Jeongin
Bugün okulun ilk haftasının son günü, yanı Cuma'ydı. Ayrıca bugün bir seviye belirleme testi olacaktık ve okulun ilk beşi ile kapışacaktım.
Dün yaşananlardan sonra gece uyuyamamış, aklıma gelen sınav ile kalkıp biraz ders çalışmıştım. İlk beşlinin sırasını bozmak beni biraz da olsa avuturdu çünkü tüm hafta boyunca ağlamış kriz geçirmiş ve genel olarak aşağılanmıştım. Moralim bozuktu kısaca.Yatakta öylece tavana bakmayı bırakıp kalktım. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Uyku sersemliğim biraz daha açılmıştı. Çıkıp giyinme odasına girdim. Tüm hafta boyunca giyindiğim beyaz olanı değil de yedekte duran siyah üniformamı giyindim.
Aşağı inip mutfağa girdim. Hyunjin ve Chan babam masaya geçmiş Seungmin babam ise yaptığı omlaeti tabaklara koyuyordu.
"Günaydın sevgili ailem! Günaydın dünyanın en mükemmel babası Seungmin! Günaydın dünyanın en cennet sesli babası Chan! Günaydın dünyanın en kafası gibi kolu da çatlak amcası Hyunjin!"
"Günaydın dünyanın en güzel çocuğu!" babalarım bana dönüp kocaman gülümserken Hyunjin kendini oturduğu sandalyede geriye yasladı.
"Ay bu çocuk bana yine amca dedi! Tanrım nerelere gideyim!? Ay bana bişiyler oluyo! Bayılıyorum galiba!"
"Abartma Hyunjin!" dedi yanıma gelip yanağıma bir öpücük bırakan Seungmin babam.
"Bugün bayağı bir neşelisin." Chan babama baktım ve gülümsedim.
"Bugün seviye belirleme testi var, birilerinin sıralamasını düşürmeyi planlıyorum o yüzden bu neşem."
"Şuraya da küçük bir psikopat çizelim." demişti Hyunjin eliyle çiziyormuş gibi hareketler yapmıştı bana doğru.
"Çek elini be!" deyip eline vurdum. Daha sonra ellerimi birleştirip dua ettim ve kahvaltıma başladım. Babalarım ve Hyunjin de benim gibi yaparak yemeye başlamışlardı.
Sessizce kahvaltımızı edip masayı topladık. Babamlar odalarında birkaç eşyaları kaldığını söyleyip bizi önden yollamışlardı garaja. Ben garajı turlayıp bugünkü arabayı seçerken Hyunjin de bir ördek gibi peşimden geliyordu.
"Hangisini seçeceksin? Ben seçeyim mi? Siyah olsun mu? Ya da şu kırmızıyı alalım! Şuna ne dersin? Ya da-" ona dönüp sert bir bakış attım.
"Hyunjin, ben seçeceğim."
"Aman be! Bir şey demedim!" onu arkamdan bırakıp garajın sonuna doğru ilerledim. Birkaç adım ötemdeki arabayı görünce şoke olmuştum. Yanımda duran Hyunjin'i dürtüp arabayı gösterdim.
"Sen de görüyorsun değil mi?" soruma kafasını sallayarak cevap verdi.
"BU BUGATTİ SPARTACUS! AAAAAA!"
"AAAAAAA! GERİZEKALI! KOLUMU KOPARDIN KOLUMU!" Hyunjin'in alçılı kolundan tutup çığlık atarak onu sarstım ve heyecanla koluna vurdum. Hyunjin ise acıyla çığlık attı. Halimizi fark eden babalarım bize kahkahalarla gülüyorlardı. Ne ara geldiklerini bilmiyordum ama babam çoktan arabanın anahtarını alıp kilidini açmıştı. Biz ise tezahürat ile arabaya doğru koşuyorduk.
"BU GAT Tİ! BU GAT Tİ!"
"BU GAT Tİ! BU GAT Tİ!"
"Nasıl daha önce fark edemedik!?"
"Ne bileyim? Ben Wagon'un zirve olduğunu düşünmüştüm!"
"Ben de öyle!" deyip arabaya bindim. Hemen peşimden Hyunjin de binmişti. Babamlar da yanımıza ulaşıp bindiler ve Seungmin babam arabayı çalıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Listen To My Heartbeat [Hyunin]
FanfictionYetimhanede büyüyen Jeongin ve onu evlat edinen Chan ve Seungmin.