14

1.7K 263 56
                                    

Beyaz Wagon'un içinde arka koltukta sırtlarımızı birbirimize dönmüş oturuyorduk Hyunjin ile. Biz arabaya binmek için kavgaya tutuştuğumuzdan kahvaltıdan sonra hızlıca arabaya koşmuştuk. Babamlar ise bizden birkaç dakika sonra gelip binmişti arabaya.

Seungmin babam radyoyu açıp kanalları gezmiş, beğendiği bir şarkı bulamayınca da telefonunu bağlamıştı. Arabanın ses sistemi çok iyiydi. Babamın açtığı şarkıya eşlik ederken bulmuştum kendimi çünkü benim en sevdiğim şarkı çalıyordu. Son zamanlarda çok popülerdi. Bir ayrılık şarkısı olsa da söylemesi hoşuma gidiyordu.

Birden sadece kendi sesimi duymaya başlayınca susup babama baktım. Seungmin babam kıkırdamış ve omuz silkmişti.

"Sesin güzelmiş." dedi Hyunjin. Ona dönüp baktım. Bana biraz şey bakıyordu, anlamlı? Kafamı iki yana sallayıp önüme döndüm. Daha sonra yolu izlemeye başladım. Mart olmasına rağmen hava günlük güneşlikti. Normal değildi bu çünkü Kore burası ve mart ayında sıcak mı? Kafamıza taş yağacak.

Uzun bir süre yolculuk ettikten sonra Hyunjin'in fakülte binasının önünde durmuştuk. Chan babam şaşkınca arkaya dönüp Hyunjin'e baktı.

"Hukuk niye tepedeki yerleşkeden ayrı şehrin içinde? Normalde olmaz. Diğer üniversitelerde çoğunlukla ana kampüste olur. Şaşırtıcı." dedi. Hyunjin omuz silkti.

"Bilmiyorum hyung, bizim üniversite bir garip." tam arabadan inecekken Seungmin babam onu durdurdu.

"Bizim okula yakınmışsın. Seni de biz bırakalım bundan sonra tamam mı?"

"Çocuk muyum ben hyung? Arabanın birini verirsiniz gelirim. Olmadı otobüsle falan-"

"Sana soru sormuşum gibi geldi ama sormadım aslında Hyunjin." dedi Seungmin babam.

"Tamam ama arada tek gelirim ona göre!"

"Anlaştık!" babam mutlulukla alkışladı. Hyunjin de arabadan inip okuluna doğru ilerledi.

Babam arabayı çalıştırıp yüz metre kadar sürdükten sonra okulun otoparkına park etti.

"E bu kadar yakın mıydık yani?" dedim şaşkınlıkla. Babam bana dönüp kafasını salladı.

"Aynen oğlum. Yaklaşık yüz metre var aramızda." hayretle arabadan indim. Seungmin babam koluma girip beni okulun ana girişine yönlendirirken Chan babam hızla yanımızdan ayrılıp okul binasına girdi. Ben merakla onun arkasından bakarken etraftaki öğrenciler de bana ve babama bakıyordu.

"Aman tanrım! Chan ve Seungmin hoca ayrılmış mı?"
"Bilmiyorum ama sanırım bu onun oğlu."
"Ne yani bunca zaman aldatmış mı Chan hocayı?"
"Yuh bir de boyu kadar oğlu varmış ha?"

Yanından geçtiğimiz her öğrenci topluluğundan bu tarz cümleler yükselirken sinirlendiğimi hissediyordum.

"Baba bunlar gerizekalı mı? Niye evlat edinmiş olabileceğiniz akıllarına gelmiyor?" dedim hafif sinirle babama. Babam gülümseyip elimi okşadı yürümeye devam ederken.

"Aldırma Jeongin, iki güne düzelir hepsi." dedi sakince. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım.

"İlk dersim ne acaba?" kendi kendime konuşuyordum.

"Matematik."

"Seninle yani?" dedim babama dönüp. Onaylamak için kafasını salladı babam.

"İyi bari. Daha rahat olurum."

"Rahat değil misin? Bir sorun mu var bebeğim?"

"Sadece heyecan." demiştim ama öyle değildi. Aşırı derecede stresli ve panik bir haldeydim ama bunu babama çaktırmamaya çalışıyordum çünkü endişelenmesini istemiyordum. Derin bir nefes alıp binaya girdim. Babamın yönlendirmesiyle üçüncü kata çıkmış, koridorun sonundaki sınıfın kapısında durmuştum.

Listen To My Heartbeat [Hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin