35.Bölüm(2.sezon)

519 20 0
                                    

Nikâhlı Sultan


Haziran 1534;
"Şeyhülislam efendi nikahımızı kıyacak."

Hümaşah'ın gözleri şaşkınlıkla açıldı. Az önce duyduklarını idrak etmeye çalışıyordu. Selim tebessüm ederek hasekisinin elinden tuttu ve has bahçeye doğru yürüdüler. Nikahın kıyılacağı yere doğru giderken Hümaşah onu durdurdu.
"Selim bana şaka yapmıyordun değil mi. Söylediklerin yani nikah..."

"Hakikatin ta kendisi. Şimdi nikâhımız kıyılacak. Hümaşah seni azad ediyorum artık hür bir kadınsın."

Hümaşah'ın mutluluktan gözleri dolmuştu. Yaşadığı duyguları haykırmak istiyordu fakat sevincini nasıl ifade edeceğini bilememişti. Hiç bir şey demeden Selim'e sıkıca sarıldı. Daha sonra beraber nikahı izlediler. Şeyhülislam efendi nikahı kıydı. Selim Hümaşah'ın alnından öptü.

***

Mercan ağa Sultan Selim'in emriyle nikahı haber vermeye valide sultan dairesine geldi. Hatice sultanın tepkisinden korktuğu için bir türlü lafa giremiyordu.
Valide sultan;
"Ne karın ağrın varsa söyle Mercan. Zira işim başımdan aşkın."

"Söylerim söylemesine de sonrasında ne olur bilemem. Beni buraya hünkârımız Sultan Selim gönderdi."

"Mercan Ağa ya söylersin ya da zindanda sabahlarsın.

Mercan ağa yutkundu,
"Hazırlıklar aslında sadece başarılar için değil. Zira Hümaşah Sultanla nikahları kıyılacakmış

Hatice sultan bir hışımla ayağa kalktı.
"Ne dediğini kulakların işitir mi Mercan Ağa? Sen ne dersin, böyle bir şey mümkün olamaz!"

"Maalesef sultanım. Hünkârımız bizzat böyle buyurdular.

Selim'in istediği şenlik aslında antlaşma için değil nikah içindi fakat validesine farklı şekilde söylemişti. Valide sultan anlayınca daha da sinirlendi.
"Bana bunu nasıl yapar?"

Ses tonundan hayal kırıklığına uğradığı belli oluyordu. Nefesi daralıyor, başı dönüyor gibi oldu. Tam dengesini kaybedecekken Asude sultan yetişti. Cariyelerle beraber validesini yatağa taşıdılar, Mercan ağa da yardımcı oldu.

Yadigâr hatun;
"Derhal Valide sultanımıza su getirin! Biriniz de hekim kadını çağırsın."

"Validem iyi misiniz?"

"Bu vaziyette nasıl iyi olabilirim?"

Selim ve Hümaşah sarmaş dolaş bahçedeki renk renk laleleri, gülleri seyrediyordu. Hümaşah huzurlu bir şekilde başını Selim'in omzuna yasladı. Sultan Selim edebiyata da meraklıydı. Ara sıra kendince şiirler yazardı. Çiçekleri seyrederken şiirlerinden birini Hümaşah'a okudu. Hümaşah mest olmuştu,
"Bir gün sadece bana özel bir şiir de yazar mısın?"

"Elbette yazarım. Sen benim yegane ilham kaynağımsın."

Biri görecek kaygısı gütmeden Hümaşah'ın dudağına küçük bir buse bıraktı. Beraber saraya doğru yürüdüler. Gülnihal sultan da saraya gelmiş, taşlıktaki hareketliliğe anlam verememişti. Olanları öğrenir öğrenmez validesinin yanına gitti. Bu habere çok sinirlenmişti.

Valide sultan kendini biraz toparlamış sessiz bir şekilde düşünüyordu. Hâlâ çok öfkeliydi fakat kendini tutuyordu. Ne olursa olsun cariyelerin önünde güçsüz görünmemeliydi. Bu yüzden kendini zorlayarak yataktan kalkıp sedire oturmuştu.

"Destur! Sultan Selim hazretleri!"

Hatice sultan destur sesini duyar duymaz öfkeyle ayağa kalktı. Gülnihal bir şey olursa diye hemen annesinin yanına geldi. Sultan Selim ve Hümaşah sultan ele ele içeriye girdiler. Valide sultan sessiz kalmıştı fakat düşmanca bakışları ikisinin üzerindeydi.
Sultan Selim;
"Validem size haber salmıştım. Bildiğiniz gibi az evvel Hümaşah'la nikâhımız kıyıldı. Hümaşah artık nikâhlı karımdır."

Hümaşah SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin