsız oldu 'sultanım' kelimesini bastırarak sözlerini düzeltti.
"Yani aklınızda ne var sultanım?""Daha önce de demiştim. Hümaşah yılanına iftira atacağız. İftira atıp eski saraya gönderirsek öldürmek de daha kolay olur."
"Yani ondan kurtulmak için biraz uğraşacağız ama buna değecek öyle mi?"
"Kesinlikle öyle. Şimdi bana haremde paraya pula düşkün olan, işimize yarayacak bir cariye var mı onu söyle."
"Olmaz mı hem de çok var. Ama işimize en çok Nazgül hatun yarar."
"O hâlde sen Hümaşah'ın dairesinden bir mektup yahut defter bulmalısın. Zira onun ağzından bir mektup yazacağız."
Has bahçe;
Ayşenil sultan bahçede dolaşırken farkında olmadan kendini at ahırında buldu. Orada öylece durup atları izliyordu. Tatsız bir tesadüf oldu. Mevlüt paşa da orada olduğu için karşılaşmışlardı. Mevlüt paşayla göz göze geldiler. O an unutmak istediği anıları gözünün önüne geldi. Ayşenil tek bir kelime etmeden saraya döndü. Cariyelerine yalnız kalmak istediğini söyleyerek kendisini odasına kapattı.Yıllar önce has bahçe
Cariyesinden haberi alır almaz ahıra gitmişti. Mevlüt tek başına atlarla uğraşıyordu. Ayşenil gülümseyerek yanına gitti.
"Nihayet gelebildiniz. Artık at binmeme yardım edersiniz."Mevlüt paşa arkasına döndü, rahatsız olmuş gibiydi.
"Nasıl isterseniz sultanım.""Dört beş ay evvel hünkârımız bana bir at hediye etmişti. O ata binmek istiyorum. İşte şu ya da sağ taraftaki olmalı."
Sultan Murad, Gülnihal'e at binmeyi çok sevdiği için bir at hediye etmişti. Ayşenil kıskanıp olay çıkarınca ona da bir at alınmıştı. Fakat Ayşenil o günden sonra bir daha atlarla ilgilenmediği için hangisi olduğunu unutmuştu.
"Şey ben uzun vakittir at binmiyorum da. Hangisi olduğunu unuttum."Sonunda uysal bir at seçtiler. Mevlüt'ün yardımıyla ata bindi. Biraz gezindikten sonra attan indi. Bu sefer aşkını ilan etmekte kararlıydı. Mevlüt gitmeye davranırken kolundan tutarak onu durdurdu.
"Sana söylemem gereken mühim bir şey var... Lakin nasıl söylerim bilemiyorum."Biraz tereddüt etti fakat cesaretini toplayıp söyledi.
"Mevlüt... Yüreğimde sana karşı bir şey filizlendi. Ben sana sevdalandım... Uzun vakittir bu gizli sevdamı kimseye belli etmeden yaşıyorum. Ama artık sen biliyorsun. Oh düyna varmış, söyleyince ferahladım. Lakin neden susuyorsun, bir şey demeyecek misin?""Sultanım... ben ne diyeceğimi bilemedim."
"Biliyorum gönlünde kimse yok. İzin ver gönlündeki boşluğu ben doldurayım."
Mevlüt, şaşkınlığı geçer geçmez
"Bağışlayın sultanım ama bu mümkün değil." dedi ve orayı terketti...
•••Belleğinin derinliklerine gizlediği o günü yine hatırlamıştı işte. Yıllar geçmesine rağmen hâlâ yüreğini kor gibi yakıyordu. Ve bir zamanlar aşk acısıyla kavrulan yüreği şimdi intikamı arzuluyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hümaşah Sultan
Historical FictionNOT: Olaylar ve kişiler tamamiyle hayal ürünüdür. ->hanedan #1 ->sultan #1 ->hünkar #1 Başlama tarihi: 13.12.2017