Oswald Arthura baktı. Umduğu şey Arthurun onu frenlemesi için bir tepki vermesini istiyordu..
Lâkin değil Oswaldı frenlemek..
Ona destek dahi olacak gibiydi Arthur..
Hana sıkkınca baloyu izlemeye devam ederken Lucasla göz göze gelmişti. Babasıyla ciddi bir kavgaya hazırdı. Ama babasını koruman için yine babasını karşısına alabilirdi..
Göz kırpan Lucas oldukça gururlu idi.. Kızın korkusunu böyle savaşarak alt etmeye çalışması, kendinden güç alarak yeniden ayağa kalkması.. Gurur vericiydi.
Yine de..
Oswald ile yanyana olan tahtları oldukça rahatsız edici duruyordu.
Sinesinde hissettiği daralma ile gülümsemesi solan Luc aniden bütün ışıkların patlaması, mumların sönmesiyle birlikte dumura uğramıştı.
Kalabalık bir gürültüden garip sesler çıkarken Hana bileğinde bir el hissetmişti..
'Luc?'
Cevap gelmezken bu ellerin Lucun olamayacak kadar kaba ve büyük olduğunu fark eden Hana hızla kendini geri çekmek istedi..
Lâkin Arthurun fısıldayan sesine itaat etmek zorundaydı..
'Onunla git.'
Arthur gerçekten sinirli idi.. Hana içinden derin bir nefes alırken sakin olmaya çalıştı.. O koca ellerin bir dokunuşuna dahi tahammülü yoktu..
Tenine inen darbeleri halen hissedebiliyordu...
Attığı yumrukların ardından kalan kanın tadı halen dilindeydi..
Adamın peşinden savrulan genç kız zifiri karanlıkta kendini dışarıda bulurken kimse olan biteni anlayamamıştı.
'Sevgili konuklarım... Tahlisiz bu karanlık sonrası baloya son vermek zorundayız...'
Leydiler ve Lordlar aptal değildi.. Hepsi rahatsızca yerlerinde kıpırdarken son kez reverans yaptılar Arthura..
Geleceğin yöneticileri..İmparator Oswald ve İmparatoriçe Maria...
Büyük bir mücadeleye start veren bu kutlama tarihe geçecekti.
Ya "Kutlu" ya da "Uğursuz " olarak anılacaktı bu balo..
Kimin yazdığına göre değişecekti..
Ve tarih, bu oyunu kazanan tarafca yazılacaktı.
------
Hana ay ışığının altında, dev avluda ki kolonların gölgesinde iken çekti elini. Serin gece rüzgarı tenine değince irkilmesine sebep oluyordu..
Adama bakmak istemiyordu! Bakmayacaktı!
Çünkü bu zehiri bir kez daha tadmak istemiyordu..
O bakışlara her defasında binlerce nefes bağlamışken, şimdi o bakışları bir kez daha görürse ne yapardı bilemiyordu..
Bildiği tek şey..
Kini kadar güçlüydü aşkıda.
Yüzünde ki işlemeli tülü nazikçe açan adam hafifçe eğilmiş, olabiliğince ılımlı davranıyordu.
'Prenses...'
Hana yere bakarken adamın yanından geçip gitmek için hareketlenmişti.. Lâkin Oswald buna izin vermeden önünü kesmişti.
'Hana..'
Bir dua misali dilinde can bulan adıyla irkilen kızın bakışları adamı bulmuştu. Reflekslerin en lanetlesi galiba buydu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vadedilmiş Cennet
RomanceHayatı birdaha yaşama şansınız olsaydı, yeniden kayan yıldızdan diler miydiniz aynı dileği? 'Sen Cehennemsin benim için.. Lâkin...' Kadının kelimelerinde ki pas adamın sol yanına saplanırken usulca zehirliyordu ruhunu. Hananın uzun elbisesinin etekl...