Yeni Cariyeler
3 gün sonra;
Yadigâr sonunda cesaretini toplayıp valide sultana her şeyi itiraf etmişti. Valide sultan planını iptal ettirip kendisine yalan söylediği için Yadigâr'a çok kızmıştı. Bir süre sonra Yadigâr hatun biraz çekinerek valide sultan dairesine gitti. Hatice sultanın siniri geçtiyse kendisini affeder diye umuyordu. Fakat Hatice sultan Yadigâr hatunu içeri bile almadı. Hâlâ çok sinirliydi. Belki Yadigâr başına buyruk davranmasa Halime'den kurtulabilirdi.Sultan Selim herkesin bir arada barış içinde olmasını istiyordu. Bunun için has bahçeye çardak kurdurdu. Hanedan halkı bugün beraber kahvaltı edecekti. Has bahçede cardağa sofralar kuruldu. Emir padişahtan olunca herkes mecburen geldi. Halime sultan ve Ayşenil sultan önceden gelmişlerdi. Selvihan sultan iki şehzadesini de giydirip bahçeye çıktı. Fakat bu sofraya oturmayı hiç istemiyordu. Selim'e hâlâ kırgındı.
Valide sultan oğluna olan kızgınlığını bir kenara bırakıp orda bulunması gerektiğini düşünüyordu. Hazırlanıp kızlarıyla beraber sofraya geldi. Hümaşah, oğlu Mahmut ve kızı Aybüke ile en son geldi. Düşmanca bakışları üzerinde hissedebiliyordu umursamamaya çalışarak sofraya oturdu. Selim geldiğinde herkes yemeğe başladı.
Sofrada pek sohbet ediliyor denmezdi. Sultan Selim ise bir şekilde sohbet açmaya çalışıyordu. Aklına halasının ikinci torunu olduğu geldi.
"Sultan halam bir torununuz daha olmuş. Telaştan tebrik etmeyi unutmuştum, Allah uzun ömürler versin. Peki Melike Sultan ve bebek nasıl?""Sağ olasın. Maşallah ikisi de sıhhatli."
Asude sultan;
"Allah analı babalı büyütsün. Adını ne koydunuz?""Kız oldu. Adı da Mebrure... Rahmetli kız kardeşimin ismi..." bu sözleri söylerken Hatice sultana imâlı bir bakış attı.
Hatice sultan bu bakıştan rahatsız olmuştu. İçinden,
"Demek kız kardeşinin ölümünden hâlâ beni sorumlu tutuyor." diye düşündü. Halime sultana bakarak konuşmaya başladı.
"Çok iyi düşünmüşsünüz yaşı benzemesin inşallah."O an ikisinin arasındaki gerginliği Hümaşah hissetmiş ama anlam verememişti. Kahvaltıdan sonra Saime kalfanın yanına uğradı ve kısık sesle olanları anlattı. Mebrure sultanı sordu. Saime kalfa etrafına bakınıp Hümaşah'a döndü.
"Mebrure Sultanı hiç görmedim, tanımadım. Ama hakkında intihar etmiş diye konuşuluyordu. Tek bildiğim bu.""Yazık kim bilir ne derdi vardı da canına kıydı."
***
2 ay sonra;
Sultan Selim bir ay önce divanda sefer kararı almıştı. Divandan hemen sonra sefer hazırlıkları başlamıştı. Haremde ise gerginlikler devam ediyordu. Valide sultan oğluyla arası daha fazla bozulmasın diye sessiz kalsa da Hümaşah'a karşı planlar yapmıştı bile. Hümaşah ise etraftakilerin düşmanlığını umursamadan gücünün keyfini çıkarıyordu.Selvihan küslüğünün Selim'in umrunda olmadığını farkedince daha fazla uzatmamıştı. Şimdi Selim'le tekrar yakınlaşmaya çalışıyordu. Sevdiği adamı Hümaşah'a bırakmaya niyetli değildi. Gülnihal sultan da Mevlüt paşaya olan küslüğünü fazla uzatmadan kendi evine dönmüştü. Mevlüt paşa bir şekilde zevcesine kendini affettirmişti.
Halime sultan haftalar öncesinden kızından mektup almıştı. Kızı Melike sultan payitahta gelmek istiyordu. Sultan Selim'den müsade alınca yola çıkmıştı. Bugün saraya varmıştı bile. Bebeğiyle birlikte arabasından inip uzun zamandır gelmediği saraya baktı. Sonra da içeri girdi. Halime sultanın kalfası Firuze, cariyelerden haberi alınca hemen sultanına söyledi. Halime sultan taşlığa gidip kızını karşıladı. Melike sultanın kahverengi dalgalı saçları vardı. Gözleri açık kahveydi, güzel zarif bir sultandı.
Annesiyle beraber has odaya gittiler. Melike ve Selim birbirlerini tebrik edip hâl hatır sordular. Melike sultan daha sonra kendisine hazırlatılan daireye geçti. Hatice sultan da nezaketen bir hoş geldin dedi. Neticede annesiyle düşman olsa bile Melike'nin kendisine saygısızlık ettiğine şahit olmamıştı. Daha sonra diğer sultanlar da geldi. Melike sultana hoş geldin diyip bebeği sevdiler. Sohbet etmeye fırsat bulamadılar, Melike uzun yoldan geldiği için biraz dinlenmek istemişti.
Valide sultan dairesi;
Hatice sultan sedirinde kahve içiyordu. Sadık cariyelerinden Bircan hatuna Yadigârı çağırmasını söyledi. Yadigâr bir umut sultanının yanına gitti. Fakat valide sultan Yadigâr'a hala tavırlıydı sadece lazım olduğu zamanlar onunla görüşüyordu. Şimdi emirler buyurmak için çağırmıştı.
"Arslanım yakında yola revan olacak. Allah'ın izniyle zaferle dönecek. Ben de bu sırada haremin nizamı için uğraşacağım. Selim'in yoklugunda Hümaşah'tan kurtulacağım. Bircan hatun bu işlerle sen uğraşacaksın Yadigâr da sana yardım edecek."Yadigâr hatunun suratı düştü itiraz edecek gibi oldu ama ses etmedi. Bircan hatun ise çok iyi bir fırsat elde etmişti.
"Ne emrederseniz yaparım valide sultanım. Hareme getirteceğiniz yeni cariyeler de yakında burda olur. Sultan Selim seferdeyken yeni cariyeleri eğitiriz. Sonra da birini hünkârımıza sunarız.""Elbette aralarından seçtiğim halvete gidecek. Lakin ben başka bir husustan bahsediyorum. Hümaşah'tan temelli kurtulmaktan..."
***
Aradan birkaç gün geçti sefer hazırlıkları neredeyse tamamlanmak üzereydi. Haremde akşam telaşı vardı. Sultan Selim sofradan kalkar kalkmaz haritanın başına geçti. Haritayı inceleyerek kazandığı zaferi hayal ediyordu. Kapı çalınınca dikkati dağıldı, gelen Hümaşah'tı. Selim'le sıkıca sarıldılar. Hümaşah masanın üzerindeki haritayı farkedince sitem edercesine,
"Nasıl olsa zaferle döneceksiniz bundan şüphem yok. Lakin şu günlerimizde başka şeylerle meşgul olalım. Mesala ben seni çok özleyeceğim." dedi. Biraz da cilveyele elleriyle Selim'in boynunu sardı."Ben de seni özleyeceğim artık bana bol bol mektup yazarsın."
Beraber sedire geçtiler. Selim'le bol bol vakit geçirmek istiyordu fakat bazı endişeleri vardı.
"Bu nikahtan dolayı tepkileri üzerime çektim. Sen gidince..."Parmağını Hümaşah'ın dudağına bastırarak sus işareti yaptı.
"Böyle düşünme. Gereken tedbirleri alacağız. Kimse sana zarar veremeyecek."Güzel bir geceden ve kahvaltıdan sonra Hümaşah dairesine dönmüştü. Biraz sonra Melike sultan geldi. Hümaşah'la sadece tanışmışlar ama sohbet edememişlerdi.
"Nasılsınız Hümaşah Sultan? Ben de çocukları görmek için gelmiştim.""İyiyim sultanım sizleri sual etmeli? Buyrun sedire geçelim cariyeler çocukları getirsin."
Melike, Aybüke ve Mahmut'la ilgilenirken Hümaşah da Mebrure ile ilgilendi. Daha sonra gül şerbeti içerek havadan sudan sohbet ettiler. İkisi de birbirlerini sevmişlerdi.
1 hafta sonra;
Melike sultan bebeğini annesi Halime sultana gönderip sultanları dairesine sohbet etmeye davet etmişti. Uzun zaman sonra İstanbul'a gelmişken vaktini değerlendiriyordu. Hümaşah üzerine lacivert bir kaftan geçirip çıktı. Fakat taşlıkta bir hareketlilik olduğunu farkedince yönünü değiştirdi. Bugün hareme yeni cariyeler gelmişti. Hümaşah kıskançlıkla yeni cariyeleri izledi. Aslında kıskanmaya gerek olmadığını düşünüyordu. Umursamadan doğruca Melike sultanın dairesine gitti. Asude ve Ayşenil sultan çoktan gelmişlerdi. Selvihan ise Hümaşah'la aynı ortamda bulunmak istemediği için bir bahane uydurarak gelmemişti.Yeni cariyeler hamamda temizlendikten ve muayene edildikten sonra valide sultan dairesine götürüldüler.
Yadigâr hatun, Mercan ağa ve valide sultanın sadık cariyeleri de dairedeydi. Hatice sultan yeni cariyeleri iyice inceledi. Cariyeler harem defterine geçirilirken neyin nesi olduklarını öğrendi. Bircan hatuna döndü.
"Onlara her şeyi anlatın. Benim sözümden zinhar çıkmayacaklarını, çıkarlarsa ne olacağını çok iyi bellesinler. Hünkârımız seferdeyken iyi bir eğitime tabi tutulacaklar."Emriniz olur sultanım, endişeniz olmasın."
"Sadece eğitimle olmaz bu cariyeleri iyi koruyacaksınız. Nihayetinde içlerinden biri Hümaşah'ı bitirecek..."
Bölüm sonu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hümaşah Sultan
Historical FictionNOT: Olaylar ve kişiler tamamiyle hayal ürünüdür. ->hanedan #1 ->sultan #1 ->hünkar #1 Başlama tarihi: 13.12.2017