Gece çökerken bakıyordu kadın tavana.. Üstunde ince bir gecelik.. Kor gibi yanan sinesi ve buz tutmus ruhuyla izliyordu boşluğu.
Yerde oturuyordu..
Herkes öğrenmişti bu gün..
Imparatprun nasıl da metresini, sarayın bir köşesinde tuttuğunu ve piçini büyüttüğünü biliyordu herkes..
Kadın..
Onurunun yerle yeksan olduğunu hissediyordu.. Onurunu ve gücünü babasının kanından, güzelliğini ve haşmetini ise annesinin cemalinden alan kadın; bu gün hepsini kaybettiğini hissediyordu.
Elinde ki yüzük parlarken usulca gülümsemişti..
Içinde boğulan beden en dibe batarken, sert zemine vuran beden tekrar yükselmeye başlamıştı yüzeye doğru.
En dipteysen gidebilecek tek bir yerin vardır..
O da yüzeydir.
Şimdi yüzeye çıkmaya başlamıştı kadın.. ama henüz tam da yüzeyde değildi.
Asılı kalmıştı tüm duyguları suyun ortasında.. Milimetrelerce ulaşıyordu yüzeye.. Hayatta kalmak için debeleniyordu.. Debelendikçe can çekişiyordu.
Aptalca nasılda kanmış idi?
Elinde ki yüzüğü kavrayan kadın hışımla çıkarıp fırlatmıştı yüzüğü. Yüzük duvara vurup paramparça olurken içinden aniden çıkan mana ile birlikte şaşkına dönen kadın daha ne olduğunu anlayamadan mana havada yok olmuştu.
Bir kelepçeden kurtulurcasına iç çeken kadın, uzunca bir süredir ki ilk kez hissediyordu bu denli canlı. Damarlarında ki kan yeniden sıcak gibiydi sanki!
Aylardır süren baş ağrısı geçmiş, iştahsız benliği yerini aç bir benliğe bırakmıştı.
Açtı.. Aylardır yemek yemeyen bir bedevî kadar açtı! Elleri titriyordu, boğazını yakan sussuzluk ve midenini deşen açlık her an onu kemiriyordu.
'Sue!'
Seslenen kadın üzerine endişe ile dışarıda duran Sue hemen odaya dalmıştı. Ki yerde oturan genç kadına baka kalmıştı. Ince geleceligin içerisinde, parlayan lacivert gözleriyle bakıyordu ona..
Bu bir mecaz değildi.
Genç kadının gözleri gerçekten de manası ile parlıyordu..
'Yemek getirin! Yemek istiyorum! Şenlik misali yemekler istiyorum!'
Sue şaşkınca bocalasa dahi hızla emri yerine getirmek için koşuyordu koridorda..
Hana ayağa kalkarken içeri getirilen yemeklere doğru afiyetle yürüyerek yemeye başlamıştı.. Yediği yemekleri iştahla, kana kana içtiği meyve sularını ise keyifle midesine gönderiyordu.
Kadın bir parça dahi bırakmadan her şeyi silip süpürürken herkes şaşkındı...
Sueye bakan kadın usulca gülümsemişti.
Hizmetliler dışarı çıkarken Sue durmuştu öylece kapının ağzında.
Genç hizmetlilerden birisi usulca Sueye gelirken sorusu gözlerinden belliydi.
'Normalde hiç yemek yemezdi..'
Sue ince kırmızı koridorda yürürken önünde durmuştu dev tablonun..
Savannanın tablosunun üzerine düşen ay ışığı ile aydınlanıyor idi bakışları.
'Çünkü yaşıyordu.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vadedilmiş Cennet
RomansaHayatı birdaha yaşama şansınız olsaydı, yeniden kayan yıldızdan diler miydiniz aynı dileği? 'Sen Cehennemsin benim için.. Lâkin...' Kadının kelimelerinde ki pas adamın sol yanına saplanırken usulca zehirliyordu ruhunu. Hananın uzun elbisesinin etekl...