47

869 117 177
                                    

Yazardan

"İşte! Orada bir şey var!"

Jeongin'in bağırışıyla o tarafa yönlendi herkes. Feneriyle aydınlatarak işaret ettiği yere koştu kendisi de. Bir yol ayrımının sağ tarafında uzanan yolda, biraz ileride, koruluğun ortasında birtakım şeyler vardı. Yaklaştığında bunların kardeşinin çantası ve peluş oyuncağı olduğunu fark etmişti.

"Ne? Ne var orada? Ne buldunuz?" Seungmin sonradan fark ederek koştu kalabalığın olduğu yere. Oğlunun eşyalarını gördüğünde tutamadığı gözyaşları akarken yere çöktü ve peluş oyuncağa sarıldı. Ormanın içinde yüreği parçalanıyormuşçasına haykırdı.

"MİYAAAAA! OĞLUUUUM! AAAAAAAAAĞĞH!" Chan yerdeki eşine sıkıca sarılmış ağlıyorken, babasının çığlıklarıyla Jeongin de Hyunjin'e sığınmış hüngür hüngür ağlıyordu. Seungmin sakinleştirilemese de olay yerinden kucağında oğlunun oyuncağı ile uzaklaştırıldı.

Yanlarındaki komiser yardımcısı diğer eşyalara dokunmamalarını söyledi ve astlarına dönerek emir verdi.

"Olay yeri olarak burayı inceleme altına alıyoruz arkadaşlar buralara yakın, bu bölge ve yakın bölgeler araştırılacak. Tüm kamera kayıtlarını istiyorum! Ne kadar bulursanız, hepsini! Anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı komserim!"

"Çevirin şurayı da fazla dağıtmadan olay yeri inceleme ekipleri gelene kadar kimse bu kısma ayak basmayacak." dedi ve olay yerinden uzaklaştırılan ailenin yanına gitti.

"Bay Bang" dedi Chan'a hitaben.
"Oğlunuzun bulunması için her şeyi yapıyoruz. Lütfen eşinizi ve çocuklarınızı alıp eve dönün, biraz dinlenin. Bir şey bulursak size haber-"

"Hayır! Hiçbir yere gitmiyorum!" diye bağırdı Seungmin. Jeongin, Hyunjin'in tutuşundan kurtulup babasına sarıldı.

"Eve gidelim baba, biraz dinlen. Yarın yine geliriz, olmaz mı? Ben de gitmek istemiyorum ama çok yoruldun. Lütfen baba."
Seungmin sıkıca oğlunu kucakladı. Yorgundu, oğlunu özlüyordu. Vicdan azabıyla yanıp tutuşuyordu. Oğluna sarf ettiği sözler yüzünden kaybetmişti onu. Şimdi küçük oğlu nerelerde, ne yapıyordu? Hiç bilmiyor, elinden bir şey gelmiyordu.

"Gidemem, sen Hyunjin ile eve git-"

"Baba-"

"Jeongin tamam, siz arabada bekleyin." dedi Chan aralarına girerek. Hyunjin, Jeongin'in koluna girip arabaya ilerletti.
Chan da Seungmin'e sarılıp saçlarına öpücük bıraktı.

"Biliyorum bebeğim, çektiğin acıyı biliyorum. Pişmanlığını görmemek için kör olmak gerekir. Oğlumuz, bizi bırakmayacak Seungmin. Onu bulacağız. Şimdi güçlü olmalıyız, onu aramak için bizi bulduğunda ona sıkıca sarılabilmek için güçlü olmalıyız. Çocuklarla eve git. Burada kalacağım. Ben-"

"Chan, oğlumu ben kaybettim. Benim yüzümden gitti. Onu ben bulmalıyım. Bırakıp gidemem. Ne olur anla beni, gidemem."

"Bu halde mi? Seungmin, yapma. Hem Jeongin de iyi değil. Onun da sana ihtiyacı var. Lütfen sevgilim, eve git."

"Ben-" Chan eşini son kez kendine çekip sarıldı ve kulağına fısıldadı.

"Çocuklarla git Seungmin, oğlumuzu bulup sana getireceğim." Seungmin eşini sıkıca sardıktan sonra ayrıldı. Chan Hyunjin'i eliyle yanına çağırıp eşini ve oğlunu ona emanet etti. Daha sonra polislerin yanına gitti.

Eve varan üçlüyü beş küçük dağ gelinciği karşılamıştı. Seungmin onları görünce kaşlarını çattı. Ellerini yumruk yapıp küçük hayvanların üzerine yürüdü sinirle.

Listen To My Heartbeat [Hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin