39

1K 143 94
                                    

Jeongin

"Hyunjin. Hyunjin uyan." dedim hafifçe sarsarak ancak o buralı değildi. Zavallıyı heyecandan bayıltmıştım sanırım. Kıkırdayarak yanaklarına birkaç kez tokat attım. Yavaşça kendine gelirken gülümseyerek onu izliyordum.

"Jeongin?"

"Hyunjin?"

"Öpim mi gerçekten?"

"Geçti. Bayılmadan önceydi o."

"Ayıp, gerçekten ayıp! Sen bir anda öyle söyleyince ben galiba beyin kanaması geçiriyordum, kafamı vurduğum için sanırım, işte bayılmışım. Herkeste olabilir bu ama yani bir izin nasıl zaman aşımına uğrayabilir ki? Aşkolsun!"

"Aç koynunu kuş konsun." dedim hafifçe sırıtarak dalga geçtiğim belli olsun diye.

"Rolümü çaldın bari lafımı çalma Brütüs."

"Ay aman! Yemedik lafını da rolünü de! Tepe tepe kullan." deyip ayağa kalktım. Gidip yatağıma sırt üstü uzandım. Hemen ardımdan o da gelip yanıma uzandı.

"Beraber uyusak ya Brütüs?" dedi. Ona doğru dönüp kaşlarımı kaldırarak baktım. Ciddi olduğunu görünce onayladım.

"İyi madem uyuyalım. Sabah kendini yerde bulursan şaşırma ama." dedim. Gülüp bana doğru yanaştı. Kolunu belime atınca ittirip vurdum.

"Ne yapıyorsun Hyunjin?"

"Sarılmadan uyuyamıyorum."

"Yeni bahanenin kilidi açıldı galiba?"

"Hımmm~" diye mırıldanarak bana iyice sarıldı. Belli etmemeye çalışıyordum ancak aşırı gerilmiştim. Uyuyamıyordum.
Biraz bekleyip Hyunjin'in uykuya dalmasıyla koca yatakta onu en uca ittirdim. Ben de diğer bir uca gidip rahat bir nefes aldım.
Birden bire böyle yakın davranması garip hissettiriyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum.

*

Sabah uyandığımda Hyunjin ile sarmaş dolaş bir halde buldum kendimi. Hızla onu itip yataktan düşmesine sebep olurken ben de ayağa kalkıp sanki biri varmış gibi etrafı kolaçan ediyordum.

Hyunjin acıyla bağırmaya devam ediyordu. Yanına gidip elimle ağzını kapattım.

"Bağırma be! Babam uyanıp gelirse seni öldürür!" avucuma doğru bir şeyler homurdanırken elimi çektim.

"Ama canım acıdı! Ölüyorum sandım! Zavallı popom yerle buluştu ve bu parke ona hiç acımadı! Morarmış olmalı. Belki de kalçam kırılmıştır! Ay! Ay inanmıyorum bana 'Kıçıkırık Hyunjin' diyecekler! Tanrım ben nerelere gideyim?!-"

"Hyunjin lütfen sus artık en fazla seksen santimlik yerden düştün! Kıçın kırılmış olamaz!"

"Bu ne gürültü sabah sabah?! Hyunjin ne işin var Jeongin'in odasında bu saatte?"

Haaaah! Çok güzel! Sabahın köründe kalkıp bir de herkesi kaldırıp başımıza topladık. Aferin sana Hyunjin. Tebrikler.

"Okula gitmeden bir göreyim dedim ya."

"Hyunjin senin bugün dersin yok."

"Hocanın ders yapası tutmuş olamaz mı yani? Olabilir. Dersim var diyorsam vardır, yok diyorsam yoktur. Hadi ben kaçtım." deyip ortamdan koşarak uzaklaştı..

O bahsedince benim de üç ay boyunca gitmediğim bir okulum olduğunun farkına vardım. Kocaman olan gözlerimle babama döndüm.

"Baba! Benim okulum var! Aman tanrım! Üç ay boyunca gitmedim! Her konuda geride kaldım! Sınavlar? Sınavlar ne oldu? Okulun kapanmasına kaç hafta kaldı? Tanrım! Hiçbir şey planladığım gibi olmayacak!"

Listen To My Heartbeat [Hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin