59.Bölüm

215 17 8
                                    

Selvihan Eski Sarayda

Zindandan çıkarılan Selvihan, harem ağaları eşliğinde dairesine yürüdü. Tam olarak ne olduğunu anlayamasa da kurtulduğunu zannederek seviniyordu. Yadigâr hatun,
"Hünkârımız ve Valide Sultanımızın emriyle eski saraya gidiyorsunuz. Bugün eşyalarınız toplanacak yarın yola çıkacaksınız." dedi.

"Ne? Yadigâr hatun sen ne dersin? Olmaz hiçbir yere gitmem."

"Maalesef sultanım emir böyle."

Yadigar hatun çıkarken Selvihan ardından bağırdı.
"Hünkârımızla konuşmak istiyorum."

Yadigâr onu duymayınca daireden çıkmaya yeltendi ama ağalar önüne geçti.
"Hünkârımızın emri var onun müsaadesi olmadan daireden çıkamazsınız."

Selvihan şaşkın şaşkın baktı. Duydukları onu dehşete düşürüyordu. Bu arada şehzadeler de gelmişti ve annelerinin bir gündür nerede olduğunu merak ediyorlardı. Selvihan bitik bir şekilde sedire oturdu hâlâ duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu.

Taşlıkta cariyeler dedikoduya devam ediyordu.
"Göz yaşı sarayına sürgün edilmiş diye işittim acaba doğru mu?"

"Öyleyse hakettiğini bulmuş. Bence gebe olmasaydı şimdiye idam edilirdi. Nihayetinde şehzadeye kıymış."

"Yine de evlatlarına yazık. Acaba tek başına mı yaptı?"

Herkesin gözü bir köşeye sinmiş Nigar hatuna çevrildi. Zaten tedirgin olan Nigar bakışları üzerinde hissedince huzursuz oldu.
"Niye herkes bana bakıyor? Bir şey mi imâ ediyorsunuz?"

"Bilmem artık Nigar... Selvihan Sultanla pek bi yakındınız."

"Ee yakınsak suçuna ortak olacak değilim ya."

Nigar bir hışımla taşlığı terketmişti. Hem vicdanı hem korkuları onu rahat bırakmıyordu. Eğer onun da parmağı olduğu anlaşılırsa kellesi giderdi.

***

Payitahtta sabah olmuştu. Selvihan'ın gözüne gece boyu uyku girmemişti. Şehzadeleriyle beraber uyumuştu çünkü onlar burada kalacaktı. Selvihan onlardan ayrılacağı için daha çok üzülüyordu. Doğrulup yatakta oturdu ve uyuyan oğullarını izlemeye koyuldu. Fakat ayrılık vakti yaklaşıyordu. Biraz sonra cariyeler son kalan eşyaları da topladı.

Hümaşah erkenden uyanmıştı. Düşmanının gidişini bizzat izlemek istiyordu. Nihayetinde bu an için uzun zamandır bekliyordu. Gülnihal sultan da erken uyanmıştı. Selvihan'a çok güvendiği için duyduğunda çok şaşırmıştı. Hâlâ inanamadığı için bizzat kendisine soracaktı. Bu yüzden zevciyle beraber saraya geldi. Mevlüt paşa işlerinin başına geçerken Gülnihal Selvihan'ın dairesine yöneldi

Hatice sultanın cariyelerinden Bircan hatun şehzadeleri valide sultan dairesine götürecekti. Selvihan yaşlı gözlerle oğullarına sıkıca sarıldı.
"Bir süre ayrı kalmak mecburiyetindeyiz. Lakin yakında tekrar döneceğim. O zamana kadar kendinize iyi bakın ve beni bekleyin. Mutlaka döneceğim."

Bircan hatun şehzadeleri götürürken içeri Gülnihal girdi.
"Selvihan olan biten her şeyi biliyorum. Tek bir sual edeceğim. Doğru mu? Şehzade Orhan'ın ölümüne sen mi sebebiyet verdin?"

Selvihan'ın gözünde yine umut ışığı belirdi. Hemen yalanları sıralamaya başladı.
"Sultanım yemin ederim ki iftira. Ben öyle bir şey yapar mıyım, her şey Hümaşah'ın oyunu. Kimse inanmıyor bari siz inanın."

"İnanmak istiyorum lakin hünkârımız ve validem çoktan hükmü vermiş."

"Sultanım hakikati söylüyorum. Hümaşah çok tehlikeli onu durdurmazsanız..."

Hümaşah SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin