64

204 31 27
                                    

Jeongin

"Hyunjin? Hyunjin! Nerdesin?" Hyunjin banyodan çıktığında derin bir nefes aldım. Gözlerimi yatakta tek başıma açınca paniklemiştim.

"Buradayım hayatım. Ne oldu? İyi misin?"  diye sordu yanıma gelirken. Hamileliğimin dördüncü ayındaydık.

"Niye yanımda değilsin sen? Neden banyodasın?"

"Yeni uyandım bir tanem. Terlemişim, banyo yapayım dedim. Hassas burnun rahatsız olmasın~" diyip parmağıyla burnuma dokundu. Yanağıma bir öpücük kondurup giyinme odasına gitti.

"Lilly uyandı mı?"

"Hayır güzelim. Uyuyor." diye cevapladı beni.

Yeni evimize taşınmıştık çoktan. Lilly de yanımızda kalıyordu artık. Çok mutluyduk. Güzel bir hayatımız vardı.   Tek eksiğimiz minik ikizlerimizdi. Onlarla birlikte tamamlanacaktık. Yavaşça yataktan kalkıp kızımın odasına gittim. Kapıya üç kez vurdum. İçeriden ses gelmeyince yavaşça kapıyı açıp seslendim.

"Lilly? Benim küçük Liloria'm uyanmış mı bakalım?" küçük adımlarla yatağına yanaştım. Minik gözlerini istemeyerek yavaşça araladı.

"Baba~ uyanmak istemiyorum."

"Ama uyanmalıyız Lilly~ hadi bakalım, kalk." diyerek kızımı yatağından yavaşça kaldırıp kucağıma aldım. Başını omuzuma koyup mırıldanarak tekrar uykuya daldı. Sırtını sıvazlayıp güldüm. Ayağa kalkıp yatak odamı kontrol ettim. Hyunjin'i göremeyince aşağı inip direkt mutfağa girdim.

"Lilly~ babasının prensesi. Annemizin kucağı hakkında ne konuşmuştuk?"

"Hyunjin! Ben aldım kızımı kucağıma!"

"Ama hayatım doktor tehlikeli dedi." diyip elindeki işi bıraktı ve Lilly'i kucağımdan aldı. Küçük kızımızı sandalyesine oturtup işine geri döndü. Ben de kızımın yanına oturup eşimin sofrayı hazırlayışını izledim.

Kahvaltıdan sonra Hyunjin beni ve Lilly'i okula bırakmış, kendisi de avukatlık barosuna gitmişti. Ben kızımın elini tutmuş yavaş yavaş okul binasından içeri girerken kreş servisi ve Changbin hyungun arabası peş peşe okul bahçesinden içeri girdi. Felix ile birlikte inen Jinri cıvıldayarak koşup elimden tutan kızıma sarıldı.

"Lilii!"

"Jijii!" Küçük kızların cıvıldaşarak birbirine sarılmasını izlerken Felix de kocaman gülümseyerek yanıma geldi.

"Günaydın. Çok tatlı değiller mi?"

"Öyleler." Dedim kafamı sallayarak.

Servisten el ele inen Yohan ve Takuto koşarak kızlara doğru geliyorlarken Changbin hyung henüz gitmemiş, arabadan inmiş biz doğru geliyordu. Takuto Jinri'ye, Yohan da Lilly'e sarılıdığı an Changbin hyung inme inmiş gibi davranıyordu.

"Laaaaağğğnnn! Benim kızım beş yaşında daha! Ayrılın len! Küçük veletler! Salın kızlarımı!" Diyerek Yohan ve Takuto'yu enselerinden kedi yavrusu gibi kaldırıp kızlardan birer metre uzağa bıraktı.

"Changbin! Ne yapıyorsun ya? "

"Hyung!"

"Ay kalbim dayanmaz! Beş yaşında böyle alışırlarsa on yaşında kalbine indirir, on beşinde gömer bunlar beni!"

"Abartma Changbin! Yemin ederim yasaklarım sana okula gelmeyi!"

"Ama hayatım-"

"Aması falan yok! Yürü git işine hadi!" Felix, Changbin hyungu kovup çocukları yönlendirerek içeri geçmişti. Ben de gülerek arkalarından yavaş adımlarla okula girdim.

Listen To My Heartbeat [Hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin