Ayşenil sultan güzel havanın tadını çıkarmak için has bahçeye çıkmıştı. Mevlüt Paşa ise biten hazırlıkları kontrolden geliyordu. Zira bugün yarın yola çıkacaklardı her şeyin eksiksiz olması gerekti. Saraya doğru yürürken Ayşenil sultanı farketti. Göz göze geldiler. Mevlüt paşa hemen bakışlarını kaçırıp orada bulunan bir paşanın yanına gitti. Ayşenil bir süre daha o tarafa bakıp başını başka tarafa çevirdi. Mevlüt'e her ne kadar öfke de duysa onun için endişelendiğini farketti. Bu endişesini saçma bulmuştu. Saraya doğru yürürken ilk defa duyguları konusunda halasına hak verdi. Artık böyle lüzumsuz saçma duygulardan vazgeçip önüne bakması gerekiyordu.
2 gün sonra;
Nihayet yola çıkma vakti gelmişti. Selim herkesle tek tek vedalaştı. Sıra Hümaşah'a gelmişti. Hümaşah'la daha önce de vedalaşmışlardı, bir kez daha sıkıca sarıldılar. Hümaşah yaşlı gözlerle iyi dileklerini söyledi. Sonra herkes kendi dairesine çekildi. Hümaşah anın duygusallığıyla ağlıyordu. Nurmisal ve Latife onu sakinleştirdiler. Saime kalfa gelmişti
"Beni niye çağırıdınız sultanım?""Saime Kalfa, Selim'in yokluğunda benden kurtulmak isteyeceklerdir. Selim bazı tedbirler aldı lakin ben de almak istiyorum."
Biraz konuştular. Saime kalfa, yemekleri tadıp zehirli mi değil mi diye kontrol edecek bir cariye bulacaktı. Önceden bu işleri Nurmisal yapardı. Fakat Hümaşah zamanla iki cariyesine de çok güvenmişti onları da Adrian gibi riske atmak istemiyordu. Akşam yemeğinde Nurmisal bir cesaretle yemekleri tek tek tattı. Nurmisal'e bir şey olmayınca yemeğe başladılar. Böylece iki gün geçti.
İki günün sonunda Saime kalfa sonunda aradığı cariyeyi bulmuştu. Tam taşlığa cariyeyi almaya gelmişken yukarda, aşağıya bakan valide sultanı farketti. Dikkat çekmemek için biraz oyalanmaya karar verdi. Valide sultan aşağıya bakarken bir cariye dikkatini çekmişti. Yeni gelenlerden olduğunu anlamıştı ama adını unutmuştu
"Şu hatun neyin nesi Bircan?""Adı Maria, Rus kökenli."
"Bu hatun hakkında daha fazla malumat istiyorum. Maşallah pek güzelmiş."
Valide sultan cekilince Saime kalfa aradıkları cariyeyi Hümaşah sultanın dairesine götürdü.
"Hatunun adı İlkyaz. Ben vazifesini anlattım. Şimdi eteğini öpüp sana sadakat yemini edecek.""Sağ olasın Saime Kalfa çok büyük bir sevap işledin."
Valide sultan ise aşağıda gördüğü Maria isimli cariyeyi çağırmıştı. Bircan hatun kızı kolundan tutarak valide sultanın önüne getirdi. Valide sultan, tedirgin bir şekilde el pençe duran kızı yakından inceledi.
"Adın nedir, nereden geldin anlat bakalım?"Maria kendisine öğretildiği gibi başını kaldırmadan gözleri yerde konuşmaya başladı. Doğru düzgün Türkçe bilmemesine rağmen söyledikleri anlaşılıyordu.
"Adım Maria, Rus diyarından geldim..."Kaçırılma hikayesini anlattı. Valide sultan, içinden "Usül biliyor, acemi olmasına rağmen çabuk öğreniyor" diye geçirdi. Maria gittikten sonra Bircan'a döndü.
"Bircan, bu kızı yaz bir yere. Eğer böyle devam ederse oğluma münasip cariyeyi buldum demektir."***
1 hafta sonra;
Sarayda biraz daha kalmaya karar veren Melike sultan, Hümaşah'ın dairesine gelmişti. İlkyaz hatun bir tepside şerbetleri getirdi. Hümaşah Melike sultana döndü.
"Sultanım müsaadeniz olursa hatun şerbetten bir yudum içsin, bir şey olmazsa biz de içeriz. Anlarsınız ya..."Melike sultan anlayışla karşıladı fakat şaşırmıştı.
"Neden böyle düşünüyorsun Hümaşah?""Daha evvel beni zehirlemeye kalkmışlardı sultanım. Malum hünkârımız da yok tekrar deneyebilirler."
Melike sultan rahatsız bir şekilde kıpırdandı. Demek saray hâlâ çocukluğunda hatırladığı gibiydi. Sohbet etmeye devam ettiler. Hümaşah Melike sultana güvendiği için zehirlenme olaylarını anlattı. Biraz dertleşmek çok iyi gelmişti. Zira bugünlerde hep diken üstündeydi, içinde sürekli bir sıkıntı vardı.
Kendini güvende hissetmeyen tek kişi Hümaşah değildi. Halime sultan belli etmese de Hümaşah gibi diken üstündeydi. Hatice sultan şu anlık sadece Hümaşah'a odaklanmıştı. Halime sultan bunu bilmesine rağmen yine de tedbirli davranıyordu. Gururuna yediremese de Sultan Selim seferden dönene kadar Mısır'a, kendi evine gitmesi gerektiğini düşünüyordu.
3 gün sonra;
Hümaşah sedire kurulmuş kitabını okuyordu. Kapı çalındı İlkyaz hatun tepsideki şerbetten bir yudum aldı ve Hümaşah'a uzattı. İlkyaz hatuna bir şey olmayınca Hümaşah gönül rahatlığıyla şerbeti içti. İlkyaz tam kapıya yönelmişken Hümaşah onu durdurdu.
"İlkyaz hatun canım tatlı çekti. Söyle de hemen yapsınlar."Bir süre sonra istediği tatlı gelmişti. Saime kalfa da geldi. Şakayla,
"Sultanım bakıyorum da ağzınız hiç boş durmuyor. Sefa sürüyorsunuz maşallah." dedi.Hümaşah kinayeli bir şekilde;
"Ne sefa ama..." dedi."Hünkârımız elbet dönecek o vakte kadar sabredin."
"Sabrediyorum zaten lakin bir yandan da Selim için endişeleniyorum. Hâlâ mektup göndermedi."
İç geçirip iştahla tatlısını yemeye koyuldu.Gülnihal sultan konağında tek başına kalmak istemediği için sefer sırasında sarayda kalıyordu. Eski teraslı dairesini Asude sultana verdiği için kendisine başka bir daire tahsis edilmişti. Şimdi de dairesinde Melike ve Asude ile sohbet ediyordu. Melike sultan, Ayşenil'i de çağırmıştı. Ayşenil Gülnihal ile aynı ortamda bulunmak istemese bile nezaketen gelmişti. Dört sultan eski günlerden bahsedip neşeli bir şekilde sohbet ediyorlardı.
Konu Gülnihal'in düğününe gelince Ayşenil'in neşesi kayboldu. Birden suskunlaştı, o anki hissettiklerini belli etmek istemediği için yüzüne sahte bir tebessüm yerleştirdi. Melike sultan düğüne gelemediği için bütün ayrıntıları soruyordu. Ayşenil bir süre daha onları dinleyip bir bahaneyle oradan ayrıldı. Belki saraydan da bir süre uzaklaşırsa kendisi için daha iyi olurdu. Bu yüzden Melike sultanla beraber Mısır'a gitmeyi düşündü.
Akşam olunca İlkyaz hatun yemeklerden tek tek aldı. Bir süre beklediler, hatuna bir şey olmayınca rahatlıkla yemeğe koyuldular. Hümaşah;
"Bu vakte kadar hiçbir şey olmadı. Yine de dikkat etmek lazım. İlkyaz hatun sen gidebilirsin."İlkyaz hatun selam verip daireden çıktı. Fakat taşlığa gitmek yerine valide sultan dairesine gitmişti. Hatice sultan sofranın başındaydı. İlkyaz hatuna eliyle yanına gelmesini işaret etti. İlkyaz, valide sultanın yanına yaklaşıp alçak sesle konuşmaya başladı.
"Hümaşah Sultan daha rahatlamış görünüyor. Eskisi gibi endişeli değil. Başka da bir haber yok.""Mühim bir şey olduğunda bana söylersin. Çekilebilirsin."
Hatice sultan, İlkyaz'ı Hümaşah'ın yanına sokmakla ne kadar iyi yaptığını düşündü. Fakat İlkyaz hatun hakkında casusluktan başka planları da vardı...
Bölüm sonu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hümaşah Sultan
Historical FictionNOT: Olaylar ve kişiler tamamiyle hayal ürünüdür. ->hanedan #1 ->sultan #1 ->hünkar #1 Başlama tarihi: 13.12.2017