Halime Sultanın Entrikaları
Halime sultan Mısır'a dönmek için yola çıkalı olalı bir hafta geçmişti.
Gülnihal ve Mevlüt konağında mutlu mesut yaşıyordu. Bir yandan da paşalar eşleriyle birlikte konağa tebriğe geliyorlardı. Bir tek Ferhat Paşa gelmemişti. Ferhat paşanın fazlasıyla hırslı ve kıskanç bir yapısı vardı. En büyük gayesi sadrazam ve hanedan damadı olmaktı. Mevlüd paşa hanedan damadı olduğu için ona düşmanlık besliyordu.Halime sultanın planını Ayşenil yürütüyor ona mektupla durumu bildiriyordu. Hareme Valide sultanın Hümaşah'a olan nefreti ve Hümaşah'ın nikah istediği gibi dedikodular yayılmıştı. Ortam hazırdı sıra Rezzan hatundaydı. Rezzan hatun emri yerine getirdi ve Hümaşah'ın şerbetine zehri döktü. Zehir çok tesirli değildi az katınca öldürmezdi. Zaten onların amacı da Hümaşah'ı öldürmek değildi.
Zehir etkisini hemen göstermedi. Hümaşah daireden çıkıp yürüyordu. Fenalaşınca durakladı. Rezzan hatun Hümaşah'ı takip ediyordu. Halime sultan Melek kalfadan Rezzan ve Hatice sultan arasındaki yıllar önceki meseleyi öğrenmişti. Rezzan Hatice sultanı hiç sevmiyordu Halime sultan onu yanına çekti. Ona vaatlerde bulunup plana dahil etti. Rezzan hatun yavaş adımlarla Hümaşah'a yaklaştı. Hümaşah cariyeye arkası dönük olduğu için farketmemişti. Yüzü boncuk boncuk ter olmuş, nefes nefese kalmıştı. Bir eliyle duvardan destek alırken bir eliyle de yüzündeki terleri siliyordu. Birden yere düştü. Bilinci hala yerindeydi fakat konuşmakta zorlanıyordu. Ağzından bir inilti çıktı. Rezzan hatun yanına gitti.
"Hümaşah sultanım iyi misiniz?"Yanına biri geldiği için sevinmişti. Kendini biraz zorlayarak yardım istedi.
"İyi de-değilim. Hekim çağır.""Siz burda bekleyin ben derhal hekim kadını çağırıyorum."
Ayşenil sultanın cariyesi Elvan, bir bahaneyle hekim kadının yanına gelmişti. O sırada Rezzan hatun geldi, iki cariye bakıştılar. Sonra Rezzan yardım istedi hekim kadın hemen Hümaşah'ın yanına gitti. Elvan da Ayşenil'e söylemeye gitti.
Sultan Selim duyar duymaz şifahanenin önüne gelmişti. Sevdiğine bir şey olacak korkusuyla sıkıntılı bir bekleyiş içindeydi.
Ayşenil sultan;
"Hünkârım! Cariyem hekim kadının yanındaymış bir şeyler işitmiş doğru mu?""Hümaşah fenalaşmış diyorlar lakin neyi var bilmiyorum."
Saime ve Nurmisal de gelmişti dördü birden beklemeye başladı. Rezzan hatun taşlıkta herkese olayı anlatıyor, inandırıcı bir biçimde ağlıyordu. Kötü haber tez yayılır misali haber bütün hareme yayılmıştı.
Sultan Selim endişeyle bir ileri bir geri yürüyordu. Valide sultan oğlunun yanına geldi teselli için elini omzuna koydu. Hümaşah için gram üzülmemişti ama oğlunun bu hâllerine içi sızlamıştı.
"Arslanım nesi varmış hasekinin? Hekim kadın bir şey dedi mi?""Bilmiyorum validem..." Selim üzüntüden konuşmakta zorlanıyordu. Kendini tutmasa ağlayacaktı neredeyse. Valide sultan oğlunun Hümaşah'a bu kadar değer vermesine sinirleniyordu. Yine de ona destek oldu.
"Bol bol dua et oğlum. Rabbim onu evlatlarına bağışlayacaktır. Kalfalara haber ettim çocukları benim daireme getirecekler, annelerinin vaziyetini de bilmeyecekler.""Sağ olun validem. Benim de elim kolum bağlıdır. Rabbime yalvarmaktan başka çarem yoktur. Allah onu hem evlatlarımıza hem bana bağışlasın."
Valide sultan bir müddet daha bekledikten sonra dairesine döndü. Çocuklarla cariyeler ilgileniyordu. Yadigâr kalfa Hatice sultanın yanına geldi, fısıltıyla konuşmaya başladılar.
"Sultanım ne olmuş hatuna? Zehirlenmeyse Selvihan Sultanın başının altından çıkmış olabilir.""Hekim kadın bir şey demedi. Ama akıl ettigin iyi oldu Selvihan'a sual ederim. Bir mucize olsa da şifahaneden ölüsü çıksa. Şu yavrucaklara da acırım lakin öyle bir anneyle büyümemeleri daha iyidir."
"Haklısınız valide sultanım. İnşallah kurtulamaz lakin bu Selvihan Sultanın marifetiyse onun da başı belaya girer."
Selvihan dairesinde dört dönüyordu karmakarışık duygular içerisindeydi. Hümaşah'a bir şey olursa kendisinden bilirler, başı belaya girerdi. Yapmadığı bir şey yüzünden suçlanmak istemezdi. Öbür yandan Hümaşah ölse Selvihan'ın bayramı olurdu. Daireye Valide sultan geldi. Önce torunlarını sevdi sonra da Selvihan'la yalnız kalmak istedi.
"Olanları sen de işittin mi Selvihan?"Selvihan kayınvalidesinin ne demek istediğini anlamıştı.
"İşittim validem. Lakin düşündüğünüz gibi değil. Evlatlarının üzerine yemin ederim ki ben bir şey yapmadım.""Torunlarımı karıştırma. Eğer bir haltlar yediysen söyle."
"Vallahi hakikati söylüyorum. Yalanım varsa iki gözüm önüme aksın."
Sultan Selim şifahanenin önünde endişeli bir şekilde volta atmaya devam ediyordu. Karşısından koşar adımlarla gelen kardeşi Asude'yi gördü. Asude sultan hemen abisine sarılıp teselli etmek istedi.
"Has bahçedeydim içeri bir girdim neler olmuş. Lakin endişe etmeyiniz, eminin hekim kadın Hümaşah'ı iyileştirecektir. Hem Hümaşah güçlü biridir.""İnşallah dediğin gibi olur bir an evvel iyileşir."
"Allah'ın izniyle iyileşecek, eskisi gibi olacak."
Asude de Hümaşah için çok endişeliydi. Annesi ve ablasının aksine hümaşahı çok seviyordu ve ona bir şey olursa gerçekten çok üzülürdü.
***
Sarayda herkes gergin bir bekleyiş içindeydi. Sultan Selim ise şifahanenin önünden bir dakika bile ayrılamamıştı. Dakikalar geçtikçe endişesi daha da artıyordu. Hekim kadın sonunda dışarıya cıktı.
"Geçmiş olsun hünkârım. Hasekiniz Hümaşah Sultan iyileşecek."Selim derin bir nefes aldı. Gerçekten çok rahatlamıştı. Ağalara kalfalara emir verdi Hümaşah'ı has odaya götürdüler. Şimdi uyanmasını bekleyeceklerdi. Asude sultan validesinin yanına dönmüştü. Zira yeğenlerinin yanında olmak istiyordu. Çocukların hiçbir şeyden haberi yoktu. Aybüke sultan cariyelerle oynuyordu. Şehzade Mahmut ise Hatice sultanın kucağındaydı. Asude sultan gülümseyerek sedire oturdu validesinin kulağına eğilerek müjdeyi verdi. Hatice sultanın yüzü düştü. Kızına belli etmese de bu habere hiç sevinmemişti.
Haber Selvihan'a da ulaşmıştı. Henüz valide sultan dışında kimse onu suçlamamıştı. Biraz olsun rahattı şimdi de Hümaşah'ın ölüm haberini bekliyordu. Her zamanki gibi Nigar daireye geldi ve Hümaşah'ın iyi olacağını, ölmeyeceğini söyledi. Selvihan sinirle sehpadaki tabağı fırlattı.
"Dokuz canlı yılan, yine kurtulamadık.""Bize gerek kalmayacaktı. Neyse hadisenin üzerinden biraz vakit geçsin harekete geçeriz."
Selvihan sinirle yumruklarını sıktı. Kendisi de Hümaşah'ı öldürmek istiyordu. Fakat Nigar'ın da dediği gibi beklemesi gerekti. Lakin Selvihan'ın artık sabrı kalmamıştı.
"Sahiden zehirlenmiş mi yoksa bir şey mi dokunmuş bilmiyoruz. Lakin yine de bir şeyler yapmalıyız. Hazır yatağa düşmüşken bitirelim işini."Elvan'dan haberi alan Ayşenil derin bir nefes almıştı. Derhal Halime sultana mektup yazdı, gizlice gönderdi. Şimdi sıra diğer kısımdaydı. Daha önce valide sultanın cariyelerinden Gülşen'i gözlerine kestirmişlerdi. Rezzan hatun aynı zamanda Gülşen hatunu takip edip Ayşenil'e bildiriyordu. Cariyeyi kandırıp ıssız bir köşeye çekti. Sonra da aynı zehirle zehirledi. Bu defa daha çok kattı. Kız biraz sonra kötüleşmeye başladı fakat ağzı bağlı olduğu için yardım isteyemiyordu. Rezzan Gülşen hatunu ölüme terketti. Onun ağzından yazdığı mektubu odasına, eşyalarının arasına koydu. Şimdi biri Gülşen hatunu bulacaktı.
Selvihan ise Nigar'ı zorla ikna etmişti. Hümaşah hazır hasta yatarken onu öldürecekti. Fakat bir sorun vardı. Nigar Hümaşah'ın kendi odasında değil de has odada olduğunu öğrendi. Sultan Selim ise yanından bir dakika bile ayrılmıyordu.
"Şu venedik yılanı Selim'e nasıl bir büyü yaptıysa... Selim elbet yanından ayrılacak o vakit harekete geçmelisin. Yanına gir ve bir yastıkla boğuver.""Denerim lakin kapıda nöbetçiler var."
"Ben bir yolunu bulacağım."
Bölüm sonu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hümaşah Sultan
Historical FictionNOT: Olaylar ve kişiler tamamiyle hayal ürünüdür. ->hanedan #1 ->sultan #1 ->hünkar #1 Başlama tarihi: 13.12.2017