19

1.7K 236 93
                                    

Jeongin

"Ağlamayacaktım ben aslında. Şaka yapacaktım ama siz o kadar güzel ilgileniyordunuz ki duygulanıp gerçekten ağlamaya başladım." dedim elimdeki son lokmayı yerken.

"İnan bana yaptığım şakaya beni öyle bir pişman ettin ki Bürütüs, bir daha sana şaka yapmayı düşünmüyorum açıkçası." Hyunjin sitemle konuşup reçel sürdüğü ekmeği kocaman ısırmıştı.

"Aptal saptal davranan sensin! Ayrıca beni duygusallaştıran da sizlersiniz yoksa ağlamayacaktım ben!" Benim çemkirişimle Chan babam kahkaha attı.

"Bizim tatlı oğlumuz duygusal minik bir tilki miymiş?" dedi Seungmin babam. Kaşlarımı çatıp somurtarak baktım onlara.

"Aşkolsun!"

"Aç koynuna kuş konsun!" Hyunjin yine saçma tamlamasını yaptı.

•••

Okula gitmek için evden garaja bağlanan tünelden geçerken babam bugünkü arabayı seçmemi söylemişti. Garajda iki üç kez turlayıp gri Kodiaq'ın önünde durdum.

"Bu?" diye sorarcasına babama baktım. Seungmin babam kafasıyla onaylayıp şifreli dolaptan arabanın anahtarını alıp kapıları açtı. Chan babam yolcu koltuğuna yerleşirken ona şaşkınlıkla baktım.

"Bugün Seungmin babam mı sürecek?"

"Evet, beğenemedin mi?" dedi Seungmin babam arabaya binerken.

"Beğendim! Sadece uzun bir süredir sen kullanmamıştın." babam arabayı çalıştırırken Chan babam da kafa salladı.

"Benden daha iyi sürdüğünü söylüyor. Bundan sonra şoförlüğümüzü baban yapacak oğlum."

"Benim için sorun yok. İkiniz de çok iyi sürücülersiniz." dedim ve yol boyunca konuşan olmamıştı.

Hyunjin'in okuluna vardığımızda bize el sallayarak veda etti ve arabadan indi. Gittiği yöne bakarken üniversite kapısındaki Felix'i fark ettim.

"Baba! Bir dakika bekler misin? Arkadaşımı gördüm, davet etmek istiyorum."

"Tabi bebeğim, git çağır." Seungmin babam izin verince arabadan inip Felix'in yanına gittim. Kapıdan içeriye melül melül bakıyordu. Baktığı yöne kafamı çevirince Hyunjin ile sohbet ederek okul binasına ilerleyen Changbin'i görmemle sırıttım.

"Ooo sen yanıyorsun Felixciğim." sesimi duymasıyla ürküp yerinde sıçradı.

"Ne sinsi sinsi yaklaşıyorsun be?" deyip bana döndü. Koluma vurdu.

"Ne işin var burda?"

"Hiç öyle, geçerken uğradım. Sen?" biraz ilerde bekleyen arabayı işaret ettim.

"Hyunjin'i bıraktık. Seni görünce davet edeyim dedim. Hadi gel."

"Zahmet olmasın?" dedi mahcup bakışlarla.

"Saçma sapan konuşma da gel." kolumu omzuna atıp arabaya doğru ilerlettiğim sırada arkamızdan Jisung'un bağırmasıyla durduk.

"Çocuklar! Beni bekleyin!" Jisung koşarak yanımıza geldi.

"Neden içeriden çıkıyorsun sen?" Felix garip bakışlarıyla sordu Jisung'u süzerek.

"Çişim vardı! Abim ile birlikte geldik." dedi. Felix'in gözleri bir anlığına kocaman olmuş ardından kısılmıştı.

"Öyle mi? Ne hoş! Sen de bizimle gel öyleyse." onu da diğer kolumun altına alıp arabaya kadar yürütmüştüm. Üçümüz de bindikten sonra babam arabayı çalıştırıp yakındaki okula sürdü.

Listen To My Heartbeat [Hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin