Işıktan yoksun gözleriyle elinde ki kitaba bakan Hana, göletin serin meltemini dahi hissedemiyordu.
Luc kıza endişeyle bakarken son bir haftadır bu şekilde olan kız yüzünden endişeliydi. Oswaldın geleceğini duyar duymaz kusmuştu... Hayır gerçekten bu bir metafor değildi. Sonra da bayılmıştı...
Herşey o kadar hızlı gelişmişti ki Luc bi an şaka zannetmiş idi.
Kız Oswalddan neden bu kadar korkuyordu?
Gerçi Oswaldı görüp de ürkmeyen canlı bulamazdı yeryüzünde.. En son iki yıl önce ordusu ile onların sınırından geçerken dinlenme kararı verdiklerinde görmüştü onu. O da resmi bur tanışma olmadan, annesi ve babası ile konuşmuştu sadece. Nitekim bir gece kalıp sonra yola çıkmışlardı.
O ordu kent sınırları içindeyken bütün halk kabus gibi bir gün geçirmişti... Çünkü bu ordu gaddarl oluşu ile ünlüydü.
'Hana iyi mısın?'
Lucasın sorusuyla irkilen genç kız refleks olarak adama baktı hemen.
Oswald geliyordu.
O geliyordu.
İlk yaşamında saraya döner dönmez darbe yapmıştı.. Babasının kanıyla kaplı yüzünü unutmak çok zordu...
Lâkin bunlar için normalde daha zaman vardı.. Henüz erkendi! Neden geliyordu ki erkenden!
Ne olursa olsun.. İsterse çıkmaz ayda gelsindi farketmezdi! Bu defa kızda tüm kozlarını biriktirecekti. Siyasî olarak yandaş toplamalıydı. Ayrıca orduya kafa tutmak içinde 'Kara Kurt' şövalyelerini güçlendirip kendine bağlamalı idi.. Birinci yaşamında, Kara Kurt birliği Oswalda destek vermişti. Bunu engellemeliydi. Zira bir Kara Kurt otuz askere bedeldi. Onları kendine çekmeliydi.. Bir haftadır bunu düşünüyordu.. Ve sonunda nasıl yapacağını bulmuştu..
'Luc.. Bana bi konuda yardımın lazım.'
Luc önce tereddüt etse dahi hemen ardından kabul etmişti.
'Hangi konuda?'
Gülümseyen kızın yüzünde ki ifade sinsi bir havaya sahipti..
----------
Oswald keyifle elinde ki taşlara bakarken Arthurun yeni yolladığı özür, ve onlarca anı taşı vardı içinde. Arthur Oswaldın huylarını gayet iyi biliyordu.. Aslında onunla olan ilişkileri daha iyi olabilirdi... Tabii babasının kellesini almasaydı. Ha bir de Savannayı kıskandığı için Oswaldın çocukluğunu zehir etmeseydi...
'Keyfin yerinde?'
'Dışarı çık. Anı taşlarını izleyeceğim.'
Omuz silken Zac masaya yaşlanmıştı.
'Teknik olarak onun yüzünü görmeye hakkım var.'
Oswaldın gözleri kısılırken içinden söylenmeden edememişti. Madem önüne gelen bu hakka sahipti o halde asırlık geleneklerin ne anlamı vardı ki?!
'Yok.'
'Teknik olarak kuzeniz. Onun annesi ve babam kardeş. Senide baban ve onun babası kardeş. Yani aynı yakınlık derecesi..'
Oswald tam ağzını açıp mühürden bahsedecekti ki Zac hemen susturdu onu.
'Mühürün gelenekle alakası yok... Hem... Bana gösterirsen ben de babamın bana verdiği bilgileri veririm sana.'
'Siyasi bilgilerle ilgilenmiyorum.'
Tek kaşı kalkan Zac keyifle mırıldandı.
'Ama Kordenia Prensiyle ilgileniyorsun? Imparatorun sana, ikisinin ilişkisi hakkında detay vermediğine eminim? Oysa bende kocaman bir arşiv var.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vadedilmiş Cennet
RomanceHayatı birdaha yaşama şansınız olsaydı, yeniden kayan yıldızdan diler miydiniz aynı dileği? 'Sen Cehennemsin benim için.. Lâkin...' Kadının kelimelerinde ki pas adamın sol yanına saplanırken usulca zehirliyordu ruhunu. Hananın uzun elbisesinin etekl...