46.Bölüm

336 21 6
                                    

Dışarıda kavurucu bir sıcak varken haremdekiler kendi telaşlarına dalmışlardı. Hümaşah dairesinde Gülru bebeği emziriyordu. Emzirdikten sonra dikkatlice beşiğine yatırdı. Dört yaşındaki Aybüke küçük kardeşinin yanına geldi.
"Anne bebeği ben de kucağıma alabilir miyim?"

Hümaşah gülümseyerek Aybüke'nin saçını okşadı.
"Biraz daha büyümem lazım."

Kapı çalındı, gelen Halime sultan ve Ayşenil sultandı. Hümaşah'ın gülümsemesi kayboldu. Düz bir sesle onları buyur etti. Ayşenil gülümseyerek beşikteki yeğenini kucağına aldı.
"Maşallah çok tatlı bir bebek."

Halime sultan;
"Maşallah Hümaşah, ikinizin de sihhati yerinde görünüyor. Bebeğe büyük halası olarak bu altını takmak isterim."
Halime sultan altını taktı, kısık sesle dua okudu. Ayşenil bebeği biraz daha sevdikten sonra Hümaşah'a verdi. Hümaşah çocuklarını da bu ikiliden uzak tutmak istiyordu ama katlanmak zorundaydı.
Halime sultan;
"Sen nasılsın Hümaşah? İyisindir inşallah, zor bir doğum olmuş."

"Çok şükür iyiyim sultanım. Sizleri sormalı mâlum uzun yoldan geldiniz.

Ayşenil cevapladı,
"Biz de iyiyiz. Mısır'a gitmek bana çok iyi geldi. Gelirken de sana hediyeler getirdik."

"Hanedanımıza biri şehzade üç evlat verdin, doğum hediyesini de hakettin."
Halime sultan cariyesine göz işareti yaptı, cariye küçük kutudan elmas taşlı, altın bir bilezik çıkardı. Hümaşah bileziği beğenmişti ama Halime sultanın amacını bildiği için kabul etmek istemiyordu.
"Çok zarifsiniz sultanım, sağ olun lakin bunu kabul edemem."

"Kabul etmezsen darılırım."
Halime sultan gayet ısracıydı itiraz dinlemeden bileziği Hümaşah'ın bilegine takti.
"Ayriyeten Mısır'dan gelen hediyelerimiz bitmedi. Kızım Melike Sultan da sana geçmiş olsun diyor, o da bir şeyler gönderdi."

"Çok sağ olsun ona mektup yazarak teşekkür ederim. Sahi Melike Sultan ve Mebrure bebek nasıl?"

"Rabbime çok şükür ikisi de iyiler."

Halime ve Ayşenil biraz daha oturup gittiler. Hümaşah onlar gidince rahat bir nefes aldı. Nurmisal küçük sandıktaki hediyeleri incelemeye başladı. Hümaşah hediyelere şöyle bir bakıp burun kıvırdı.
"Yaptıklarını bu şekilde mi affettirmeye çalışıyorlar? Samimi olduklarını bilsem yine affederdim ama... Neyse o kumaşı beğendiysen senin olabilir."

"Sahiden mi sultanım çok sağ olun."

Halime sultan Hümaşah'ın soğuk davrandığını farketmişti yine de vazgeçmeye niyeti yoktu. Kendini affettirmeye çalışanlardan biri de Yadigâr hatundu. Valide sultanın kendisine olan soğuk davranışlarına artık tahammülü kalmamıştı. Daireye harem defterlerini incelemeye gitmişti.
"Halime Sultan ve Ayşenil Sultan az evvel Hümaşah Sultanın dairesinden çıkarken görülmüş. Mısır'dan gelirken de Hümaşah'a hediyeler getirmişler."

"Körler sağırlar birbirini ağırlar. Bu zaten bilindik bir şey Yadigâr."

"Validem beni ne zaman affedeceksiniz? Size yanlış yaptığım için hergün kahroluyorum zaten."

"Sen engel olmasaydın Halime yılanı şu an sarayımda değil mezardaydı. Bu hakikati sakın unutma Yadigâr. Asıl Gülsade hatundan bahset. günlerdir has odaya gitmedi. Selim onu unutmadan bir şey yapmalıyız."

***

4 gün sonra;
Sultan Selim evlatlarını görmek için Hümaşah'ın dairesine gelmişti. Aybüke ve Mahmut'la ilgilendikten sonra küçük kızını dikkatlice kucağına aldı.
"Sihhati nasıl ağrısı sızısı oluyor mu?"

Hümaşah SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin