61.Bölüm

203 16 9
                                    

Doğum ve Ölüm


Şehzadeler Ahmet ve Osman yeni doğan kardeşlerini görmek için annelerinin yanına gelmişti. Anneleriyle hasret giderdikten sonra beşikteki bebeğe bakıyorlardı. Biraz sonra valide sultan kızlarıyla beraber geldi. Asude ve Gülnihal de yeni yeğenlerine baktılar. Hümaşah da çocuklarını getirmişti tabii ki bu fırsatı kaçıramazdı. İki haseki aylar sonra karşı karşıya geldiklerinde hâlâ birbirlerine nefretle bakıyordu. Tek fark Hümaşah'ın yüzündeki zafer ifadesiydi.

Hatice sultan bebeği kucağına alıp biraz sevdi.
"Madem Selim yok o hâlde ismini vermek bana düşer. Bu güzel kızımızın adı Nurbahar olsun."

Herkes dağıldığında Selvihan bebekle başbaşa kaldı fakat bir türlü benimseyememişti. Eğer şehzade olsaydı kurtuluş bileti olacaktı. Şimdi ise hiç umudu kalmamıştı. Bu yüzden de mutsuzdu. Hümaşah ise çocuklarını uyutunca sedire geçti. Keyfi gayet yerindeydi. Hele Selvihan'ın suratını görünce içinin yağları erimişti.

2 hafta sonra;
İstanbul karanlığa bürünmüşken saray halkı uykudaydı. Selvihan bebeğin ağlama sesiyle uyandı. Gözlerini bile açamadan cariyeye seslendi.
"Bebek ağlıyor, uyan!"

"Uaynığım zaten. Lakin bir türlü susmak bilmedi. Belki acıkmıştır..."

"Gecenin yarısı uykumu bölemem sustur şunu."

Selvihan'ın öfkeli sesiyle cariye irkildi. Selvihan ise sinirden uyuyamamıştı ama kalkıp ilgilenmek içinden gelmemişti. Sabaha karşı biraz uyuyabilmişken bebek yine ağlamaya başladı. Selvihan bu defa mecbur kalktı ve cariyeden bebeği alıp emzirdi. İki hafta olmuştu ama bir türlü yeni doğan kızına ısınamamıştı.

Öğleye doğru Hümaşah Selim'den bir mektup almıştı. Mektubu okudukça yüzü aydınlandı. Selim'in aşk dolu satırları çok hoşuna gitmişti. Kendisi de bir mektup yazmak için masanın başına geçti. Öncesinde oğlu Mahmut'u lalasının yanına gönderdi.

Ahmet daha büyük olduğu için artık kılıç talimlerine başlamıştı. Bahçede tahta kılıçla alıştırma yaptıktan sonra içeri girmişti. Cariyelerin annesi hakkında konuştuğunu duyunca gayri ihtiyari bir köşeye geçip dinlemeye başladı.
"Öldürülecek diye biliyorduk hâlâ bir şey olmadı."

"Sultan Selim gelince cezası kesilecekmiş."

"Selvihan Sultana hiç acımıyorum ama çocuklarına yazık olacak. Annesiz kalmak zordur."

Ahmet duyduklarıyla dehşete düşüp hemen Selvihan'ın dairesine gitti. Önünde ağalar bekliyordu.
"Çekilin, içeri girmek istiyorum."

"Şehzadem kusura bakmayın çekilemeyiz emir böyle."

"O vakit ben de çekilmenizi emrediyorum. Ben şehzadeyim!"

Ağalar tereddüt ederek çekildiler. Ahmet hemen içeri daldı.
"Validem duyduklarım doğru mu? Siz ölecek misiniz?"

Selvihan ne diyeceğini bilememişti ama aklına bir fikir gelmişti. Annesinin yanından ayrıldıktan sonra Şehzade Ahmet kimseye bir şey dememişti ama hayli mutsuzdu. Hatice sultan yine annesini özlediğini düşündüğü için bir şey sormamıştı. Ama ahmet duyduklarının tesirindeydi.

Ertesi gün Nurbahar bebeği sık sık muayene eden ebe kadın, valide sultan dairesindeydi. Bir şeylerin ters gittiğini, aslında Selvihan'ın bebekle yeteri kadar ilgilenmediğini anlamıştı. Şimdi de valide sultana bildirmişti. Duyduklarıyla hiddetlenen Hatice sultan soluğu Selvihan'ın yanında aldı.
"Duydumki bebeğinle alakadar olmuyormuşsun. Eğer bakamayacaksan seni eski saraya gönderelim, torunuma da süt anne bulurum nasıl olsa."

Hümaşah SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin