Chan babam Hyunjin'e haber vermiş ve gelip beni okuldan alması için ricada bulunmuştu. Hyunjin telaşlı bir şekilde okula Tesla ile hızlı bir giriş yaptı. Okul binası önünde benimle birlikte bekleyen babalarım. Onaylamazca başlarını sallıyorlardı.
"Jeongin! İyi misin?" arabadan inip koşarak yanıma gelen Hyunjin yanaklarıma ellerini koymuş kafamı sağa sola çevirip beni kontrol ediyordu güya. Ancak onun bu ani hareketleriyle benim başım dönüyordu.
"İyiyim Hyunjin, az uzaklaş." deyip onu ittirdiğimde dönen başımla sabit kalmayıp babama doğru sendelemiştim.
"Çocuğun başını döndürdün Hyunjin! Yavaş ol biraz!" diye azarladı Seungmin babam Hyunjin'i.
"Sevgilim, emin miyiz Jeongin'i bu salağa emanet etme konusunda?" dedi Chan babam. Beni ona emanet etmek istemiyordu. Babama göre Hyunjin kesin bir iş açardı başıma.
"Ben de hiç istemiyorum ama mecburuz. Okulda halletmemiz gereken işlerimiz var."
"Merak etmeyin ona çok iyi bakarım ben." diyen Hyunjin'e göz devirdi Chan babam.
"Ani ve hızlı hareketlerden kaçınması gerekiyor. Dikkatli olmak zorundasın. Eve döndüğümüzde Jeongin'e sorucam başının kaç kez döndüğünü. Bir kez bile dönmemiş olursa iyi olur. Anladın mı Drama Queen?" parmağını sallayıp tehditkar bir şekilde konuşan Chan babam Hyunjin'e eşyalarımı fırlattı.
"İyi hissetmezsen hemen ara bizi." dedi sonra bana dönüp. Kafamı yavaşça sallayıp onaylandıktan sonra Hyunjin koluma girdi ve beni arabaya kadar yavaş adımlarla götürdü. Sakince oturtup kapımı kapattıktan. Sonra arkaya eşyalarımı koyup geldi. Şoför koltuğuna geçip eve sürdü.
En fazla kırk dakika kadar sürecek yolculuk neredeyse bir buçuk saat sürdü. Olur da aniden önümüze bir şey fırlar da sert bir fren yapmak zorunda kalırız bahanesiyle Hyunjin inatla gaza basmıyordu. Başım ağrır diye müzik de açtırmıyordu. Tin tini tin tini eve anca vardık. Yol boyunca o kadar sıkılmıştım ki araba garaja girip durur durmaz indim.
"Hey hey hey! Bekle beni geliyorum! Yavaş hareket etmelisin. Bir şey olacak şimdi bak. Ölürsen ne yaparım Jeongin bekle beni!" diyerek eşyalarımı kucaklayarak hızlı adımlar atan benim peşimden koşturdu. Garajı geçip eve girdiğimde anca yetişmişti bana.
"Ya bekle diyorum kime diyorum alooo!"
"Of Hyunjin! Zaten tüm yolu emekleyerek geldik! Şimdi de seni falan bekleyemem! Ben odama çıkıyorum." deyip kendimin de şaşırdığım gereksiz çıkışmamla odama giden merdivenlere yöneldim. Hyunjin de peşimden ağır ağır geliyordu.
Odama ulaşmama son birkaç basamak kala başımın dönmesiyle duvara tutunmaya çalıştım. Gözlerim kararıyordu."Jeongin!" Hyunjin'in sesini duyduğumda gözlerimi kırpıştırdım dengemi sağlamaya, önümü görmeye çalışıyordum. Birkaç patırtı ardından belimde ve bacağımda hissettiğim ellerle havalanmıştım.
"Bekle dedim sana değil mi Brütüs? Bak böyle çarpılırsın büyük sözü dinlemezsen!" o bana söylenirken başımı boyun girintisine sokup derin bir nefes aldım. Burnum boynuna değiyordu. Zaten önümü bile göremediğim gözlerim kapanmış beni uyumaya zorluyordu.
"Hyunjin." dedim fısıltıyla. Dinlediğini belli etmek için homurdandı.
"Ben uyuyorum burada, sakın kıpırdama."
***
Uyandığımda görüş açımdaki çene hattı ve boyun hoşuma gitmişti. Çeneye bir öpücük kondurdum.
"J- Je- Jeong- Jeong-in?"
Ve ne yaptığımın farkına varmamı sağlayan o sesi duydum."Hyunjin?" deyip hızla ayağa fırladım. Başım birazcık dönse de düşmeden ayakta durmayı başardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Listen To My Heartbeat [Hyunin]
FanfictionYetimhanede büyüyen Jeongin ve onu evlat edinen Chan ve Seungmin.