"Çocuklar siz gidin. Dersinizi daha fazla kaçırmayın." dedi Chan babam ve Felix ile müdürün odasından çıktık. Biraz uzaklaştıktan sonra kolumdan tutup beni durdurdu ve ona bakmamı sağladı.
"Korktum. Beni bırakıp gittin sandım. Sen de onlar gibisin sandım. Teşekkür ederim." dedi. İngilizce konuşmuştu. Sanırım panik olduğu içindi.
"Sen benim arkadaşımsın, öyle değil mi? Seni nasıl bırakırdım? Böyle bir şeyi bir daha aklından bile geçirme!" ona sıkıca sarıldım. Uzun bir sarılmadan sonra beraber sınıfa gittik. Dersin yarısını geçirmiştik ve öğretmen de içerideydi. Kapıyı çaldık ve içeri girdik. Kürsüde Seungmin babamın olduğunu görünce rahat bir nefes aldım.
"Yerlerinize geçebilirsiniz çocuklar." dedi sıcak bir gülümsemeyle. Yerimize geçtikten sonra defterimi açıp tahtada yazanları not almaya başladığım sırada tenefüste Felix'e sataşmaya çalışan kız konuştu.
"Hocam biz olsak kızardınız neden geç kaldınız diye. Onlara neden kızmadınız? Oğlunuz olduğu için mi?"
"Joohee, onlar müdürün odasındaydılar. Teneffüste lavaboda bir sıkıntı çıkmıştı. Yani nerede olduklarını ve ne yaptıklarını bildiğim için kızmadım. Ancak geçersiz bir bahane ile geç kalmış olsalardı onları da azarlardım.
Jeongin benim oğlum olsa bile, okulda onun da öğretmeniyim." dedi babam."Tamam hocam. Kusura bakmayın." adının Joohee olduğunu öğrendiğim kız memnun olmamış bir ifadeyle yerine oturdu.
"Kusura bakarım Joohee, buraya gel ve şu soruyu çöz bakalım." kız yerinden kalktı ve kalemi alıp soruyu çözdü.
•••
"Yani şimdi sen üniversitedeki birinden mi hoşlanıyorsun?"
"Hayır hayır bu hoşlantı değil, bu aşk! Nasıl aşık olduğumu anlatayım mı? Yani dinlemek istersen?"
"Tabi ki dinlemek isterim anlat hadi!" dedim heyecanla.
"Biraz heyecanlıyım sen benim ilk arkadaşımsın!"
"Hey, sakin ol ve anlat."
"Tamam tamam, anlatıyorum. Ben her okul çıkışı kedileri beslemek için ilerideki bir ara sokağa gidiyorum. O gün de beslemek için sokağa girdim. Tam kedileri için getirdiğim mamayı çıkarmak için eğilirken arkamdan gelen ayak seslerini duydum.
Sonra bacağımda bir acı hissettim ve yere düştüm. Elinde sopa olan birkaç çocuk beni köşeye sıkıştırmıştı. Oradan kaçmak için ayağa kalkmıştım ama çıkmaz sokaktaydım. Tam çocuklardan biri yine vuracaktı ki arkalarından gelen ses ile durdular.
'Bırakın çocuğu!' o kadar çekici konuşmuştu ki resmen büyülenmiştim. Çocuklar onu görünce sopalarını da atıp kaçtılar. O çocuk da yanıma gelip iyi olup olmadığımı kontrol etti.
O günden sonra her gün benimle beraber o da kedilere mama vermeye geldi. Ama son birkaç gündür gelmiyor. Onu hukuk fakültesinin bahçesinde sürekli görüyorum. İsmi Changbin. Kendisi gibi mükemmel bir ismi var."
"Felix, sen gerçekten aşık olmuşsun. Anlatırken gözlerin parlıyor."
"Onu tekrar görmek istiyorum."
"Bugün onun okuluna gidelim mi? Bizim derslerimiz daha önce bitiyor."
"Ama oraya girmemize izin yok. Hem ne diyeceğim ki ona?"
"Bak, Seungmin babamın kuzeni, Hyunjin orda okuyor. Onu beklediğimizi söyleriz. Hem zaten birkaç dakikalığına duracağımız için sıkıntı etmezler bence. Hyunjin'i beklerken onu da görmüş olursun. Ne dersin?" Felix oturduğu yerden kalkıp bana sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Listen To My Heartbeat [Hyunin]
FanfictionYetimhanede büyüyen Jeongin ve onu evlat edinen Chan ve Seungmin.