"Jeongin? Uyan, geldik." yavaşça gözlerimi araladım. Yanımdaki şoför koltuğunda oturmuş beni nazikçe dürterek uyandıran Haechan'a baktım.
"Haechan?" dedim sorarcasına. Ne ara arabaya binip uyumaya başlamıştım ki?
"Efendim?"
"Ne zamandır uyuyorum ben?" garipseyen bakışlar attı bir süre.
"Sen elimden tutup evden çıkarttığından ve arabaya bindiğimizden beri?" ha?
"Ha? Yani her şey rüya mıydı?"
"Ne rüya mıydı?"
"Lunapark? Mezarlık?"
"Mezarlık?" dedi şaşırarak.
"Evet, mezarlığa gittik. Kardeşinin mezarına." bakışları bir şeyleri anlamaya çalışıyor gibiydi. Kaşlarını çattı.
"Pekala, bu garip. Adımı sayıklayıp durdun ve seni uyandırdım. Aslında uyandırmayacaktım. Uyurken çok güzel görünüyorsun."
"Sapık gibi beni mi izledin?" dedim. Bu sefer kaşlarını çatan taraf bendim.
"Sapık gibi değil, sevgilin gibi." dedi yanağımdan makas alarak. Kafamı geri çekip yüzümü buruşturdum.
"Sevgilim değilsin. Bu bir iddia sonucu senin ödülün, benimse cezam."
"Öyle mi?" dedi tek kaşını kaldırıp.
"Öyle. Ayrıca sadece benim cezam değil bu, biliyorsun." dedim Renjun'u ima edip hatırlatarak.
"Vicdanım mı olacaksın bu ilişki boyunca yani?" oflayıp koltuğunda geri yaslandı.
"Bir nevi! Seninle takılıyorum çünkü sözünden dönen biri değilim. Her güler yüzümü gördüğünde yumuşadığımı sanma!"
"Çok vahşisin bebeğim."
"Çükünü keserim." deyip gülümsedim.
"Tamam. Eğlenelim o zaman?" başımla onaylayıp arabadan indim. O da hemen peşimden inip yanıma geldi ve elimden tutup beni önüne park ettiğimiz binaya soktu.
"Neresi burası?" dedim merakla.
"Bana ait bir eğlence merkezi." oha gözlerim yerinden çıkıp geri mi girdi az önce şaşkınlıktan?
"Sana mı ait? Oha!" ben şaşkın şaşkın etrafa bakınıyorken, o beni lobiden geçirip sola doğru uzanan bir koridora yönlendirdi.
"Lol oynamayı sever misin?"
"Lol?"
"Bilmiyorum dersen düşer bayılırım!" ne yani bilmiyor olamaz mıyım?
"Bilmiyorum Haechan! Herkes ağzında altın kaşıkla doğmuyor! Ne o?"
"Bunun altın kaşıkla doğmakla alakası yok ki! Oyun salonuna falan da mı gitmedin arkadaşlarınla?" arkadaş...
"Benim hiç arkadaşım olmadı Haechan..." kısa bir süre garip bir sessizlikte bekledik.
"Pekala, boşver. Sana ne olduğunu öğreteceğim. Hadi gidelim!" önden önden yürüyüp beni de çekiştirdi. Koridorun sonundaki kapıyı açtı. İçeri girip kapıyı kapattı ve ışıkları açtı.
"Oha! Bunlar bilgisayar mı?"
"Oyun bilgisayarları, şu ekranlara bak! Çok güzeller değil mi?" dedi heyecanla.
"Evet!" odada bir pembe bir de mavi renkli iki bilgisayar ünitesi vardı. Yani bu şeylerin adı ne tam olarak bilmiyorum ama olsa olsa ünite olurdu herhalde. Koltuğun arkasından çıkıp öne doğru eğimli gelen aparata monitörler takılıydı ve o aparatın üst kısmında da kedi kulakları vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Listen To My Heartbeat [Hyunin]
FanfictionYetimhanede büyüyen Jeongin ve onu evlat edinen Chan ve Seungmin.