Şüpheler
Payitahtta güneş doğmuş, sabah olmuştu. Sultan Selim divanı toplamış, sonrasında Hümaşah'ı çağırtmıştı. Hümaşah has odaya gitmek için hazırlanmıştı. Selim ise divan sonrası verdiği kararları düşünüyordu. Paşalarla uzun tartışmalar sonucunda sefer kararı vermişlerdi. Hazırlıkların başlaması için emir vermişti bile. Hümaşah geldiğinde terasta İstanbul manzarasını izliyordu. Hümaşah tebessüm ederek sevdiğinin yanına gitti ve arkasından sarıldı. Selim gülümseyerek döndü ve Hümaşah'a sarıldı. Fakat Hümaşah Selim'in dalgın ve düşünceli olduğunu anlamıştı. Beraber içeri girip sedire oturdular Selim divanda ne konuştuklarını ve yakında sefere çıkacaklarını anlattı. Akşama doğru sefer kararı bütün sarayda duyulmuştu. Valide sultan tabi ki oğlu için endişeleniyordu fakat araları limoni olduğu için gurur yapıp yanına gitmedi. Belki Selim hatasını anlar annesinden özür diler diye bekliyordu. Selim ise tam tersi hatalı olanın annesi olduğunu düşünüyordu.
Halime sultan bu defa Selim'in yokluğunda Hümaşah'ı da yanına çekip valide sultanı bitirme planları yapmaya başlamıştı. Öncelikle Selvihan meselesini çözmeliydi. Dün akşam iyice düşünüp taşınmıştı. Parçaları birleştirdiğinde Selvihan'dan iyice şüphelenmeye başladı. Fakat emin olmak ve koz olarak kullanmak için kanıta ihtiyacı vardı. Melek kalfa dahil hizmetkârlarını Gülsade ve Selvihan'ın peşine taktı. Melek kalfanın bir diğer görevi ise Gülsade'nin ağzından laf almaktı. Eğer Selvihan'ın gerçekten Şehzade Orhan'ın ölümünde parmağı varsa Halime sultan bunu koz olarak kullanacaktı.
Ertesi gün Hatice sultan hâlâ oğlundan bir adım bekliyordu fakat Selim gelmeyince umudunu kesti. İnat etmenin kimseye fayda sağlamadığını düşündü. Belki de Hümaşah'a karşı oğluyla arasını iyi tutmalıydı. Has odanın yolunu tutup Selim'le konuşmaya gitti. Sultan Selim harita başındaydı annesi gelince onunla fazla ilgilenmeyip haritaya bakmaya devam etti. Hatice sultanın canı sıkılsa da Hümaşah'ın istediğini vermeyip oğluyla barışacaktı.
"Arslanım sefer kararın hayırlara vesile olsun. Allah'ın izniyle zaferle döneceğinize eminim. Ne vakit yola revan olursunuz bilmem lakin gitmeden evvel aramızda dargınlık olmasın. Akşam yemeği için benim daireme gel konuşalım."Akşama Selim'in en sevdiği yemekleri, tatlıları yaptırmış güzel bir sofra kurdurmuştu. Selim valide sultan dairesine gidip yemeğini validesiyle yemişti. Hatice sultan ise oğlunun gözünü boyamak için sanki pişman olmuş gibi davranıp gönlünü almıştı. Yemek sonrası tatlılarını yerken de nihayet Asude sultan meselesini açtı.
"Diyorum ki sen gitmeden evvel Asude meselesini de konuşalım. Artık izdivaç yaşı geldi de geçiyor. Bir düşün aklında Asude'ye layık birileri var mı. Sen gelince de artık bir nişan yaparız.""İyi dediniz validem. Lakin şimdilik aklım devlet meseleleriyle ve seferle meşgul. Yine de bir düşünürüm."
***
İki gün sonra;
Sefer hazırlıkları konuşulmaya devam ederken. Hatice sultan damat adaylarını düşünüyordu. Bu sırada Yadigâr hatunla bu konuyu konuşurken Asude sultan tesadüfen kulak misafiri oldu. Annesi uzun zamandır bu evlilik meselesini unutmuşken rahattı fakat mesele tekrar açılınca huzursuz oldu. Bu işten nasıl sıyrılacağını düşünürken sevdiğinin de sefere katılacağını öğrenince karalar bağladı. Dairesine çekilip düşünmeye başladı.Halime sultanın casusları sürekli Gülsade ve Selvihan'ı gözetlerken nihayet Melek kalfa iyi bir ipucu yakaladı. O gün Selvihan sultan ve Gülsade hatunu koridorda tartışırken gördü. İkisi tesadüfen aynı koridordan geçiyordu Gülsade düşmanını görünce dayanamayıp kolundan tutarak durdurdu. Kolu o kadar sıkmıştı ki Selvihan canı acıyınca kolunu hızlıca çekip Gülsade'ye bağırdı.
"Sen ne yaptığını zannediyorsun hatun?""Yeter artık Selvihan cadısı! Sana tahammül edemiyorum."
"Benimle doğru konuş ben başhase-"
Gülsade öfkeyle Selvihan'ı itti.
"Yere batsın baş hasekiliğin. Karnındakine dua et yoksa seni şuracıkta gebertirdim. Oğluma nasıl kıydıysan ben de sana aynısını yapardım."Cariyeler araya girerken Selvihan korkudan bir iki adım geriye gitti.
"Ben hiçbir şey yapmadım benden uzak dur aşüfte."Gülsade bağırıp çağırırken Selvihan hızla ordan uzaklaştı. Melek kalfa ise olanı biteni izliyordu hemen Selvihan'ın peşinden gitti.
"Sultanım Gülsade hatun size saldırdı mı? İsterseniz valide sultana bildirin mazallah size zarar verebilir.""Lüzümu yok kalfa. Basit bir laf dalaşı, sakın kimselere söyleme."
Melek kalfa daha sonra Gülsade'nin yanına gitti. Nihayet aradığı fırsatı bulmuştu. Gülsade cariyeleri tarafından zor sakinleştirilmiş, odasında ağlıyordu. Melek kalfa sanki tesadüfen gelmiş gibi yanına gitti.
"Gülsade hatun iyi misin neyin var?""Nasıl iyi olayım ki evladımın katili elini kolunu sallayarak geziyor ben nasıl iyi olayım. Şimdi sen de bana inanmayacaksın varsın inanma ben biliyorum o cadı kadın benim evladıma kıydı."
Gülsade ağlamaktan konuşamaz hale gelmişti. Fakat Melek sabırla sakinleşmesini bekledi ve daha sonra neden böyle dediğini anlattırdı.
Akşam Melek kalfa şahit olduklarını duyduklarını tek tek Halime sultana anlattı. Asude sultan ise hâlâ dairesinde kara kara düşünüyordu. Yemek bile yememiş öylece terasta oturuyordu. O sırada has odanın terasında Mevlüt Paşa ve Sultan Selim belirdi. Mevlüt Paşa seferin uzun sürmesinden ve evladının doğumunu görememekten endişeliydi. Sultan Selim ise onu çok iyi anlayıp teselli etmeye çalışıyordu. Kendi terasında onları duyan Asude derin bir iç çekti. Ya sevdiği adam geri gelmezse ya orda da can verirse... Düşüncelerin arasünda boğulurken gözünden bir damla yaş aktı.
Ertesi gün Hümaşah Selim'le beraber gezintiye çıkmak istemişti. Küçük kızı Gülru'yu da Asude sultana bırakacaktı. Sabah geldiğinde cariyeler Asude sultanın sofrasını kaldırıyordu. Asude yine bir şey yemediği için öylece duran yemekler Hümaşah'ın dikkatini çekti. Asude'den Gülrüya bakmasını rica etti. Asude kabul edip yeğenini kucağına aldı fakat ağlamış gibi bir hâli vardı. Hümaşah dayanamayıp sordu
"Sultanım afbuyurun ama sizin bir derdiniz mi var? Bana anlatabilirsiniz.""Sağ olasın Hümaşah lakin başka bir vakit anlatırım zira uzun hikaye..."
Hümaşah merak etse de ısrar etmedi ve Selim'le beraber at arabasına bindi. İki aşık beraber İstanbul'da geziye çıkmışken Selvihan da Gülnihal sultanı ziyarete gitmişti. Hava güzel olduğu için beraber kamelyaya oturmuşlardı. Cariyeler de Gülnihal'in emriyle onlara meyve ve kuru yemiş getirmişti. İki sultan hem meyvelerden yiyip hem doğacak bebekleri hakkında sohbet ediyorlardı. Karnı belirginleşmeye başlamış Selvihan, görümcesine tavsiyeler veriyordu. Gülnihal ilerde olacak sefer yüzünden gebeliğinde yalnız kalacağı için endişeliydi. Selvihan'a endişelerinden bahsediyordu. Selvihan ise Gülnihal'i rahatlatmak için şakaya vurarak teselli ediyordu. Neşesi gayet yerindeydi, Halime sultanın şüphelerinden haberi yoktu
Halime sultan ise şüphelerini Ayşenil'le paylaştı. İkisi o gün bu konuyu konuştular. Ayşenil şaşırmıştı yine de fikirlerini belirtti. İkili konuşmanın sonunda Selvihan'ın suçlu olduğuna karar verdi. Şimdi harekete geçme vaktiydi. Bu dehşet verici sırrı ortaya çıkaracaklardı...
Bölüm sonu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hümaşah Sultan
Historical FictionNOT: Olaylar ve kişiler tamamiyle hayal ürünüdür. ->hanedan #1 ->sultan #1 ->hünkar #1 Başlama tarihi: 13.12.2017