Kapısını çalmakta olan Lucu duymamazlıktan gelen genç kız dizlerini kendine çekip yorganın altına gizlenmişti.
Bitsin istiyordu bu gün.
Uykunun ondan çalmasını istiyordu tüm bu heyecanı ve tutkuyu..
Nasıl diye soruyordu kendi kendine genç kız..
Nasıl halen onu gördüğün için heyecanla mutlu olursun salak kalp!
Güçsüz.. dedi kendi kendine...
Ona olan aşkım güçsüzlüğün karşılığıydı.
Lâkin öğrenmişti Hana yıllarca...
Aşkından ölse dahi ona bunu belli etmememyi öğrenmişti ilk hayatında.
Kızın bütün mahşerleri içindeydi..
----
Ertesi sabah
'Prenses.. İyi misiniz?'
Hana sıfır uykuyla aynaya bakarken patlak dudağı iyileşmemişti. İlginç bir şekilde Lucu dahi iyileştiren manası kendi üzerinde işe yaramıyordu.. Oswaldı gördüğünden beridir ki manası kendine gelemiyordu. Dengesizleşmişti...
Kızın zihin dengesizliği etkiliyor olsa gerekti.
'İyiyim.. Bu öğlen kılıç talimim var. Ona göre bir şeyler hazırlayın.'
Hizmetli başını sallarken gidip kızın saçlarını toplamıştı. Üstünde klasik talim kıyafetleri vardı. Kalın askıyla vücudu saran bir üst, uzun bir pantolon ve zemini daha sıkı tutması için askeri tip bot. Yüzüne peçeyi takan kız kendi bölümünden çıkıp ince koridordan geçmek istemişti ki İmparator bölümünün ağzında yani tam olarak karşısında duran babası buna fırsat vermemişti.
'Hana?'
Kız yüzünde ki peçeyi kaldırırken gülümsedi.
'Efendim..'
'Benimle gel.'
Arthur ciddi durarak otoriter olmak istiyordu. Ama o gülümseme sonrası bu hayli zor olacaktı.
Kız babasını takip ederken çalışma odasında ki koltuğa oturdu. Iki tekli koltuk karşı karşıya idi..
'Hatanı biliyor musun?'
'Evet.'
'Pişman mısın?'
Arthur gözlerini kısıp kızına bakarken Hana daha da dikleşmişti otururken.
'Hayır.'
'Hana!? Girdigin yolun farkında mısın?! Bu kadar erken mi başlamak istiyorsun mücadeleye-'
'Baba.. Ben mücadeleyle kazanılan bir aşktan mücadele içinde doğdum. Bu yüzden.. Tam da vakti.'
'Oswaldı karşına almak mı istiyorsun?'
Hana saçını zorlayan toka yüzünden at kuyruğunu tutup sıkılaştırmış ve derin bir nefes almıştı.
'Yanımda olmak istemezse olabileceği tek yer karşım olur. Zira onu arkama alıp da hançerlenmeyi bekleyemem.'
'Sana karşı bir kini yok..-'
'Babasını öldürdün!'
Hana isyan ederken ayağa kalkmıştı hırsla.
'Birinin ailesini onun elinden almak ne biliyor musun sen? Babanın kanlı başını görmek.. Değil 20, 40 yıl geçse bu kini unutamaz kimse. Eğer sen.. Senin başına iyle bir şey gelseydi... Ben ne yapardım biliyor musun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vadedilmiş Cennet
RomanceHayatı birdaha yaşama şansınız olsaydı, yeniden kayan yıldızdan diler miydiniz aynı dileği? 'Sen Cehennemsin benim için.. Lâkin...' Kadının kelimelerinde ki pas adamın sol yanına saplanırken usulca zehirliyordu ruhunu. Hananın uzun elbisesinin etekl...