Aradan birkaç hafta geçmişti. Bu sırada okullar ara tatile girmişti. Seungmin ve Chan, Jeongin'in eski okuluna giderken zorlandığını görebiliyorlardı ancak Jeongin okul birincisi olarak mezun olmak istediğinden okul değiştirmeye pek yanaşmıyordu. 'Nasılsa birkaç ay daha dayanıp mezun olacağım' diye düşünüyordu.
Ancak Seungmin'in içi hiç rahat değildi. Jeongin kendi okullarında gözlerinin önünde okusun istiyordu. Bu yüzden de tatil başladığından beri Jeongin'i ikna etme çalışmalarına başlamıştı. Şuan ise Jeongin'i odasında sıkıştırmış, ona kendince reddedemeyeceği teklifler sunuyordu.
"Bak, reşit olur olmaz ehliyet artı kendine ait tesla? Nasıl ama? Bence olur. Hadi Jeongin kabul et!"
"Baba! Zaten son dört ay kaldı. Ne gereği var ki okulu değiştirmemin? Ya yeni okulumda derslerden gerideysem? Ya hocalara alışamazsam? Ya insanlarla anlaşamazsam? Ya notlarım düşerse? Ya benden daha zeki ve çalışkanları varsa? Ya-"
"Jeongin! Aman tanrım! Ne kadar çok konuşuyorsun! Hocalarından ikisi zaten ben ve baban! Diğer birkaçına da hemen alışırsın. Ne olur evladım bizim okula gelsen, gözümün önünde okusan?" dedi Seungmin sitemle.
"Ama baba!"
"Yeminle döverim seni! İlk baba dayağını yersin benden!"
"Babam, canım babam!"
"Canım oğlum!"
"Canım babam"
"Dayaklık oğlum"
"Offf!"
"Oflama babaya!"
"Baba lütfen ya! Dört ay zaten bir şey değil ki göz açıp kapayıncaya kadar biter."
"O zamana kadar sen de bitersin! Zorlanıyorsun evladım, görmüyor muyuz sanıyorsun? Donghyuck hala sana zorbalık yapıyor değil mi?"
"Hayır-"
"Yalan söylenmez babaya. Kör de değiliz sağır da. Bizim okulda da başarılı olabilirsin Jeongin, inan bana. Alışman sadece bir iki hafta sürer. Lütfen bebeğim."
"Tamam, düşüneceğim."
Derin bir oh çekti rahatlamışlıkla Seungmin. Tatile girdikleri bu bir haftadan beri dil döküyordu zavallı genç adam ama oğlu bana mısın demiyordu. Ancak bugün oğlunun inat zincirlerinden birini kırmıştı.
Seungmin sevinçle aşağı indi. Mutfakta yeni bir şeyler pişirmeyi deneyen eşine mutlu sayılabilecek o haberi verecekti. Sessiz adımlarla mutfağa girdi. Eşine arkasından yaklaşıp birden sarıldı.
"Hasss- aaaaaaa ama olmaz ki böyle!" Chan korkudan nasıl tepki vereceğini şaşırmıştı. Seungmin ise kıkır kıkır gülüyordu.
"Noldu bicik korktun mu?"
"Ben mi? Ne münasebet?"
"Jeongin okul değiştirme konusunda düşüneceğini söyledi." Chan eşine dönüp şaşkınlıkla baktı.
"Doğru söyle, naptın çocuğuma? Ne okudun üfledin de inadını kırdın?" Seungmin gülerken arkasından gelen ses Chan'ı da güldürmüştü.
"Aşkolsun baba! O kadar mı inatçıyım ben?" deyip mutfağa girdi Jeongin. Babasının tezgahta ne işle uğraştığına baktı. Ne yaptığını anlayamayınca geri çekilip Seungmin'in koluna girdi.
"E oğlum, baban ev araba yelken yat falan teklif etti yok dedin. Sence inatçı değil misin?"
"E baba, ben bu yaşta yatı, evi, yelkeni ne yapayım?"
"Araba demedi bak görüyor musun?" diye atladı Seungmin.
"Araba lazım çünkü yalan demem." Jeongin'in dedikleriyle kahkahalara boğuldukları sırada Seungmin'in telefonu çalmaya başladı.
"Ben getiririm!" diyip yanlarından koşarak salondaki telefonu alıp geri geldi Jeongin. Ekrana baktığında 'Hyunjin' ismini görmüştü.
"Hyunjin arıyor." dedi. "O kim?"
"Babanın kuzeni." diye açıkladı Chan. 'Anladım' dercesine başını salladı Jeongin. Sonra Seungmin'in konuşmasına kulak verdi.
"Ah öyle mi?
Tabi ki gelebilirsin! Koca evde sana oda mı yok gerizekalı?
Neyse tamam.
Ne zaman dedin?
Pekala, bekliyoruz." telefonu kapattığında karşılaştığı meraklı bakışlara sevimli bir şekilde gülümsedi."Size sormadım ama ben bir şeyi kabul ettim." dedi. Jeongin daha da meraklandı.
"Ne oldu baba? Kim geliyor?"
"Kuzenim. Önümüzdeki dönem için bizde kalmaya geliyor." Chan'ın kaşlarını çatmış olduğunu fark etti. Jeongin için endişelendiğini görebiliyordu.
"En azından Jeongin'e sorman gerekmez miydi hayatım? Bize alışması bile zor oldu. Biliyorsun-"
"Baba," diyerek Chan'ın sözünü kesti Jeongin. "Sorun değil. Hem yeni birileriyle tanışmak iyidir, değil mi? Ayrıca o babamın kuzeni, kötü biri olduğunu sanmıyorum. Gerçekten benim için sorun değil." Chan iç çekip yaptığı şeye geri döndü.
"Madem senin için bir sorun yok, benim için de bir sorun yoktur o zaman. Ne zaman gelecekmiş?" bu soru Seungmin'eydi.
"Yarın sabahtan yola çıkacakmış, akşam burada olur herhalde." dedi Seungmin.
"Eee? Peki ben ona ne diyeceğim? Hyung? Amca?" Jeongin'in sorusuyla Seungmin biraz düşündü.
"Amca diyebilirsin. Gerçi senden sadece birkaç yaş büyük. Karar senin bebeğim."
"Ama şimdi ben ne diyeyim? Kararı bana bırakmayın."
"Amca de amca. Hyunjin kendini yaşlı hissedip sinir olur, güleriz biraz." Chan, Hyunjin'in tepkilerini hayal edince kendi kendine güldü.
"Çok fenasın baba ama tamam. Amca diyeceğim." deyip kıkırdadı Jeongin. Seungmin eşine ve oğluna göz devirip salona geçti. Jeongin de peşinden gidip televizyonun karşısına oturdu. Babasıyla birlikte televizyon izleyerek vakit geçirdiler. Daha sonra Chan da yeni denediği tarifi ile yanlarına gidip onlara katıldı.
O günü öylece geçirmişlerdi ancak yarın biraz daha hareketli olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Listen To My Heartbeat [Hyunin]
FanfictionYetimhanede büyüyen Jeongin ve onu evlat edinen Chan ve Seungmin.