Koca iki haftayı bitirmek üzereydim. Yarın son sınavım olan edebiyat vardı ve ben biraz daha çalışmak istiyordum ancak yanımda dikilip elime aldığım her şeyi etrafa fırlatan bir adet Hwang Hyunjin'e sahiptim. Son not kağıdımı da elime aldığımda çekiştirerek benden almış, buruşturup fırlatmıştı.
"Hyunjin!"
"Jeongin! Beynin patlayacak güzelim, yeter bu kadar çalıştığın. Bilmen gereken her şeyi biliyorsun zaten. Yarın da sınava gireceksin ve bitecek. Sakin ol biraz."
Güzelin miyim gerçekten? Güzelim mi dedi o bana? Güzel olduğumu ben de biliyorum neyin şekli şemali bu? Bak bak kalbimin girdiği triplere tavırlara bak!
"Sakin falan olamam! Sayısalcıyım ben edebiyat hemen uçup gidiyor aklımdan! Biraz daha çalışmam gerek-" birden elini masaya vurup yüzüme doğru eğildi.
"Biraz daha çalışman falan gerekmiyor güzelim. Şimdi uyumaya gidiyorsun." dedi ciddi ve derin sesiyle. Ayaklarım benden bağımsız onun sözleriyle hareket etti. Ayağa kalkıp giyinme odasına girdim. Pijamalarımı giyip çıktığımda çalışma masasına yaslanmış beni bekliyordu.
"Buraya gel." dedi aynı sesle. Ayaklarım yine emrine uyup ona gitti. Yanına vardığımda bana sıkıca sarıldı.
"Minik Tilki, bugün çok çalıştın tamam mı? Yarın o sınavın üstesinden geleceksin. Ben eminim. Kendini bu kadar hırpalama. Haydi şimdi yatağa!" deyip benden ayrıldı ve beni yatağa doğru döndürüp yürümem için popoma vurdu.
"YA! Ne vuruyorsun be acıdı!" deyip popomu sıvazlayarak yatağıma yürüdüm. Yorganımı çekip içine girdim. Hyunjin bana ben Hyunjin'e bakıyordum.
"Gitmeyecek misin Hyunjin?" ışığı kapatıp çalışma masamın sandalyesine oturdu.
"Ben gittikten sonra kalkıp ders çalışmayacağın ne malum? Uyuduğuna emin olana kadar buradayım." dedi. O beni izlerken kesinlikle uyuyamayacaktım. Bir süre tavanı izledikten sonra ona arkamı dönüp uyumaya çalıştım ama olmadı.
"Hyunjin."
"Hımm?" diye mırıldandı uykulu bir sesle.
"Efendim?" dedi sonra. Ona dönüp konuştum."Uyuyamıyorum senin yüzünden. Odana git. Söz veriyorum uyuyacağım."
"Hımm... Tamam." deyip ayaklandı. Kapıdan çıkmak üzereyken geri dönüp bana baktı.
"Elinden geleni yaptın.
Çok yoruldun.
Sen benim gurur kaynağımsın..." Bu şarkı sözleri... Gözlerim dolmuştu."Teşekkür ederim." dedim fısıldayarak. O da kapımı kapatıp gitti.
***
Sabah alarmdan önce kalmıştım. Dün Hyunjin yüzünden dağınık olan odamı biraz toparladım ve not kağıtlarımı düzenleyip çantama koydum. Üzerimi giyinip mutfağa indim. Seungmin babam beni uyanık görünce şaşırmıştı.
"Alarmının çalmasına daha çok var tatlım, neden uyandın?"
"Sanırım biraz gerginim baba. Edebiyat sınavım var." diye yanıtladım ve yanına geçtim. Kahvaltı masasını hazırlarken ona yardım ettim. Biraz sonra herkes kalkıp gelmişti. Chinen henüz üzerini giyinmemiş, dağınık saçları ve kedili pijamalarıyla çok tatlı görünüyordu. Elimdekileri masaya bırakıp kardeşimin yanına gittim.
"Agucuk bugucuk şunun tipine bakın!" derken yanaklarını mıncırıyordum.
"Hyung! Aaaah! Anneeğ! Abime bir şey söyle! Abi bırak yaaa acıyor!" Beni ittirmeye çalışsa da engel olamıyordu. Sonunda Seungmin babam ellerimi Miya'nın yanaklarından ayırdığında ona dönüp yavru köpek bakışları attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Listen To My Heartbeat [Hyunin]
FanfictionYetimhanede büyüyen Jeongin ve onu evlat edinen Chan ve Seungmin.