65

243 29 16
                                    

Jeongin

Kulağıma dolan boğuk ve karmaşık sesler kafamın içinde yankılanıyordu. Yavaş yavaş ağrıyan yorgun bedenimi hissetmeye başladım. Sesler netleşirken hissettiğim ağrılar kaşlarımı çatmama sebep oldu. Gözlerimi açmak istedim. Zorlayarak biraz aralasam da geri kapattım. Işık gözlerimi acıtmıştı. Tekrar denediğimde eşimin endişeli sesini net bir şekilde duymuştum.

"Sessiz olun! Uyanıyor." Elimi tuttu biri. Yavaşça üzerini okşadı.
"Jeongin? Meleğim... Duyuyor musun?"

Yavaşça dudaklarımı araladım. Konuşmak istemiştim ancak saçma bir mırıltı çıkmıştı ağzımdan. Hyunjin'in kıkırtısını duydum. Elimi sıktı yine biri. Bir başkası ise kolumu okşadı. Gözlerimi hala açamıyordum.

"Hyun-" Dedim boğuk sesimle. Konuşmak istiyordum. Bebeklerimi sormak istiyordum. Kızımı görmek istiyordum. Derin bir nefes aldım. Birden gözlerimi açtım. Ancak ışık fazla geldi. Geri kapattım. Bir kez daha denedim. Bir kez daha ve bir kez daha... Altı kez kadar daha denedikten sonra biraz sulansalar da tamamen açabildim gözlerimi.

Konuşmak için dudaklarımı araladım tekrar. Öksürdüm birkaç kez. Boğazımı yumuşatmak için şu istedim. Hyunjin yavaşça içirdi suyu. Hepsi ölüm sessizliğiyle bana bakıyordu. Sanki bir şey bekliyorlardı. Soracağım şeyi biliyorlarmış gibiydiler. Bekledikleri soru ve verecekleri cevap için hazırlanıyorladı.

"Bebekler" Dediğim anda Miya, Seungmin babam ve Hyunjin gözlerini kaçırdılar. Felix ise başını eğmişti.
"İyiler mi Hyunjin?" Hyunjin gözlerini gözlerime çıkarttı tekrar.

"Canım biz-" Dediği gibi gözyaşı firar etti sağ gözünden. Sonra diğerinden de bir damla düştü.
"Onlar üç tanelermiş ve biz-" Yutkundu. Güç almak istercesine elimi daha sıkı tuttu.
"İki tanesi melek oldu. Gittiler..." Dedi. İdrak edemedim. Saçma bir gülümseme yerleşti dudaklarıma.

"Üç mü?" Dedim anlamayarak. Elim karnıma gitti. Üç bebeğim mi vardı? Aklımda yankılanan sesle saçma gülümseme silindi dudaklarımdan. İki tanesi-
"Melek?" Döküldü dilimden sadece. Melek oldular cümlesini kavramam, anlamını beynimdeki yerine oturtmam, cümlenin gerçekliğini kabullenmem zaman aldı.

"Bebeklerimiz- öldü mü? Hyunjin onlar artık yok mu?"

"Sadece bir tanesi- o burada." Dedi elini karnımdaki elimin üzerine yerleştirirken. Ellerimize baktım yavaşça.

"Bir tanesi burada. Diğer ikisi?"

"Yok."

"Neredeler?"

"Melek oldular."

"Ama- burda olmaları gerek. Hyunjin onların burada olması gerekmez mi? Minicik değiller mi? Karnımda olmaları gerek. Sıcakta- üşürler Hyunjin. Onların daha hiçbir şeyleri yok ki! Üşürler Hyunjin. Daha olmadılar ki! Onlar bizim küçük olmamış elmalarımız. Daha olmadılar, dallarından kopma vakti gelmedi ki Hyunjin. Kim kopardı onları? Kim koparır ki Hyunjin? Kim ister ki onları? Ben- ben daha onları büyütecektim. Büyüyüp kocaman ağaç olacaklardı hani? Hyunjin- Hyunjin ben- ben- acıyorum. Acıyor Hyunjin çok acıyor! Çok acıyor, canım çok acıyor!"

Hyunjin sımsıkı sardı kollarını etrafıma. Gözyaşları içindeydi o da. Kulağımın dibinde hıçkırıyordu. Kapının sertçe açılıp kapandığını duydum. Yavaşça ayrıldı benden. Yanağımdan süzülen gözyaşlarımı sildi.

"Yapma. Biliyorum, çok acıyor. Benim de acıyor sevgilim. Çok acıyor. Ama bak, orda bir bebeğimiz daha var. Bizi bekliyor. Bizim yanımızda." Gözyaşlarını sildi elinin tersiyle. Burnunu çekti. Elini tekrar karnıma koydu. Başımı omzuna yasladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 03, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Listen To My Heartbeat [Hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin