Cumartesi sabahı herkes olağan saatten çok daha erken kalkmıştı. Tek kişi hariç. Jeongin, gece boyunca mezuniyet heyecanıyla uyuyamamış sabaha karşı uyuyakalmıştı. Seungmin odasına girip büyük oğlunu kontrol ettiğinde, onun henüz uyanmamış olduğunu gördü ve rahatsız etmeden geri çıktı.
"Ya amca ne yaptın ya! Of kravatı da kırış kırış ettin elinde!" aşağıdan Miya'nın sesini duyduğunda kaşlarını çatarak merdivenleri indi.
"E oğlum sen tutturdun 'amca kravatımı yap amca kravatımı yap' diye. Sormadın ki 'amca sen kravatımı bağlayabilecek kabiliyet sahip misin' diye. Elimden bu geliyor benim de ne yapayım? Tek kusurum bu!" dedi Hyunjin saçını savurur gibi bir hareket yapıp.
"Sanki her şeyi becerebiliyor da." diye homurdandı çocuk. Bu sırada Seungmin merdivenleri inip yanlarına gelmişti.
"Ne oluyor yine? Ne yaptın çocuğuma Hyunjin?" Miya annesini görünce elindeki kırışık kravatı gösterip amcasını işaret etti.
"Amcamdan kravatımı bağlamasını istedim ama bağlayamıyormuş. Mahvetti kravatı." diye şikayet etti. Seungmin hala Çatık olan kaşlarıyla önce Hyunjin'e sonra Miya'ya baktı.
"Bebeğim neden kravat takıyorsun ki? Mezuniyet balosu yarın."
"Ne? Yarın mı? Of yaa boşuna mı kalktım bu kadar erken?"
"Yani, biraz boşuna kalktın hem bugün olsaydı bile akşamaydı balo." Miya oflaya poflaya odasına gitti.
"Sen de niye söylemiyorsun çocuğa beceremediğini!" dedi Hyunjin'e dönüp.
"Ne bileyim çok tatlı istedi. Kıramadım yapmaya çalıştım ama olmadı." şimdi siniri geçmişti işte.
"İyi, tamam."
"Jeongin nerede?"
"Uyuyor."
"Hala mı?" dedi Hyunjin ve merdivenlere yöneldi. Seungmin onu durdurdu.
"Uyandırma, alarmı çalınca kalkar." dedi.
"Haftasonları alarmını geceden kapatıyor o." Seungmin garipseyerek bakınca Hyunjin gülümseyip hızla merdivenleri çıktı. Jeongin'in kapısını çalıp içeri girdi.
"Küçük Tilki~ Uyanma zamanı~" Jeongin hafifçe kıpırdandı. Sırtüstü dönüp gözlerini ovaladı.
"Hyunjin... Uykum var..."
"Bugün mezuniyet törenin var Jeongin. Kalkmalısın." Jeongin yavaşça kalktı yataktan. Tilki desenli peluş pijamalarıyla gidip Hyunjin'in önünde dikildi.
"Hyunjin... Benim yerime sen gitsene... Diplomayı al gel... Hadi..." gözlerini açmadan konuşup Hyunjin'i odadan çıkartmaya çalıştı. Ancak hiç gücü yoktu ve Hyunjin yerinden kıpırdamadı bile. Onun yerine Jeongin'i giyinme dolabına sürükledi Hyunjin.
"Git de üniformanı giyin son kez. Mezun oluyorsun. Bir daha üniforma giyinmeyeceksin." dedi Jeongin'i dolaba sokarken. Jeongin son kez gözlerini ovuşturup dolabına girdi. Üniformasını yavaş yavaş giyindi ve çıktı. Hyunjin ayakta beklemekten sıkılıp çalışma masasına geçmişti.
"Sonunda çıkabildin! Dolabını portal olarak kullanıp zaman yolculuğuna çıktığını düşünmeye başlamıştım. Hani birkaç saat öncesine gidip uyuduğun zamana falan." Hyunjin konuşmaya devam ederken Jeongin elini yüzünü yıkamayı yeni akıl etmişti. Odasındaki lavaboyu kullandı. Geri döndüğünde Hyunjin yeni susmuştu.
"Günaydın Hyunjin." deyip odasından çıktı. Merdivenleri inip direkt mutfağa geçti. Seungmin babası kahvaltıyı hazırlamıştı.
"Günaydın baba!" dedi neşeli bir şekilde. Seungmin'e bir öpücük verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Listen To My Heartbeat [Hyunin]
FanfictionYetimhanede büyüyen Jeongin ve onu evlat edinen Chan ve Seungmin.