'Ölmeyecek..'
Lucun yüzü kızın göğsüne dayalı, uzun parmakları omuzlarına geçiyorken canını yakıyordu. Lâkin Hana biliyordu ki onun çektiği acıya kıyasla bi kaç morluk devede kulaktı.
'Çekiyorum..'
Kızın kar beyazı saçları yere serilmiş, sırtını dayadığı kitaplık sırtına batıyordu. Kan olan beyaz teller ve kırmızının içinde parlayan lacivert gözleriyle bu dünya dışından bir tablo gibiydi.
Sıkı sıkı Luca sarılırken Luc daha çok asılmıştı ona..
Clark hızla oku çekip çıkarırken ses çıkarmayan Luc, en hassas sinir noktasına gelen okun da aynı şekilde çıkarılmasına derin bir bağırış ile karşılık vermişti.
Clark hızla elinde ki bez parçasını bastırırken kanamayı durdurmaya çalışıyordu.. Zihninde milyon tane soru vardı..
Eric, erkek değil kızdı.. Hemde sıradan bir kız değil... Prenses Maria Hana idi..
Hayır onunla daha önce yüz yüze görüşmemişti ama lacivert gözlerle aynı anda beyaz saçların tek sahibi Prensesti..
Dedikodular doğruydu.. Prenses gerçekten de çok güzeldi... Ama neden kendini gizleyip gelmişti ki?
Neden?
Hem.. O lanet olası Kral nasıl izin vermişti?
Peki bu genç adam kimdi?
Derin bir nefes alan adam, okun aşırı derecede derine saplandığını fark ederken bir an acımıştı gence..
'Bu defa ki ok çok derinde.. Canın çok yanacak..'
Luc nefes nefese dişlerini sıkarken dilini ısırdığını fark etmiyordu.. Ama ağzından sızan kanı Hana fark etmişti. Luc bağırmak istemiyordu.. Hayır.. Hanayı korkutmak veya travma olmak istemiyordu-
Hana adamın yüzünü kavrarken hızla dudaklarını dudaklarıyla örtmüş, bir öpüşmenin ilk kıvılcımı başlatmıştı.. Luc şok içinde ki anlık duraksama sonrası herşeyi unutup karşılık vermişti.
Bedensel tüm duyguları yok olmuştu genç adamın.. Geriye bir tek Hana kalmıştı..
Tüm dünya o iki dudakta ki ince dokunuşa sığmıştı..
Hana manasını transfer ederken, bir yandan da adamın acısını unutgurmak istemisti.
Böylece ilk kez birini öperek, iki hayatında ki ilk öpücüğünü Luca vermişti.
Oku çıkarmak için kavrayan Clark hızla çekerken nefes nefese kafasını kaldırıp hiç ses çıkarmayan ikiliye bakarken ağzı açık kalmıştı..
Yanlış görüyordu..
Görmüyorsa da.. Hakkında devasa soruları olan adam, tek bir harfle devasa bir soruna dönüşmüş demekti..
Hana nefes nefese geri çekilirken Lucun elleri gevşemiş, kızın kanayan dudağı ve dev ellerin geride bıraktığı sızı dolu bir tenle kala kalmıştı.
Luc anlını kızın anlına dayarken homurdanarak isyan etmişti.
'Tanrım.. Uyandığımda yanımda olsan iyi olur.'
Baygın düşen adam, kızın ince kolları arasında iken Hana şaşkınlık dolu bir gülümseme ile sarılmıştı adamın kafasına. Nefesleri okşarken kadının tenini Hana daha da sıkı sarıldı..
Yaşıyordu..
Hananın manasından çıkan sis usulca girdiği Lucun bedeninde ki yaraların hepsinin kanaması durmuştu. Evet belki tamamen değil ama kısmen hafiflemişti yaralar..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vadedilmiş Cennet
RomanceHayatı birdaha yaşama şansınız olsaydı, yeniden kayan yıldızdan diler miydiniz aynı dileği? 'Sen Cehennemsin benim için.. Lâkin...' Kadının kelimelerinde ki pas adamın sol yanına saplanırken usulca zehirliyordu ruhunu. Hananın uzun elbisesinin etekl...