55

368 55 71
                                    

Jeongin sinirle etrafta dolanıyordu. Kafası karışıktı. Aklı almıyordu. Nasıl gelmişlerdi yine buraya? En son kar topu oynuyordu ailesiyle birlikte. Yine aynadan mı geçip gitmişti? Başka bir evrende miydi? Başı döndü, yanında duran masaya tutundu. Geçince hızla masanın üstünde duran sevimli yaratığa dönüp baktı çarık kaşlarıyla.

"Neden buradayım? Yine mi aynanın içinden geçtim? Daeman nerde? Bu adam kim? NE İŞİM VAR BENİM YİNE BURDA!!?" diye bağırarak elini masaya vurdu Jeongin. Küçük hayvan korkuyla sıçradı yerinde.

"Sakin ol Merlin. Kötü bir şey yok-"

"NE SAKİN OLMASI? En son bu lanet yere geldiğimde neler kaybettim ben biliyor musun? Kardeşimi! Arkadaşlarımı! Sevgilimin hafızasını! Kaybedecek bir şeyim kalmadı. Beni eve götürün. Beni hemen eve götürün!"

"Merlin-"

"BANA MERLİN DEME BENİM ADIM JEONGİN! LANET OLSUN!" diyerek masanın yanındaki sandalyeyi tekmeledi ve düşürdü. Her bağırışı beynine bıçak saplanıyor gibi hissettirse de kendine engel olamıyordu.

"Peki, Jeongin. Aynadan geçmedin. Hiçbir boyutlar arası yolculuk olmadı. En azından sen yapmadın." dedi Rory. Jeongin ona soran gözlerle baktı.

"Ne demek en azından sen yapmadın? Yani siz mi geldiniz? Ev ile birlikte?"

"Açıklaması güç ancak doğru anladın. Sana yardım etmek için buradayız."

"Ne yardımı? Nasıl bir yardım?"

"Tabi ki ölüleri diriltemeyiz
Ancak hafızayı getirebiliriz.
Getir sevgilini buraya
Hatırlasın seni anında
Tabi içeceği kırk pınar suyuyla." dedi genç adam. Jeongin ona dönüp baktı. Sonra Rory'e hitaben konuştu.

"Bu garip adam da kim?"

"Bu size gelinciklerini yazdığı notlarla yollayan genç. Aynayı bulmanıza o yardım etmişti."

"Adın ne senin?" diye sordu Jeongin. Genç adam genişçe gülümsedi.

"Liloria benim adım
Her evrende mutlaka bir tane varım
Ölsem de tekrar doğarım
Bazen kedi bazen insanım
Belki bu evrenden değilim ama
Çok kişiye dokundu yararım." Jeongin'in gözleri fal taşı gibi açıldı. Bunca zaman sürekli kedi olarak karşısına çıkan Liloria şimdi bir insan olarak çıkmıştı karşısına.

"Liloria sen misin yani?"

"Bu evrenden değilim tabi.
Kendi Liloria'n bir kedi.
O da ölmüş ne yazık ki.
Ancak doğacak yenisi
Bir kız olacak dünya güzeli.
Bahsettiğim değil bir kedi,
O bir insan bebeği." dedi.

"Kırk pınar suyu dedin. Kırk ayrı pınardan su mu içireceğim Hyunjin'e?"

"Hayır. Bahsettiği bir iksir. Senin kanınla yapılacak bir iksir. Onu içireceksin Hyunjin'e." diye cevapladı Rory.

"Nasıl yani?" dedi Jeongin şaşkınlıkla.

"Anılarınız sadece beyninize kaydedilmez. Onlar genetiğinize de kaydedilir. Genetiği aktarmanın en kolay yolu kandır. Hyunjin'in hatırlaması, anılar biriktirdiği insanlara bağlı. Birkaç tanıdık daha getir kanlarını verebilecek. Özellikle sizin anlarınızda yanınızda olanları. Böylece daha kolay olur hatırlaması."

Rory'in açıklaması bir ürperti geçmesine sebep oldu vücudundan. Ancak Jeongin her yolu denemeye hazırdı. Sevgilisinin hatırlaması düşüncesi mutluluk vericiydi.

"Pekala. Onları buraya getireceğim." dedi ancak birden duraksadı.

"Ben, en son kafama sert bir şeyin çarptığını hatırlıyorum. Rory?"

Listen To My Heartbeat [Hyunin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin