28.Bölüm

471 36 26
                                    

"Çifte kumrular bölüyoruz ama kapının önünde de olmaz ki."

Sergen'in sesiyle acı çekerek birbirimizden uzaklaştığımızda ikimizin de gözlerinin ağlamaktan kızardığına emindim. Dönüp onlara baktığımda bir terslik olduğunu anlamışlardı. İkisinin düşündüklerini Berkay dile getirmişti.

"Hayırdır ne oldu size?"

Benim yine boğazım düğümlendiğinde Poyraz içeri doğru yürürken cevap verdi.

"Berkay toparlanın gidelim. Yeteri kadar rahatsız ettik."

Arkasından seslendim.

"Poyraz istediğiniz kadar kalın bizim için problem değil!"

Sergen ve Berkay sorgulayan gözlerle bakmaya devam ederken ben de içeri yürüdüm.

"Bakmayın öyle. Küçük bir ayrılık yaşadık az önce."

...

Son olarak sofraya bardakları koyduğumda hazırdı. İstanbul'a taşınalı 2 hafta olmuştu. Anca yerleşebildiğim için Sergen ve Berkay'ı yeni davet edebilmiştim yemeğe. İki ay olmuştu onları görmeyeli. Bir hayli özlemiştim. Bir tek onları değil Poyraz'ı da özlemiştim. Kavga ettiğimiz gün toparlanıp çıkmışlardı. Poyraz memleketine yani Bodrum'a gitmişti. Bir daha hiç haber alamamıştım ondan. Eminlerle arada bir telefonla görüşüyordum.

Bu iki aydır vaktim hep internetteki 'Survivor şampiyonları Ayşe ve Poyraz ayrıldı mı?' haberleriyle, annemlerin sebebini sorgulamasıyla geçmişti.

İstanbul'da kendime 6.katta küçük tatlı bir ev almıştım. Bir de Survivor'dan kazandığım parayla kendime araba almıştım. Şimdi İstanbul'da kurulu bir düzen oturtmuştum. Ama aşk hep eksik kalacaktı.

Kapı çaldığında ellerimi önlüğüme silip önlüğü çıkardım. Kapıyı açtığımda kocaman bir buket gördüm önce. Buket kenara çekilip yerini Sergen'in kafası aldığında olabildiğince gülümsedim ona. İçeri davet ettim ve sıkı sıkı sarıldık. Tam kapıyı kapatacakken kapı itildiğinde Berkay da gelmişti.

"Ayşe nasıl bir yere taşındın kızım arabayı park edecek yer bulamadım."

Onu da içeri aldığımda sitemine yanıt verdim.

"Bir şeyden de şikayet etme Berkuş."

Onunla da sıkı sıkı sarıldık. Amerikan tipli mutfağıma geçip masaya oturduk. Sergen ellerini birbirine sürtüp konuştu.

"Yine döktürmüşsün, özlemişim yemeklerini."

İçecekleri doldururken yalandan sitem ederek konuştum.

"Sadece yemeklerimi mi aşk olsun."

"Seni de tabii ki."

Sergen'e öpücük atıp yerime oturdum. Berkay lokmasını yutup konuştu.

"Seni bizim gibi aşırı özleyen biri daha var."

Kimden bahsettiğini anlamıştım. Benden sonra gidip birlikte Bodrum'da da kalmışlardı. Bu konu hakkında konuşmak istemediğim için alakasız bir soru sordum.

"Neden Damla ve Buse'yi de getirmediniz?"

...

Yemeklerimizi yedikten sonra mutfağa bağlı oturma odasında oturmuş film açmıştık ama aklım filmde değil ondaydı. Sergen filmi kapatıp bana döndü.

"İki aydır görüşmüyoruz film mi izleyeceğiz sohbet edelim. Mesela biraz biz bahsedelim. İki aydır annesi babası boşanan çocuklar gibiyiz. Ne yapacağımızı bilemedik. Sahi Ayşe neden ayrıldınız? Bize anlatabilirsin."

Ben istemsizce dolan gözlerimden yaş akmasın diye yukarı bakarken Berkay konuştu bu sefer.

"Her halinden belli Ayşe mahvolmuşsun. Seviyorsun Poyraz'ı o da seni seviyor. Neden bitirdin?"

Artık kendimi tutamadığımdan titreyen sesimle konuştum.

"Anlatamam. Poyraz'ın öğrenmesini istemiyorum."

Berkay elini elimin üstüne koydu.

"Bize güven Ayşe."

Derin bir nefes aldım anlatsam onlara ne kaybederdim ki? Poyraz'a anlatırlarsa ya?

'Anlatırlar Ayşe söylemeyelim.'
'İç ses güveniyorum onlara.'
'Bilseler ne değişecek Ayşe bilmesinler.'

"Bilseniz ne değişecek Berkay? Siz ne kadar uğraşsanız da bizden bir daha olmaz."

Sergen konuştu bu sefer.

"Olsun sen anlat bilelim. En azından yıllarca ne oldu da ayrıldılar diye sorgulamayız."

Doğru söylüyorlardı. Anlatsam bir şey kaybetmezdim.

"Poyraz'dan ayrıldım çünkü..."

Kapı ziliyle sözüm bölünürken onlara elimle bir dakika işareti yapıp kapıya ilerledim. Kapıyı yavaşça araladığımda gördüğüm yüzle dilime engel olamamıştım.

"Poyraz?"

...

Hello!

2 aylık bir zaman atlaması oldu. Sizce Ayşe'nin ayrılık sebebi ne?

Sizi seviyorum!

Değmesin Ellerimiz ~AYRAZ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin