2 hafta sonra
'Eric!'
Clarkın sesiyle birlikte irkilen genç kız hızla elinde ki kılıcı yere saplarken koşarak adama gitmişti.
'Efendim!'
Clark huysuzca çocuğa bakarken terle kaplı yüzü tam dibinde yavru kuş gibi görümce huzursuzca geri çekilmişti.
'Görev için hazırlanın. Kuzey bölgesinde ki Lordlardan birinin evinde esir tutulma olayı var.'
Hana heyecanla yerinde zıplarken Clark kafasına vurmak için elini kaldırmıştı ki vazgeçip elini indirdi.
Luc uzaktan onları izlerken gördüğü şeyi hiç sevmemişti.. Hiç. Clark son iki gündür kıza karşı aşırı yumuşaktı. Herşey 2 gün önce kız, adamı kurtarınca olmuştu.
Clarkın kafasına çarpacakken kütükler, onu iterek kurtaran Hana ile yuvarlanmıştı adam.. Ve o günden beri garip davranıyordu..
Gerçi Hana herkesin favorisi olmuştu.. Sadece Clarkın değil.
Kara Kurtların hepsi ona maskot muammelesi yapıyordu. Ağır bir şey kaldıracağı zaman yardımcı oluyor, kılıç taliminde en hafif kılıcı veriyorlardı.
Bunun için onları suçlayamazdı..
Zira hiperaktif bir çocuk misali neşeli ve hareketli olan Hana, erkek sanılsa dahi çok şirindi. İri gözleri parlıyor, çalışmaktan kırmızı olan yüzü ve ara ara çatilan kaşlarıyla aşırı şirindi.
Yavru bir pandaydı.
Gerçi burada ki kimse bilmezdi pandayı. Zira burada bulunan bir hayvan değildi.. Ama Hana bir kez panda görse çok severdi. Zira aynı onlar gibiydi. Şirin.
On dakika içinde atların dibinde duran Hana ve Luc, Eric ve Line adında biliniyordu. Hana seyise bakarken adam huzursuzca konuştu.
'Atların bir kısmı hasta. Yeterli at yok..'
Clark başını sallarken gözü Erice (Hana), takılmıştı. Hayal kırıklığı ile omuzları düşmüş, çaylak olarak geride kalacağını anlayınca hayallerinin yıkılışını sarkan alt dudağıyla belli etmişti. Adam zar zor yutkunurken deri bir nefes aldı.
Delirmiş olsa gerekti.
'Eric ve Line.'
'Efendim!'
'Efendim!'
Ikiside selam dururken Luc içinden küfür ediyordu. Kendi ülkesinde komutanken şimdi bir şövalyeye selam duruyordu.
'Eric benimle, Line Jack ile geleceksin.'
Luc bu fikri sevmemişti.
'Ben ve Eric bir bir ata binebiliriz.'
Clark Luca bakarken gözlerini kısmıştı. Bu çocukta doğru olmayan bir şeyler vardı.
Bir türlü sevemiyordu.. Belkide yabancıyı andıran yüzü sebebiyle sevemiyordu.
'Sir Jack ile beni ayni anda taşıyacak bir at yok. Ya binin ya da burada kalın.'
Hana hevesle Clarkın atına doğru giderken Luc dişlerini sıkıp diğer ata gitti. Küçük bir olay olduğu için sadece 5 adam gidiyordu. Jack, Clark, Hana, Luc ve Gil.
Clarkın canı sıkılmasa asla böyle küçük bir olay için bizzat gitmezdi. Kara Kurtların komutanı olarak bir Lordun kıçını kurtarmaya gerek yoktu.
Hana ata binmeye çalışırken beceriksizce geri kaydı.. Binmek sorundu sürmek değil. Clark dayanamayıp oyuncak bebek misali Hanayı tutup çekerken hemen önüne oturmuştu. Bir erkek nasıl bu kadar hafif olabiliyordu ki..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vadedilmiş Cennet
RomanceHayatı birdaha yaşama şansınız olsaydı, yeniden kayan yıldızdan diler miydiniz aynı dileği? 'Sen Cehennemsin benim için.. Lâkin...' Kadının kelimelerinde ki pas adamın sol yanına saplanırken usulca zehirliyordu ruhunu. Hananın uzun elbisesinin etekl...