18

1.7K 240 99
                                    

Sabah yanağıma konan küçük ve ıslak öpücükler ile uyanmıştım. Beni öperek uyandıran kişi Seungmin babamdı.

"Günaydın Bay Tilki! Hadi kalk kahvaltı yapıp çıkacağız."

"Günaydın baba! Çok güzel uyumuşum." kollarımı  esnetip yataktan çıktım. O sırada Seungmin babam da odadan çıkmıştı. Ben de üzerimi değiştirmek için giyinme odasına yöneldim ama gözlerimi açık tutamadığımı fark edince banyoya adımladım. Elimi yüzümü yıkayıp odama dönüp giyinme odasına geçtim ve üniformamı giyindim. Çantamı da hazırlayıp omzuma takarak odadan çıktım. Mutfağa doğru ilerledikçe yoğunlaşan güzel kokular beni mest ediyordu.

"Günaydın!" içeri büyük bir gülümseme ile girip selam verdim ve koşarak Chan babamın yanına gittim. Kahve yapıyordu. Yanağına bir öpücük kondurup ona arkasından sarıldım.

Bugün çok mutluydum, resmen neşe saçıyordum. Neden olduğunu bilmiyordum ama güzel şeyler olacak gibi hissediyordum. Masaya tabakları yerleştiren Seungmin babamın yanına gidip onun da yanağına bir öpücük bıraktım.

"Bugün baya bir neşelisin. Seni ne bu kadar mutlu etti bakalım?" Bilmiyorum dercesine omuzlarımı silktim.

O sırada içeri saçları dağınık bir şekilde Hyunjin hyung girdi. O bu haliyle bile yakışıklı görünüyordu. Ben sabah kalkınca ağzımın etrafında salya olurdu ve saçlarım karman çorman olurdu. Kısacası üzerimden tır geçmiş gibi görünürdüm ama o mükemmel görünüyordu.

"Günaydın" dedi. Tok sesi 'ben yeni uyandım' diye bağırıyordu sanki.
Onun yanına ilerledim ve ona da kısa bir sarılma verdim.

"Günaydın!" bana oldukça şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Ona gülümseyip masadaki yerime oturdum.

"Jeongin bugün çok neşeli. Herkese sarılıp öpüyor." dedi Chan babam. Hyunjin ise hala bana şaşkın bakışlarıyla bakıyordu.

"Madem herkese sarılıp öpüyorsun, benim öpücüğüm nerde peki? Ben çuvala mı düştüm?" yanağını gösterip konuştuğunda oturduğum  yerden kalkıp onun yanına gittim.

"Hım bakalım neredeymiş?" ceplerimi  kontrol eder gibi yapıp içlerini ters çevirdim ve boş olduğunu gösterdim. O ceplerime bakarken zıplayıp yanağından öptüm ve koşarak tekrar yerime gidip oturdum.

"Bazen cidden Jeongin'i yeni doğurmuş gibi hissediyorum. Bebek gibi çünkü." dedi Seungmin babam yanaklarımı sıkarken. Hyunjin ise öptüğüm yanağını tutmuş boş bakışlar atıyordu.

"Ah dalmışım. Elimi yüzümü yıkayıp geliyorum ben, siz başlayın." o mutfaktan çıkıp lavaboya doğru ilerlerken ben de masadaki tostlara bakıyordum.

"Neli seversin bilemedim. Ben de her çeşitten yaptım. Kaşarlı, sucuklu, karışık, domatesli, çikolatalı. Hangisini istersin?"

"Sanırım çikolatalı olabilir." dedim ve tabağıma çikolatalı tosttan koydum.

"Dün duşta uyumuşsun beni çok korkuttun bebeğim. Hasta olacaksın diye çok korktum ama sabah seni kontrol ettiğimde ateşinin normal olduğunu gördüm." Seungmin babam alnıma elini koyup ateşimi kontrol ederken söylemişti.

"Sen ona 'ateşin çıkar diye tüm gece başında bekledim' desene." Chan babam, Seungmin babama sitemle konuşmuştu.

"Özür dilerim, duşta uyumamalıydım.
Dün çok yorulmuştum ve su da ılık olunca uyumuş kalmışım. Ama baba endişelenme, hasta değilim." bana gülümsemiş, alnıma öpücük kondurup yerine oturmuştu.

"Beni beklemişsiniz. Gözlerim yaşardı çok sağolun. Niye beklediniz canım bitirseydiniz!" içeri giren Hyunjin sanki bir tiyatro oyunundaymış gibi değişik hareketler yapıp olmayan gözyaşlarını sildi.

"Hyunjin, alınma ama senden korkuyorum." mutfağı kahkahalar doldurmuştu. Hyunjin ise kalbini tutuyordu.

"Duydun mu?"

"Neyi?"

"Kalbimin kırılma sesini!" Hyunjin kalbini tutarak kendini yere atmıştı. Ben ona şaşkın bakışlar atarken babalarımın kahkahaları mutfağı inletiyordu.

"Ay hiç güleceğim yoktu! Hadi yerden kalk Hyunjin. Çabuk ol ve tostunu ye, çıkacağız birazdan." Seungmin babam ayağıyla yerde yatan Hyunjin'i dürtmüştü.

"Min hyung, ben bu kırılmış kalp ile daha fazla yaşayamam! Okula ben siz gidin! Elveda!" olaylar ciddi bir hale giriyor gibiydi.

"Hyung! Ben, özür dilerim! Özür dilerim! Kalbini kırmak istemezdim." yere onun yanına oturmuş ve ağlamaya başlamıştım.

"Jeongin? Ağlıyor musun?" Chan babamın bunu söylemesiyle daha şiddetli ağlamaya başladım.

"Ya Jeongin, şaka yapmıştım. Kırılmadım ben. Hem sana kim nasıl kırılabilir ki?"

"Aptal Hyunjin! Niye ağlatıyorsun  çocuğumu? Jeongin, bebeğim ağlama. Hyunjin'in her zamanki 'Drama Queen' liği bu." Seungmin babam ve Chan babam yanıma çökmüş ve bana sarılmışlardı. Hyunjin de gözyaşlarımı siliyordu.

Başta şaka yapmak için yalandan ağlasam da onlar bana böyle ilgi gösterdiklerinde duygulanıp gerçekten ağlamaya başlamıştım.








Kitabın en eski halinden kalma son birkaç şeyi de düzenleyip attım elimde bir şey kalmadı. Yani;

Bundan sonrası Allahu Teala'ya emanet. Hadi bakalım!

Listen To My Heartbeat [Hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin