11

2K 261 151
                                    

Jeongin

Son yarım saattir baygın olan amcamı ayıltmaya çalışıyorduk. Ne mi olmuştu? 'Baba mı?' dedikten saniyeler sonra küt diye düşüp bayılmıştı. Babalarım onu salondaki koltuğa yatırırken ben de bavullarını içeri alıp merdivenlere bıraktım. Yarım saattir adama bi şişe kolonya koklattık bana mısın demedi hala baygın.

"Ah, şükürler olsun! Uyanıyor." Seungmin babamın dediğiyle dikkatimi gözlerini yavaşça aralayan yakışıklı yüze verdim.

"Hyung, beni zehirlemeye mi çalışıyorsun? Ciğerlerim yanıyor." diyip kolonya koklatan Chan babamın kolunu ittirmişti. Seungmin babam, babamı ittiren ellerine vurdu.

"İt herif! Düşüp bayıldın yarım saattir bir şişe kolonyaya bana mısın demedin! Ödüm koptu!"

"Valla amca nefes aldığını fark etmeseydim öldüğüne emindik." dedim gülerek. Gözleri bana döndü, yavaşça birkaç kez kırpıştırdı. Sonra kocaman olan gözleriyle bana bakıp çığlık attı.

"Aman tanrım! Sen rüya değil miydin?!" uzandığı yerden hızla kalkıp oturur pozisyona geçti. Parmağıyla beni işaret edip babamlara döndü.

"Onu hepiniz görüyor musunuz? Tanrım! O bir azrail değil, değil mi? Canımı bu kadar güzel bir şeyin almasına tabi ki razıyım ancak daha çok gencim!" ayağa kalkıp beni kapıya doğru çevirdi ve ittirmeye başladı. Babam ise şaşkınlıkla izliyordu.

"Git! Hadi ne olur git! Ben ölmek istemiyorum! Daha çok gencim ben!"
Kapıya kadar ilerledikten sonra Seungmin babam gelip beni onun elinden aldı.

"GERİZEKALI! Hayal görmüyorsun ayrıca Jeongin azrail falan da değil! O Chan ve benim, bizim oğlumuz!" şöyle bir durup ikimize  baktı. Ardından arkamızda bıraktığımız salonda gülmekten yarılan babama dönüp baktı.

"Siz bunu ne ara yaptınız be! Kazık kadar olmuş. Ne yedirip içirdiniz? Nerde sakladınız? Hem nasıl benden böyle bir şeyi saklarsınız? Pü! Yazıklar olsun!" dedi. Seungmin babam kafasını iki yana salladı.

"Hanginiz doğurdu bunu? Kesin sen doğurmuşsundur. Şuna bak pü! Maşallah! Benim genlerim geçmiş resmen çocuğa çok yakışıklı olmuş beğendim ben bunu aferin size. Bir tane daha yapın bundan." babam sonunda dayanamayıp kafasına bir tane vurdu.

"Siparişiniz alınmıştır. Ulan gerizekalı! Kaç tane erkeğin hamile kaldığını gördün sen? Sence böyle güzel bir şeyi ben doğurmuş olabilir miyim mal?"

"Chan hyung mu doğurdu? Ay yok artık!"

"Sen küçükken balkondan atlamaya çalışırken tutmasaydım keşke seni."

"Aşkolsun hyung niye öyle diyorsun? Bensizlik ne kadar zordur kim bilir?"

"Tanrım sen sabır ver! Chan bir şeyler yap!" babam sınırlarının sonlarındayken gülmekten kıpkırmızı kesilen babam kalkıp yanımıza geldi.

"Bak Hyunjinciğim, Jeongin'i evlat edindik. Yani onu başkası doğurdu biz yetiştiriyoruz. Anladın mı canım?" dedi Hyunjin'in omzuna koyduğu eliyle patpatlayarak.

"Eşimi daha fazla sinirlendirmek istemezsin bence."

"Haklısın enişteciğim. Benim odam nerde? Ben gideyim, yerleşeyim, bir süre oradan kafamı dışarı çıkarmayayım. İyi fikir?"

"Aynen. Jeongin, sen amcana odasını göster oğlum. Biz de akşam yemeği için masayı kuralım babanla."

"Yok daha neler! Amca ne be amca ne? Dede desin bir de?" diye çıkıştı Hyunjin.

"İlahi amca! Ne diyeyim amcamsın sonuçta." dedim alaylı bir şekilde.

"Bana her şeyi de ama amca deme!"

"Hadi gel, sana odanı göstereyim. Amca." dedim merdivenleri çıkarken. Gıcıklığına yaptığımı görünce dönüp Chan babama baktı.

"Sen! Hain Kostov! Bunun hesabını vereceksin!" dedi ve peşimden  yukarı çıktı. "Sen de Brütüs! Bu yapıtığın yanına kar mı kalacak sanıyorsun? Bana amca demek neymiş göreceksin!" kendi kendine söylenen Hyunjin'i aldırmayıp ilerlemeye devam ettim. Bavullarıyla yavaş yavaş arkamdan gelip önünde durduğum  odanın kapısına geldi.

"Burası senin odan  amca. Yanındaki oda da benim. Koridorun diğer ucunda babamların odası var. Ortadaki mavi ve pembe kapılı yerler ortak tuvalet banyo. Hemen karşılarındaki kapılar ise Chan ve Seungmin babamın çalışma odaları. Ha bu arada senin için garajın bir kısmına dans stüdyosu yaptıracaklarını söylediler. O zamana kadar da karşıdaki boş odayı kullanacakmışsın. Başka sorun?"

"Bana amca demen? Yirmi iki yaşındayım sadece yirmi iki!"

"Akşam yemeğinde görüşürüz amca!" deyip odama  girdim.









Çok şükür! Allahım bismillah!

Listen To My Heartbeat [Hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin