Bir tokat atıp "Ne diyorsun sen?" dedim.
"Ne demişim ya?" diyip güldü. Bir tokat daha atıp biraz daha kendine gelmesini sağladığımı düşünmüştüm ancak öyle olmamıştı. Tişörtümün yakasından tutup kendine çekti. Kafalarımız tokuşunca acıyla geriye çekildim.
"Gerizekalısın sen. Yemin ederim gerizekalısın. İn arabadan!" dedim ve arabadan indim. Gidip onun kapısını da açıp çekiştirerek indirdim. Ayakta durabileceğini düşünüp onu bıraktım ve anahtarı marştan çekip aldım. Kapıyı kapatıp ona döndüğümde yerde uzanıyordu. Kafamı iki yana salladım.
"Kalk hadi! Gerizekalı! Kalk!" kolundan tutup ayağa kaldırdım. Kolunu omzuma attım, belinden sıkıca tutup yürütmeye başladım. Ev ile garaj arasındaki kısa tünelden geçirdim. En zor aşama odasına çıkan merdivenleri çıkmaktı.
"Hayatımda senin kadar gerizekalı bir insan tanımadım Hyunjin. Ne bok derdin vardı da içip sarhoş oldun acaba?" merdivenleri çıkmaya çalışırken fazlasıyla zorlanıyordum. Hem ağır hem uzundu.
"Şşşşş! Sakın bunu ona söyleme!" dedi birden. Son basamağı da çıkıp ona döndüm.
"Kime neyi söylemeyeceğim?"
"Jeongin'e jcnckdnckd söyleme tamam mı?"
"Resmen ağzınla random attın! Ne saklıyorsun acaba benden?"
"Boşver." dedi ve omuz silkti. Biraz daha yürütüp odasına götürdüm ve yatağına bıraktım.
"Tam bir gerizekalısın." deyip odasından çıktım. Kendi odama geçip yatağıma uzandım. Uyumaya başlayacaktım ki duvarımdan ses gelmeye başladı. Belli aralıklarla duvara vuruyordu yan odamdaki Hyunjin. Biraz daha dikkatli dinleyince şarkı söylediğini fark ettim. Kaşlarımı çattım ve duvara iki kez sertçe vurdum. Bir süre sesi kesilmiş ancak söylemeye devam etmişti. Hem de bağırarak söylüyordu.
Yataktan kalkıp odasına gittim."Gerizekalı! Ne yapıyorsun?"
"Şarkı söylüyorum, sen?" derin bir nefes alıp verdim.
"Henüz bir şey yapmıyorum ama birazdan yapacağım."
•••
Hyunjin
Gözlerimi ağır baş ağrısıyla açtım. Görüş acıma giren ayaklarım ve sandalye ayaklarına baktım bir süre. Kafamı kaldırmaya çalıştığımda tutulmuş boynumun ağrısı da baş ağrıma eklenmişti. En son Changbin'in arkadaşı Wooyoung'un barındaydım. Ne zaman eve gelmiştim, nasıl gelmiştim ve beni sandalyeye kim bantlamıştı hatırlamıyordum.
Bir dakika bant? Konuşmaya çalıştığımda ağzımın da bantlanmış olduğunu anladım. Biri beni tamamen bu sandalyeye bantlamış ve etkisiz bırakmıştı. Yoksa evdeki herkes öldürüp beni de böyle bırakıp toptan evi yakarak bana işkence mi edeceklerdi? Ya da katil benim yakışıklılığıma dayanamayıp kaçırmış mıydı? Salak Hyunjin! Kaçırsa evde mi olursun? O zaman evdeki herkesi mi kaçırdılar? Saçmalama Hyunjin!
Ayağa kalkmaya çalışırken büyük bir gürültüyle yere düşmüştüm. Kolum sandalyenin altında kalmıştı. Acıyla bağırdım ancak sesim boğuk çıkmıştı. Odama gelen ayak seslerini duyunca derin bir nefes aldım. Seungmin hyung gelip beni bu halde görünce bir çığlık attı.
"Aman Tanrım! Hyunjin! Ne oldu sana böyle? Kim yaptı bunu?" bilmiyorum ama bulursam fena yapıcam demek istesem de sadece bir homurtu çıkarabildim. Chan hyung da Seungmin hyungun çığlığına gelip odama koşmuştu.
"Puahahahaha! Lan Hyunjin! Bu ne olum?!" hahaha funny huh? Çözsenize beni ya!
"Ne gülüyorsun çocuğa? Yardım et de kaldıralım zavallıyı!" Seungmin hyung yanıma çöküp sandalyeyi dikleştirmeye çalışırken Chan hyungu da paylamıştı. Chan hyung güle güle yanıma gelip sandalyenin bir ucundan tutup tek hamleyle hızlıca kaldırdı. Ağzımdaki bantı hızlı çekince canım acımıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Listen To My Heartbeat [Hyunin]
FanfictionYetimhanede büyüyen Jeongin ve onu evlat edinen Chan ve Seungmin.