son zamanlarda jisung ve grup arkadaşları daha çok ingilizce iletişim kurmaya çalışıyor ve sen, chan ve felix bundan daha fazla gurur duyamazdın.
"elbette" telefonunu bir kenara koydun ve yatağa yaslandın. sonra olanlar beklenmedikti.
jisung bacağını sallamadan ve iki yanına oturmadan önce yanına oturmuşdu. Kollarını vücuduna dolarken dudaklarında küçük bir gülümseme vardı.
"Ama şey dediğini sanıyordum..." Parmağını dudaklarına götürmesiyle susturuldun.
'çok güzelsin, seni mahvetmek istiyorum' şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdın. porno mu izliyordu? 'Doğru mu söyledim?' masumca gülümsedi.
Uyarılma damarlarında atmaya başladı, sesi çok seksi geliyordu. kıkırdadın, 'beni ne şekilde mahvedeceksin?'
jisung düşünerek mırıldandı, 'adımı haykırmanı sağla ve uhhhh' diye kızarmaya başladı. "Unuttum" diye korece mırıldandı, gergindi.
zihinsel olarak kendini yumrukladı. Tüm o saatler boyunca pratik yapmak ve Felix tarafından boşuna alay edilmek, uh.
Kucağından beceriksizce inmek üzereydi ama sen onu geri çektin.
"Bitirdiğimizi kim söyledi?" Jisung sana şaşırmış bir şekilde baktı, hemencecik azmışdı.
onu çenesinden tuttun ve öpmeye başladın, dokunuşunun altında kesinlikle eridi.
Sürtünmeye başladığında ağzına inledi. onu ters çevirdiğinde, şimdi onun üzerinde uçuyordunuz- kotunu aşağı çekiyordunuz.
"çok iyi" diye inledi jisung, dudakların boynundan ayrılmadı.
Birkaç dakika sonra başını jisung'un penisinin üzerinde aşağı yukarı sallıyordun. Parmaklarını senin saçlarının arasından geçirirken dudaklarından inilti çıktı.
"Aynen böyle al" jisung kendi sözlerine şaşırmıştı - belki de unutmamıştı.
jisung uzun sürmedi, gözleri kafasına dönmüş halde çarşafları tutarak geldi. Tanrım, bu duygu öforikti, aşırı coşku ve mutluluk yaşıyordu.
onu öpmek için geri doğruldun, kendini senin dudaklarında tattı. elini saçlarının arasından geçirdi, "seni tedavi etmeme izin ver" dedi ve seni yavaşça yatağa geri itti.
üstünü çıkardı ve aç bir bakışla onu izledin; belirgin karın kasları ve pürüzsüz bir cilt.
