37.Bölüm

428 22 0
                                    

Yüzleşme


Yeni doğan güneş, payitahtta güzel bir günün habercisiydi. Haremde her zamanki telaşlar başlamıştı. Sultan Selim ise çoktan uyanmış, giyinmişti bile. Hümaşah da gözlerini açtı. Huzurla gerindi. Bugün yeni hayatının ilk günüydü. Hümaşah'ın uyandığını farkeden Selim yatağa geldi. Birbirlerine günaydın öpücüğü verdiler.

Sohbet ederek kahvaltılarını yaptılar. Hümaşah kahvaltıdan sonra dairesine geçti. Evlatlarını doyasıya sevdi. Yüzünde güller açıyordu. Çok mutluydu. Üzerini değiştirip aynanın karşısına geçti. Kendi kendine
"Bugünden sonra daha güçlü bir Hümaşah var." diye mırıldandı.

Haremde şenlik bugün de devam ediyordu. Hatice sultan yine mecburiyetten gelmişti. Daha fazla tahammül edemeyip erkenden kalktı. Halime sultan bir süre sonra ardından gitti. Hatice sultanla uğraşma fırsatını kaçıramazdı. Hatice'nin üzüntüsü Halime'nin mutluluğuydu.

Hatice sultan, dairesinde sıkıntılı bir şekilde volta atarken kapı çalındı. İçeri Halime sultan girince öfkeyle iç geçirdi.
"Ne istiyorsun Halime Sultan?"

"Niçin erken kalktığını merak ettim Hatice Sultan. Yoksa bir derdin, sıkıntın mı var?"

"Gayet iyiyim, seni alakadar etmez."

Halime kinayeli bir şekilde,
"Nikah için ne kadar da mutlusun. Tabii ortadan kaldırmak istediğin gelinin seni gölgede bıraktı." dedi.

"Neden bahsediyorsun sen?"

"Ben yokken neler olmuş duydum. Hümaşah'ı zehirlemeye kalkmışsın. Cariyen de itiraf mektubu yazıp canına kıymış. Neticede kazanan Hümaşah oldu."

Arada bir sessizlik oldu. Göz göze geldiler. Yüzleşme vakti gelmişti. Hatice sultan alaycı bir şekilde güldü.
"Senin yaptığını biliyorum Halime. Bana iftira atıp oğlumla aramı bozacaktın. Ama Allah'ın izniyle rezil oyunun bozuldu."

"Madem öyle Sultan Selim neden hiçbir şey bilmiyor? Senin ithamlarınla uğraşamayacağım Hatice. Sen yine vesvese yapıyorsun anlaşılan."

"İnkâr etme! Elimde kanıt olsa bir an bile durmazdım. Kanıtım olmayınca bu mesele kapansın istedim. Lakin bunu senin yanına bırakmayacağım. Bu sarayda daha fazla barınamayacaksın."

"Bu saray benim evim, buna sen karar veremezsin. Senin hastalıklı düşüncelerin beni alakadar etmez. Zaten oğlun bile senden kuşku duyuyor. Hiç saklama aranızın açık olduğunu biliyorum."

"Zaten derdin buydu... Beni yıllardır ana oğulun arasını bozmakla suçladın ama sen bunu başaramayacaksın. Biz et ve tırnak gibiyiz aramız eskisi gibi düzelecek."

"Evet suçladım hâlâ da suçluyorum. Sen de bunun ne demek olduğunu çok iyi anlayacaksın. Tıpkı rahmetli validem gibi..."

"Onların arası benim yüzümden değil sizin bana olan nefretiniz yüzünden bozuldu. Nefretinizin saygısızlığınızın bedelini ödediniz. Eğer haddini aşmaya devam edersen de bedel ödemeye devam edeceksin."

Şimdiyece sakinliğini koruyan Halime sultan annesine laf gelince sinirlendi yine de kendini tuttu.
"Sen de terbiyesizliginin bedelini ödeyeceksin sakın unutma."

Bu yüzleşmede meseleler kapanmak yerine daha da karmaşık hâle gemlişti. Eski defterler açılmış ortalık iyice gerilmişti...

***

Saime kalfa Hümaşah'ın yanına gidip haremdeki günlük dedikodulardan, devam eden şenliklerden bahsetti. Hümaşah, Saime kalfaya Ayşenil'in itirafından bahsetmek istiyordu.
"Sana diyeceğim bir şey var ama kimse bilmesin. Beni zehirleten Halime ve Ayşenil Sultanmış."

Hümaşah SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin