58.Bölüm

218 17 8
                                    

"Tamam! Büyük bir hata yaptım ama pişmanım. Bana acımıyorsanız evlatlarıma acıyın. Eğer bu duyulursa..."

Gizlendiği yerden her şeyi duyan Selim öfkeyle yerinden fırlayıp Selvihan'a tokat attı. Tokatın etkisiyle savrulan Selvihan şaşkınca Selim'e bakakaldı. Selim'in hemen ardında sinsi gülüşüyle Hümaşah'ı görünce başında kaynar sular aktı. Her şeyi anlamıştı ama sırrı ortaya çıkmıştı.

Selim, Selvihan'ın kolundan sıkıca tutarak kaldırdı.
"Sen ne biçim bir insansın? Küçücük çocuğa nasıl kıyarsın ha?!"

Selvihan şok olmuştu fakat Selim'in kendisini sarsmasıyla kendine geldi.
"Yemin ederim ben suçsuzum. Hünkârım inan-"

"Kes sesini Selvihan! Her şeyi duydum sen bir canisin. Benim evladıma, bir şehzadeye kıyan bir hainsin!"

Selvihan Selim'in bağrışından korkup ağlamaya ve af dilenmeye başladı. Hümaşah'ın kendisine tuzak kurduğunu anlamıştı bu yüzden sonuna kadar inkar edecekti
"Yemin ederim ki hiçbir şey yapmadım. Her şey Hümaşah'ın başının altından çıktı, bana tuzak kurdu. Bağışlayın hünkârım, benim suçum yok. Kandırıldım."

"Kes sesini! Bir de utanmadan Hümaşah'a suç atıyorsun. Vaktinde senin gibi bir caniye nasıl güvenebildim. Yıkıl karşımdan! Ağalar şu kadını alın zindana atın yoksa elimden bir kaza çıkacak."

Selvihan direnmeye ağlamaya devam etse de harem ağaları onu zindana attı. Hemen koşup demir kapıyı yumruklasa da elini acıtmaktan başka bir şey olmadı. Kimse Selvihan'ın bağrışlarını umursamıyordu. Sultan Selim ise has odaya dönmüş sıkıntılı bir şekilde bir ileri bir geri yürüyordu.

Bu sırada olaylar haremde duyulmaya başlamıştı. Gürültüyü duyanlar, bizzat olaya şahit olanlar derken cariyeler arasında bir uğultu başlamıştı. Mercan ağa taşlığa girince cariyeleri iyice azarladı. İçlerinden birisi,
"Hünkârımız Selvihan hasekiyi zindana attırmış sahi mi?" dedi.

Mercan ağa şaşırmıştı, arkasında gelen Yadigâr hatuna sordu.
"Yadigâr hatun bunlar ne diyor? Derhal valide sultana gitmeliyiz?"

Yadigâr ne olduğunu anlayamamıştı. Mercan ağa yolda ona da anlattı. Sonra ikisi birlikte valide sultana söylediler. Valide sultan şaşırmıştı, Selvihan'dan böyle bir şey beklemiyordu. En iyisi olayı bizzat Selim'e sormaktı. Öyle de yaptı soluğu Selim'in yanında aldı. Selim hâlâ çok sinirliydi. Olayı anlatırken bile sinirlerine hakim olamıyor, Selvihan'a cezasını kendi elleriyle vermek istiyordu. Hatice sultan ise kafası karışmış biçimde dairesine döndü. Hâlâ inanamıyordu fakat itiraz da etmedi.

Akşama doğru dedikodular devam ediyordu. Hümaşah kazandığı zaferin etkisiyle keyifliydi yine de Selim'i teselli etmeyi ihmal etmedi. Sultan Selim ögrendikleriyle mahvolmuştu. Biraz hava almak için terasa çıkmıştı. Güneş batmak üzereydi. Hümaşah Selim'in kötü olduğunu görünce yanına gidip sarıldı. Daireye tekrar girdiklerinde ağalar Gülsade hatunun geldiğini haber ettiler. Söylentiler Gülsade'nin kulağına da gitmişti. İçi sevinçle dolan Gülsade emin olabilmek için gelmişti.

Selim Gülsade'ye sedirde yer gösterdi ve olanı biteni anlattı. Ortaya çıkmasında Hümaşah'ın payı olduğunu da ekledi. Gülsade aylar sonra ilk kez gülüyordu. Nihayet evladının ölümüne sebebiyet veren kişi cezasını bulacaktı. Tabii ki Gülsade'nin bunları uydurmadığı da kesinleşmişti. Müsaade isteyip kapıya yönelmişken arkasını döndü. Hümaşah'a minnetle bakıyordu.
"Hümaşah sana minnettarım. Sağ olasın."

***

Ertesi gün valide sultan Selvihan'la bizzat yüzleşmek istedi. Selvihan gece boyu ağlamış öylece uyuyakalmıştı. Sabah uyandığında zindanda bir hareketlilik sezince umutla bekledi. Valide sultan kapıdan içeri bakıp acıyarak Selvihan'ı süzdü. Selvihan'ın şişmiş ve kızarmış gözlerinde bir umut ışığı vardı.
"Validem! İyi ki geldiniz, hünkârımız bana inanmıyordu ama siz..."

"Gerçekten böyle bir şey yaptın mı?"

"Tabi ki de yapmadım Hümaşah tuzak kurdu. Beni çıkarmaya geldiniz değil mi validem? Hadi çıkalım şehzadelerimi çok özledim."

Valide sultan bir adım geriye gitti.
"Torunlarım benim dairemde gayet iyiler. Lakin... Seni buradan çıkaramam. Eğer masumsan ortaya çıkacaktır."

Selvihan valide sultanın ayağına kapanmaya yeltendi. Fakat valide sultan bir hışımla çıktı gitti. Ağalar Selvihan'ı zorla zaptettiler. Sonra da Saime kalfa üzerinde su ve yemek bulunan bir tepsi bıraktı.
"Bunlar gebeliğin için. Karnındakine dua et, aç susuz kalmayacaksın."

Saime kalfa gülmemek için kendini tutarak çıktı. Sırf Selvihan'ı perişan hâlde görebilmek için bu görevi üstlenmişti. Sonra da Hümaşah'a anlatmak için onun yanına gitti. Hümaşah ise Bayram ağadan malumat alıyordu.
"Önce has oda başı sorgulayacak. Hatta sizinle de tekrar konuşurlar. Sonra da Sultan Selim tekrar konuşup son kararını verecek."

"Onlardan evvel ben de gizlice zindana gidip onu sefil halde görmek istiyorum."

Selvihan karnındaki bebek için kendini zorlayarak yemekleri yemişti. Yine hareketlilik olunca endişeyle kapıya baktı. Demir kapının ardında Hümaşah sultan vardı. Zaferinin tadını çıkarmaya gelmişti. Yerde oturan Selvihan'ı şöyle bir süzüp kahkaha attı.
"Şu haline bak, rezil bir vaziyettesin. Lakin sana hiç acımıyorum Selvihan. Ne kadar zavallı olursan ol sana acıyamıyorum. Çünkü sen bunları çoktan hakettin."

"Bana tuzak kurdun pis aşüfte. Beni kandırdın. Yanına kalır sanma bedelini ödeteceğim."

Hümaşah tepkisiz bir ifadeyle Selvihana doğru eğildi. Sinir bozucu derece sakinlikle,
"Buradan çıkarsan belki ödetirsin. Kabullen artık ben kazandım." dedi.

Selvihan bir hışımla ayağa kalkıp Hümaşah'a saldırmak için hamle yaptı ama Bayram ağa hemen araya girip engelledi. Hümaşah Selvihan'ın acınası hâline gülüp orayı terketti. Selvihan ise kilitlendiği zifiri zindanda hırsla ağlamaktan başka bir şey yapamadı. Hümaşah dairesine girdiğinde cariyelerine güzel bir sofra kurmalarını emretti. Zira bu akşam zaferinin tadını çıkaracaktı.

Sultan Selim ise kararsızdı. Aslında verilecek ceza belliydi ama Selvihan gebeydi bu yüzden asıl kararı ertelemesi gerekirdi. Kapı çalınınca düşüncelerinden ayrıldı. Gelen has oda başı Şahin ağaydı.
"Hünkârım buyurduğunuz gibi hekim kadınları ve bütün cariyeleri sorguladık. Lakin bir türlü itiraf alamadım."

"Âlâ. Yarın Selvihan'ı bir kez daha sorgulayın kiminle iş birliği yaptığını öğrenin."

"Emriniz olur lakin Selvihan Sultan sadece inkar ediyor. Ben yine de elimden geleni yapacağım."

***

Ertesi gün Şahin ağa Selvihan'ın olduğu hücreden çıkıyordu. O sırada Mevlüt paşa da zindana gelmişti. Şahin ağa başını olumsuz anlamda salladı. Mevlüt onun ne demek istediğini anlamıştı. Bir şey demeden Selvihan'ın hücresine girdi ve kendi de sorgulamaya başladı. Fakat ne kadar uğraşsa da Selvihan inkara devam etti.

Şahin ve Mevlüt Paşa has odaya gittiklerinde Sultan Selim onlara kızmadı anlayışla karşıladı. Daha sonra arkasını dönüp düşünmeye başladı. Selvihan sonsuza kadar da inkar etse Selim'in kararı belliydi; Selvihan'ın gebeliği boyunca eski saraya sürgün edilmesi ve doğumdan sonra canının alınması...

Bölüm sonu!

Hümaşah SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin