1 yıl sonra
Clark usulca Hanaya bakarken bir yandan da evraklardan kafasını kaldırmayan kadına çay dolduruyordu. Kadın oldukça solgun duruyordu..
Hana bitkinlik içinde gerinirken sırtından garip sesler çıkmıştı. Çaya uzanarak yudum alan genç kadın Clark raporunu okumayı bitirmişti.
'Solgun gözüküyorsun..'
Iki eliyle bardağı tutan genç kadın mırıldanmıştı.
'Solgun hissediyorum.'
Clark başını sallarken bu cevaba karşılık canı daha da sıkılmıştı. 18 yaşında olan genç kızın bedeni serplimisti. Boyu uzamış, yüzünde ki hatlar keskin ve daha cazibe dolu hale gelmişti. Yine de.. Halen oldukça cılızdı.
Bilekleri kürdan gibiydi. Beli korsesiz dahi incecik, hafif bir meltem esse çalacak gibiydi kızı.
'Doktoru-'
'Bunun bir çaresi olduğunu düşünmüyorum. Bu.. Hastalık gibi değil. Sanki biri yaşam enerjimi emiyor..'
Genç kızın boynunda ki öpücük izlerine gözü takılan Clark dişlerini sıkmıştı. Eğer iblis imparator kızın dinlenmesine izin verseydi böyle olmazdı.
'Doğu kapılarını ne yaptınız?'
'Dediginiz gibi güçlendirme yapıldı ama halk diplomatik olarak surun öteki tarafında ki akrabalarına ulaşmak istiyor..'
'5 yıllık savaştan sonra mı?'
'Sonuçta aileler..'
Hana yüzünü buluştururken bir yudum almıştı çaydan. Yiyecekler artık eski tadını vermiyordu sanki..
'Kan sudan koyu ha..'
'Birbirlerini öldürmelerini mi tercih ederdin?'
Başını iki yana sallayan Hana geri yaslanarak derin bir nefes vermişti.
'Hayır.. Ama.. Bir sonra ki savaş zamanında pişman olacaklar.'
'O zaman birbirlerini öldürürler.'
'Hayır.. Bu defa kendilerini öldürürler.'
'Karşı taraf varken neden kendilerini öldürsünler?'
'Çünkü clarkl.. Kimse ihanete uğrayan aptallar olarak yaşamak istemez. Düşmanı öldürmek kırılan gururu değiştirmez.'
'Bu çok kötümser bir bakış açısı. Hem belki savaş çıkmaz?'
Parmağında ki yüzüğe bakan genç kadın başını iki yana sallamıştı. Halen Oswaldın verdiği yüzü takıyordu her gün.
Manasını çaldığını bilmeden öylece takıyordu kadın..
'Insanlar savaşır. Hele ki Oswald gibi bir imparator varsa..'
'Imparator savaş mı istiyor?-'
'Hayır.. Ama bir gün çıkarsa engel olmayacak. Bu yüzden bu gün ben burada oturuyorum. Eğer savaş çıkarsa kara kurtlar olarak halkı koruyacaksınız. Kuşatma değil, korumak sizin göreviniz.'
'Önceliğimiz senin korumak-'
Yüzünü buruşturan Hana gülmüştü.
'Imparatoriçeler değişir Clark.. Kimi zaman bir devrim kimi zaman Azrail sonu olur. Benden önce de halk vardı. Benden sonra da olmalı.'
Clark yüzünde bumbuz bir ifade oluşurken genç kadına doğru uzanıp anlına elini koymak istemişti. Ama yapamazdı..
Zira İmparatoriçenin tacı tam orada idi.. Hatırlatıyordu sınırları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vadedilmiş Cennet
RomanceHayatı birdaha yaşama şansınız olsaydı, yeniden kayan yıldızdan diler miydiniz aynı dileği? 'Sen Cehennemsin benim için.. Lâkin...' Kadının kelimelerinde ki pas adamın sol yanına saplanırken usulca zehirliyordu ruhunu. Hananın uzun elbisesinin etekl...