59

256 34 12
                                    

Jeongin

Gözlerimi yavaşça araladım. Bir süre her şey bulanık ve sesler boğuktu. Birkaç kez gözlerimi kırptım. Görüşüm netleşmeye başladı. Yavaşça kafamı sağa çevirdim. Liloria, sandalyede oturmuş bana bakıyordu. Uğultulu sesler kulağıma doluyordu. Aralarından net bir şekilde dudaklarını bile aralamayan Liloria'yı duydum.

"Kardeşlerim gelecek... İkizler geri dönecek... Onları sen dünyaya getireceksin... Anne..." son kelimesinin ardından gözlerimin önünden film şeridi gibi birden fazla anılar silsilesi geçti. Çoğu hatırlamadığım kendimi göremediğim orada olmadığım ama oradaymış gibi hissettiğim sihirli anılardı.

Büyüler yapan, gülüp eğlenen, neşeli insanların anılarıydı. Film şeridi kesildiğinde zehirli bir gaz solumuşum gibi burnumdan giren hava genzimi yakıp geçti. Ciğerlerimi doldurup alev almışcasına yaktı.

Öksürerek yataktan doğruldum ancak başım dönmüş, dik duramayarak sertçe yatağa geri düştüm. Karnım ve kasığım resmen yanıyordu. Acıdan çığlıklar atmaya başladığımda etrafımdaki gürültüler önce çoğaldı sonra birden kesildi. Gözlerimi açamıyordum. Hissettiğim keskin acıyla çığlık atıyordum sadece.

Birilerinin kollarımda ve bacaklarımdaki sıkı tutuşunu hissettim. Kurtulmak için çırpındıkça daha sıkı tutuyorlar ve canım daha çok yanıyordu. Bıçakla karnımı yarıyorlarmış gibi hissediyordum. Sonra birden acılarım kesildi. Uğultular yavaş yavaş netleşti ve görüşüm düzeldi. Etrafımdaki herkesi daha net görebiliyordum. Miya başucumdaydı. Gözlerime ışık tuttu. Kafamı çevirip kaçınmaya çalıştım.

"Sabit dur. Ağabey? Beni duyabiliyor musun?" ışık gözlerimi kamaştırdığı için kapatmıştım.

"Evet" diye mırıldandım.

"Gözlerini açık tut ağabey. Bana bak." gözlerimi açıp kardeşime baktım.
"Parmağımı takip et." sağa sola hareket ettirdiği parmağını takip ettim.
"Güzel. Adımı hatırlıyor musun?" diye sordu. Tabi ki hatırlıyorum ama neden biraz eğlenmeyeyim ki?

"Sen kimsin?" diye sordum. Miya şaşkınlıkla bana baktı. Sonra dönüp odada bulunan Jaemin ve Seungmin babama baktı. Ne yapacağını şaşırdı.

"Kendi adını hatırlıyor musun?" biraz düşünür gibi yaptım.

"Jeongin." dedim. Kafasını aşağı yukarı salladı.

"Güzel. Jeongin, kaç yaşındasın?"

"On." tekrar dönüp babama baktı. Ben de dönüp babama baktığımda gözlerinin dolduğunu fark ettim. Kafamı Jaemin'e çevirdim. Çoktan ağlamaya başlamıştı.

"Jeongin-" dedi Miya. Sesi titremişti. Ona döndüm. Gözyaşı sessizce süzülüyordu.
"Ben senin kardeşinim." diyerek boynuma sarılıp ağlamaya başladı. Ben de ona kollarımı sarıp gülmeye başladım.

"Biliyorum. Sen benim kelebeğimsin." dedim.

"Allah cezanı vermesin! Eşek herif! Kahroldum burda sessiz sessiz!" diye bağırarak yanıma geldi Seungmin babam. Kafama bir tane vurup Miya'dan ayırıp kendi sarıldı. Miya ise salya sümük ağlıyordu.

"Çok kötüsün ağabey!"

"Sen de çok safsın Miya." dedim.

"Hayır gözünü yeni açmışsın neyin peşindesin? Niye dalga geçiyorsun oğlum sen bizle!?" diye kızdı babam.

"Özür dilerim babacığım." dedim.
Bu sırada içeri bir hemşire elinde kağıtlarla içeri girdi.

"Miya, istediğin tahlillerin sonuçları."

Listen To My Heartbeat [Hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin