3

2.1K 278 87
                                    

Ertesi gün Jeongin erkenden kalkıp çamaşırhaneye indi. Tüm kıyafetlerini renklerine göre ayıklayıp üç ayrı makinede aynı anda yıkattı. Daha sonra kurutmaya attı ve bir süre de onların başında bekledi.
Bir saatin sonunda kuruyan kıyafetlerini de alıp odasına çıktı. Kıyafet dolu sepeti yatağına boşalttı ve dolabını temizlemeye koyuldu.
Dün gece karşılaştığı sevimsiz süpriz onu bütün bu işlerle uğraştırmıştı işte sabahın köründe. 'Of'ladı birkaç kere.
"Az kaldı. Bugün ikinci gün." dedi.
Son kez çekmecelerini silerken Chinen uyanıp yanına geldi.

"Günaydın ağabey!"

"Günaydın Chinen, erkencisin."

Chinen suratına garip garip baktı Jeongin'in. Son dediğini anlamamıştı.

"Yani erken uyanmışsın."

"Haaa! Evet. Erken kalktım. Sesleri duydum. Pis koku da var." dedi ve camı işaret etti.
Jeongin elindeki bezi banyoda duran kovaya bıraktı. Açık olan pencereye yöneldi ve dışarı baktı.

"Sizi lanet olası Lee Donghyuck ve domuzları! Kaç kere bu camın önünde sigara içmeyin diyeceğim ben size?!"

"Kapa çeneni çirkin şey!" dedi içlerinden biri. Donghyuck bunu söyleyen arkadaşına bir tokat attı.
"Özür dile!" diye bağırdı çocuğa. Çocuk hızla özür dileyip eğildi. Ardından koşarak oradan uzaklaştı.

Donghyuck diğerlerine döndü.
"Uzayın buradan! Hadi!" karşısındaki altı gence emredip arkasını dönüp gitti.

Jeongin şaşkınlık içerisindeydi. Donghyuck'un onu rahat bırakacağını değil de son üç günde onu olabildiğince çok rahatsız edeceğini düşünmüştü ama bugün hiç de öyle olmadı. Aksine Donghyuck az önce yaptığı gibi söz dinliyor ve onu rahat bırakıyordu.
'Kafasını bir yere mi çarptı acaba?' diye düşündü Jeongin. Camını kapatıp içeri girdi. Kaldığı yerden dolabını temizlemeye devam etti.

Birkaç dakika sonra kapı çaldı. Kimin geldiğini merak edip kapıya gitti. Açıp karşısındaki gence baktı.

"Aahh! Neden erken sevindim ki?" dedi.

"Kolay gelsin Yang, bir şey mi dedin?"

"Hayır, neden geldin?"

"Seni görmek istedim."

"Ama ben istemiyorum. Lütfen git."
Jeongin kapıyı çocuğun suratına kapatmak istedi ama Donghyuck onu durdurdu.

"Nasılsa sadece yarın buradasın ve sonra hiç olmayacaksın. Seni izlememe izin ver." dedi. Jeongin garip davranan çocuğa baktı. Gözlerindeki 'uslu duracağım' bakışları onu ikna etti.

"Pekala. Oraya otur." deyip camın kenarındaki sandalyeyi gösterdi. Donghyuck sessizce gidip sandalyeye oturdu ve akşama kadar dolabını temizleyip düzenlemekle uğraşan Jeongin'i izledi.

Sonunda Jeongin işini bitirip cam kenarına bir sandalye çekip oturdu. Donghyuck'un tam yanına.

"Gideceksin nasılsa. Neden bu kadar uğraştın ki aptal mısın?" Jeongin ona baktı sertçe.

"Bunu bana şimdi hatırlatmanın sebebi ne?"

"Bütün dolabı temizlerken aklın neredeydi?"

"Senin burada olman beni geriyordu tamam mı? Asıl konuya odaklanamadım bile."

"Aptalsın Yang Jeongin." Donghyuck bir süre Jeongin'in ona sinirle bakan gözlerine baktı. Daha sonra gözleri dudaklarına kaymış ve kendini ona yaklaşırken bulmuştu.

Ancak bu hareketini fark eden Jeongin hemen geri çekilmişti.
"Ne yapıyorsun sen?"
Donghyuck başını Jeongin'in omzuna koydu ve ağlamaya başladı.

"Özür dilerim." dedi hıçkırıkları arasında.

"Ne?" Donghyuck sıkıca sarılıp ağlamasına devam etti. Jeongin ise ne yapacağını şaşırmış bir şekilde saçlarını okşuyordu Donghyuck'un.

"Kes şunu buna alışık değilim Lee!"

"Özür dilerim" dedi tekrar. Jeongin kaşlarını çatmıştı dolu gözlerinin aksine.

"Bunca yıl sonra yaptığın her şey için bir özür mü yani?" diye çıkıştı gözyaşları yanağından süzülürken.

"Asıl aptal sensin be! Koca bir aptalsın!" dedi elinin altındaki kafaya vurarak.

"Vurma."

"Vuracağım! Gerizekalı!"

"Vurma Jeongin. Seni seviyordum."

"Bana işkence ettin! Seninle çıkmadığım için!"

"Özür dilerim!"

"Beni taciz ediyordun!"

"Özür dilerim."

"Beni yalnız bıraktın! Kimse yanıma yaklaşmadı senin yüzünden hiç arkadaşım olmadı!"

"Özür dilerim! Özür dilerim! Özür dilerim!"

"Bana biraz bile iyi davransaydın seni sevebilirdim."

"Özür dilerim."

"Ama sen koca egonu önünden çekemedin."

"Özür dilerim."

"Ben senden uzaklaşmadım, senin egodan oluşan o duvarın hep çok yüksekti. Sen o duvarı yıkmadın." hıçkırdı Jeongin. "Ben o duvarı aşamadım." dedi.

Sustu Donghyuck. Ağlamayı da kesti. Kafasını kaldırdı ve Jeongin'e baktı.
"Burada kalabilir miyim?" diye sordu.
Jeongin kafasını iki yana salladı.

Donghyuck yavaşça ayağa kalktı, odadan çıkıp gitti.

Listen To My Heartbeat [Hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin