45.Bölüm

365 22 6
                                    

Zorlu Doğum

"Doğum zor geçebilirmiş validem. Allah korusun Hümaşah'ı ve evladımızı kaybedebilirmişiz."

"Hemen içini karartma oğlum. Dua edelim rabbim onları sana bağışlayacaktır."
Valide sultan endişeli bir şekilde oğluna sarıldı. Fakat içinden sadece bebeğin kurtulmasını Hümaşah'ın ölmesini diliyordu.

Uzun bir süre geçmesine rağmen hâlâ doğum devam ediyordu. Selim ise telaşlı bir şekilde kapının önünde volta atıyordu. Asude sultan da gelmiş olanı biteni öğrenmişti. Hem Hümaşah için hem yeğeni için çok korkuyordu. Ağzından duayı eksik etmediği gibi abisini teselli etmeye çalışıyordu. Olanlar hareme de yayılmıştı. Hümaşah'ın cariyeleri ve Saime kalfa endişeli bir şekilde çocukları avutmaya çalışıyordu. Fakat Aybüke ve Mahmut sürekli annelerinin nerde olduğunu soruyordu. Çocukları görmeye gelen valide sultan onların hala uyumamış olduğunu görünce kendi dairesine aldırdı.

Selvihan da duymuştu, dairesine gelen Nigar'a sordu.
"Geldiğin iyi oldu Nigar. Hümaşah yılanının doğumu başlamış diyorlar."

"Evet doğumu başlamış lakin vaziyeti iyi değilmiş. İşler ters giderse bebeğiyle birlikte ölebilirmiş."

"İnşallah doğum yatağında can verir kurtulamaz."

"Bari Allahın adını karıştırma."

"Allah'ım sen günah yazma sadece evlatlarımın istikbalini düşünüyorum. O kadın bir şehzade daha doğurursa hiç iyi olmaz Nigar."

Gecenin ilerleyen saatlerinde cariyelerin çoğunluğu hâlâ uyumamış dedikodu yapıyordu. Valide sultana bitki çayı götüren Mercan ağa hepsini iyice azarlayıp yoluna devam etti. Hatice sultan fincanı alıp Mercan ağayı haber getirmesi için gönderdi. Mercan ağa has odanın önüne gidip Yadigâr hatuna bir gelişme olup olmadığını sordu. Selim gerçekten çok endişeli ve dağılmış görünüyordu. İçerden yardımcı cariyeler çıktıkça yüreği hop ediyordu.

İlerleyen saatlerde bebek sağ salim doğmuştu ama kan ter içinde kalan Hümaşah kendinden geçmişti. Bebek ağlama sesini duyan Selim içeri daldı. Hümaşahı'ı baygın görünce çok endişelenip ebe kadını ve cariyeleri azarladı. Ebe kadın bebeği temizleyip kundaklayarak Hatice sultanın kucağına verdi. Sonra da Hümaşah sultanla ilgilendiler. Selim'in içi biraz rahatladı ve yeni doğan kızını kucağına aldı.

Sabah Hümaşah'ın kız doğurduğu haberi bütün hareme yayılmıştı. Gülsade içinden şükredip kendi odasına çıktı. Hümaşah'ın zorlu bir rakip olduğunun çok iyi farkındaydı. Hümaşah'ın Selim'in gözünden düştüğünü zannediyordu. Gülsade farkında olmasa da Selim Hümaşah'a kızgın değildi. Nigar hatun ise dogruca Selvihan sultanın dairesine gitti. Dairesinde volta atan Selvihan Nigar'ı görünce heyecanla yanına gitti.
"Müjdemi isterim Hümaşah kız doğurmuş sultanım."

Selvihan derin bir nefes aldı. Bir kese altın çıkarıp Nigar'a uzattı.
"Çok şükür! Bana güzel haberler getirdin Nigar mükafatı hakettin."

***

Aradan birkaç saat geçmiş, Hümaşah kendine gelmişti. Fakat kendisiyle yakından ilgilenen Selim'e tavırlıydı. Odada Selim'den başka Hatice sultan Gülnihal ve Asude vardı. Hepsi bebek sağ salim doğduğu için Allaha şükredip dua ediyorlardı. Selim bebeğin kulağına ezan okuduktan sonra içinden bir kez daha şükretti.
"Gül yüzlü, gül yanaklı kızım. Senin adın Gülru. Gülru... Gülru..."

Bu isim Hümaşah'ın hoşuna gitmişti. Hafifçe tebessüm etti fakat Selim'le göz göze gelince tebessümü silindi, başını çevirdi. Selim bu halde Hümaşah'ın üzerine gitmek istemiyordu. O yüzden onu biraz yalnız bırakmak istedi. Asude sultan hariç herkes daireden çıktı. Asude sultan beşikteki yeğenini dikkatle kucağına aldı ve sevmeye başladı. Sonra da Hümaşah'ın kucağına verdi.
"Rabbime çok şükür ikinizin de sıhhati yerinde. Lakin bizi çok korkuttun Hümaşah. Bundan sonra daha dikkatli olmalısın. Bunları kötü niyetle söylemiyorum bilakis seni düşündüğüm için söylüyorum."

"İyi niyetinizden kuşkum yok sultanım. Size hak veriyorum bundan sonra kendimi boş yere üzmeyeceğim. Değmeyecek insanlar için göz yaşı dökmeye lüzum yok."

"Hünkâr abime büyük bir aşkla bağlı olduğunu biliyorum. Neler hissettiklerini de anlamaya çalışıyorum. Lakin kaideler böyle ne yapalım."

Asude sultan da gidince hekim kadın gelip Hümaşah'ı ve bebeği bir kez daha muayene etti.
"Sultanım zorlu bir doğum oldu. Maşallah hem bebek hem siz iyisiniz. Lakin bundan sonrası da mühim. İstirahat etmeniz lazım. Kendiniz çok yormamaya bol bol istirahat etmeye çalışın."

Hümaşah'ın aklına o an bir fikir geldi.
"Rahat etmem de lazım gelir. Belki de birkaç günlüğüne has odaya yerleşmeliyim değil mi hekim kadın?"

Hekim kadın Hümaşah'ın imâlı bakışlarından ve sözlerinden ne demek istediğini anlamıştı fakat kafası karışmıştı.
"Bilmem ki hünkârımız ve valide sultanımız ne der?"

"Ne diyecek elbette evladının ve hasekisinin rahat etmesini ister."
Gözüyle Nurmisal'e işaret etti. Nurmisal hemen bir kese altın çıkardı. Hekim kadının kolundan tuttu ve ne yapması gerektiğini anlattı, keseyi kadına verip onu gönderdi.
Hümaşah gülümsüyordu.
"Aferin Nurmisal ne demek istediğimi bir çırpıda anladın."

Hekim kadın biraz tedirgin bir şekilde has odaya geldi. Zaten Selim'e rapor vermek için gelecekti. Kapıdaki ağa girebileceğini söyleyince içeri girip selam verdi. Önce Sultan Selim'e Hümaşah'ın ve bebegin durumunu anlattı.
"Şu birkaç gün rahat etmesi lazım. Aslında mümkün olsa burda kalması daha iyi olurdu. Tabi siz hünkârımız ve valide sultanımızın da müsaadesiyle..."

"Doğru dedin hekim kadın. Ağalar bana baş haznedar Yadigâr hatunu çağırın."

Birkaç saat sonra Hümaşah yeni doğan bebeğiyle beraber has odaya yerleşmişti. Bu kararı sonradan öğrenen valide sultan küplere binmişti. O sırada valide sultan dairesinde olan Gülnihal sultan ve Selvihan'ın da hiç hoşuna gitmemişti. Valide sultan sultan Selim'i görünce bu karara itiraz etti. Artık gerginlik istemeyen Selim bu meseleyi düzgün bir şekilde geçiştirdi.

Hümaşah ise Selim'e hâlâ tavırlıydı fakat has odaya yerleşmeyi iyi bir hamle olarak görüyordu. Zaten artık gebe olmadığı için hedef haline gelmişti. Şu birkaç günü güven içinde geçirmek istiyordu.

2 hafta sonra Haziran 1535;
Hümaşah kendi dairesine geçmişti. Selim'le araları hâlâ tam olarak düzelmemişti ama bebek buzları bir nebze eritmişti. Hekim kadın Hümaşah'ın dairesinden çıkıyordu. Saime kalfa ile karşılaştılar. Saime içeri girince sordu
"Hekim kadını gördüm, ne dedi?"

"Muayene etmeye geldi. Çok şükür bebeğim de ben de daha iyi olacağız."

"Maşallah maşallah... İşittin mi Ayşenil ve Halime sultanlar bugün saraya teşrif ediyor."

"Geleceklerini biliyordum demek bugün burda olacaklar. İyice buraya yerleştiler bu vaziyet canımı sıkıyor."

"Demek onlarla müttefikligi tamamen bitirdin."

"Valide sultana iftira atmak için beni zehirlediler. O ikisinden uzak durmak benim için hayırlı olur."

Halime sultan ve Ayşenil sultanın arabası sarayın önündeydi. Gelirken de Hümaşah'a doğum hediyeleri getirmişlerdi. Onlar Hümaşah'ın aksine arayı düzeltip tekrar müttefik olmak istiyorlardı. Saraya girerken bir destur çekildi. Doğruca has odaya uğrayıp Sultan Selim'e selam verdiler. Yeni doğan kızı için tebrik edip hâl hatır sordular. Daha sonra da kendi dairelerine çekildiler. Firuze kalfa merakla sordu,
"Hümaşah Sultanın yanına gidecektik sultanım niçin gitmedik?"

"Her şeyin bir sırası var Firuze. Evvela Melek kalfadan biz yokken neler olup bittiğini teferruatlıca öğrenelim."

"Ben derhal Melek kalfayı çağırayım sultanım."

Halime sultan yeni planlar yapmak için Melek kalfadan olanı biteni öğrenecekti.

Bölüm sonu!

Hümaşah SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin