23-Hastalıklı Oyun

365 31 0
                                    

Hana nefes nefese adama bakarken vücudu binlerce parçaya bölünüyor gibiydi.

Son 5 saatte harcadığı enerji, bu beden için fazlaydı. Manası dahi dengesizleşerek canını yakıyordu.

Oswald Hanaya bakarken tatmin olmuş bir gülümsemeyle duyurmuştu hediyesini.

'Ben, Oswald Acvel Lé Dovaldé, Dovaldé Imparatorluğunun Generali ve Prensesin nişanlısı olarak, ona anahtarı sunuyorum.'

Hananın gözleri kararır gibi olurken manası ciğerlerini yakıyordu.

Oswald, kıza bakarken tüyleri diken dikendi.

Buz tutmuş kalbinin sokaklarında ılık bir meltem gibiydi genç kızın benliği.

Ya da adam öyle ummuştu.

Onu yeniden öldürmeye mi çalışıyordu Oswald? Hemde herkesin önünde?

Kilidi açınca manaları da birbirine girmişti. Tabii ki bu ince beden için kendi manası bile ağır gelirken, adamın manası onu eziyordu adeta.

Oswaldın dudaklarında ki gülümsemeye öfkeyle bakan genç kız hırlarken tek eli göğsüne gitmişti.

Adam bir kez daha.. O acı çekerken gülüyordu.

Kızın kalbi patlayacak gibiyken bakışları, ayaklarına damlayan şeyin ne olduğunu görmek için aşağıya kaymıştı.

Ah..

Kan.

Genç kızın ağzından avuçlarca kan boşalırken, bir Leydinin tiz çığlığı duyulmuştu.

'Prenses!'

Yeniden mi ölüyordu? Oysa yapmak istediği bir çok seu vardı halen..

Hayır..

Ölmek istemiyorum.

Kızın zihni bu düşüncelerle doluyken gözleri Oswaldı bulmuştu.

Saniyeler saatler gibiyken..

Oswald için bu kabuslarının gerçek olduğu andı.

Adam çok kan görmüştü.

Bir Azizin kanı

Bir Lordun kanı

En yakın dostlarının ölü bedenlerinden akan kanı

Kendi kanını görmüştü.

Ve hiç biri onu korkutmamıştı.

Oysa şimdi..

Bembeyaz teni kızıla dönen ve korku dolu gözlerle ona bakan genç kızın kan damlaları ona zehir oluyordu.

Vücudu buz kesen adam, acı duygusunu hissediyordu.

Hana acı çekiyordu.

Genç kız korku dolu gözlerle sadece bir an için etrafına bakmıştı.

Ayağa fırlayan Arthur

Elinde ki kadehi düşüren Luc

Dona kalan Clark..

Ve..

Gözleri kararırken gördüğü son şey, onu havada yakalayan Oswaldın korku dolu bakışları olmuştu.

Titriyor muydu bedeni? Yoksa onu tutan dev eller miydi titreyen?

Kendi teni mi çok sıcaktı yoksa onu tutan adamın korkudan buz kesen elleri mi çok soğuktu?

Orkestranın sesi hep bu kadar gür müydü?

Ya da adını haykıran adamın sesinde ki harfler mi gürültülüydü?

Vadedilmiş CennetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin