Valide Sultanın Amacı Ne?
Hümaşah sonunda zifiri karanlık zindandan kurtulmuştu. Karanlık zindan umrunda değildi aklında sadece kızı vardı. Kızını görmek için koşar adımlarla dairesine gitti. Lakin dairede kimse yoktu.
Aklına kızının valide sultanın dairesinde olabileceği geldi.
Hızla oraya koştu. İçeri girmek için müsade istemeyi bile unuttu, birden içeri daldı. Kapıdaki kızlar neye uğradığını şaşırdı.Karşında valide sultanı görünce telaşla selam verdi. İçeri böyle girmemesi gerekiyordu bu yüzden özür diledi. İçerde Gülnihal sultan ve Asude sultan da vardı onlar dışında Selvihan da vardı. Kızı Aybüke ise Hatice sultanın kucağında idi.
Kızını aldı ve dairesine gitti. Ardından Asude sultan teselli için geldi. O diğerlerinin aksine Hümaşah'a iyi davranıyordu. Hümaşah'ı gerçekten sevmişti.
Hümaşah dairesine gelince Saime kalfayla karşılaştı. Saime kalfa çok ciddi görünüyordu.
"Bir ara yanıma uğra diyeceklerim var." Asude sultan gelince ona selam verip gitti.Hümaşah Asude sultanla dertleşti, temizlenip paklandı kızını uyutup Saime kalfayı bahçeye çağırttı. İkisi Bahçede ıssız bir köşeye çekildiler. Saime kalfa hâlâ ciddi görünüyordu.
Hümaşah aradan geçen sürede ne konuşacaklarını düşünmüştü şimdi ise Saime'nin ne diyeceğini çok merak ediyordu. Saime kalfa tekrar etrafı kolaçan ettikten sonra Hümaşah'a döndü.
"Valide sultana çok dikkat etmelisin. Seni evladından ayırmaya çalışıyor."Bu ihtimal Hümaşah'ın da aklına gelmişti fakat çok saçma bulmuştu.
"Neden böyle bir şey yapsın ki?""Boşver nedenini ben anlarım. Bu aralar Selvihan yılanıyla çok haşır neşir. Zaten gözdesi o, seni hiç sevmiyor. Sesini çıkarmasa da seni hiç kabullenmedi."
Hümaşah önceden de bu durumun farkındaydı yine de kendisini valide sultana sevdirmek için uğraşıyordu.
Biraz daha konuştular Hümaşah dairesine gitti uyuyan kızını izlerken uykuya daldı güzel bir uyku çekip dinlendi.Saime ile konuştukları zaman sözlerine, davranışlarına dikkat etme kararı almıştı. Eliden geldiğince dikkat etmeye çalıştı, kavgalardan tartışmalardan uzak durdu. Günler böylece geçip gitti. Selim seferden dönene kadar geçen günler Hümaşah'a zehir olmuştu.
***
Şubat 1532;
Aradan iki ay geçti. Nihayet ordunun dönme vakti de gelmişti. Sarayda hazırlıklar başladı. Zafer şerefine şenlikler düzenlendi. Hümaşah hem Selim'e kavuşmuştu hem de rahat bir nefes almıştı. Artık Selim varken onunla uğraşamazlardı.
Saime, Hümaşah'a yapılanların Sultan Selim'in de bilmesi gerektiğini düşünüyordu. Hümaşah ise daha fazla gerginlik istemiyordu ve Selim'e annesini şikayet etmenin doğru olmadığını düşünüyordu. Saime sabırla Hümaşah'ın konuşmasını bitirmesini bekledi. Sonra derin bir iç çekerek konuşmaya başladı.
"Bak bu kadın seni durduk yere zindana attırdı, seni evlandından ayırmaya çalıştı. Eğer güçlü bir sultan olmak istiyorsan yanlışı doğruyu umursamayacaksın. Bu yolda her şey mübahtır önce bunu kafana sok!"Hümaşah aslında Saime'ye hak veriyordu fakat kafası çok karışıktı,
"Peki öyle diyelim lakin Selim bunu nasıl karşılayacak, sonuçta annesinden şıkayetçi olacağım."Bu sefer Saime Hümaşah'a hak verdi. "Haklısın doğrudan söylemek olmaz. Sen dur ben bir şeyler düşüneceğim."
Hümaşah ertesi sabah kafasında bu konuşmaları düşünerek hasodadan kendi dairesine gidiyordu. Selim'le kavuşmalarından sonra çok güzel bir gece geçirmişler, sabah da kahvaltı yapmışlardı.
Mutlu olmasına rağmen kafası dağınıktı. Dairesine girince Saime Kalfayla karşılaştı. Saime'nin yüzünde yine sinsi bir gülümseme vardı. Gözleriyle Hümaşah'a benimle gel der gibi işaret veriyordu. Hümaşah kızını nedimesi Latife hatuna emanet etti. Pelerinini alıp Saime kalfa ile bahçeye çıktı. Herzaman ki konuştukları yere gittiler. Saime kalfa hâlâ aynı fikirdeydi. Fakat Hümaşah kararını verdi. Hedefine odaklanıp kimseyle uğraşmak istemiyordu. Karşılık vermezse valide sultanın vazgeçeceğini düşünüyordu sonuçta durduk yere düşman edinmeye gerek yoktu. Saime kalfa bu kararı hiç hoş karşılamadı. Hâlâ olanları Sultan Selim'in bilmesi gerektiğini düşünüyordu. Hümaşah'ı ikna etmek için ne kadar dil döktüyse de bir işe yaramadı. Bu konu böylece kapandı.
***
2 hafta sonra;
Hümaşah kahvaltısını yeni yapmış taşlığa gitmişti. Taşlıkta bugün farklı bir hareketlilik vardı. Arkadaşlarının yanına gitti.
"Ne oldu? Bu hareketlilik ne?""Selvihan hatun gebeymiş, birazdan onun şerefine altın saçacaklar."
"Gebe mi?" Hümaşah bu habere bozuldu bozuntuya vermemeye çalışarak dairesine döndü. Hümaşah'ı dairesine gittiğini gören Saime hemen ardından geldi.
"Benim söylememe gerek yok kötü haberi işitmişsindir.""Evet... Selvihan gebeymiş."
"Elini çabuk tutsan iyi olur. Sen bir şehzade bile doğuramadan o ikinciyi doğuracak."
Hümaşah sıkıntıyla iç geçirdi. Fakat aklına başka bir fikir gelmişti. Bu durumu kendi lehine çevirebilirdi.
"Aslında... Aslında Selvihan gebe olduğuna göre halvete gitmeyecek demektir. Perşembe geceleri hasoda boş kalcak."Saime yine sinsi gülerek Hümaşah'ın omzuna yavaşça vurdu.
"Aferin çabuk öğreniyorsun. Ama önce bir şehzade doğur. Hünkârımızı kendine meftun ettin bir de şehzaden olursa artık hünkârın has kadını sen olursun. Selvihan da unutulur."Perşembe gecesi, perşembeyi mübarek cumaya bağlayan geceydi. Hasekiler için çok önemliydi Hümaşah bunu bildiği için perşembeyi Selvihan'ın elinden almak istiyordu.
Selvihan haremde ikinci şehzadesi olacağını iddia ederek kibirli kibirli dolaşıyordu. Fakat Hümaşah onu umursamıyordu. Onun aklında sadece perşembenin tek sahibi olmak vardı. Sultan Selim'in kendisinden vazgeçmeyeceğine çok emindi. Dolayısıyla şehzadesi olacağından da emindi. Geriye sadece Selvihan'ı Selim'in kafasından tamammen silmek kalıyordu.
Bölüm sonu!Beğendiyseniz votelemeyi unutmayın 😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hümaşah Sultan
Historical FictionNOT: Olaylar ve kişiler tamamiyle hayal ürünüdür. ->hanedan #1 ->sultan #1 ->hünkar #1 Başlama tarihi: 13.12.2017