37.Bölüm

435 30 26
                                    

Ertesi gün...

"Hayatta olmaz Poyraz istemiyorum. Böyle bir ihtimal varsa bile onu senin elinden almak istemiyorum."

Poyrazla hastaneden dönüyorduk, arabada beni tedaviyi kabul etmem için ikna etmeye çalışıyordu. Enfeksiyonun kaynağını ameliyatla yok etme tedavisi. Kaynağın yok olması demek de bir daha çocuğumun olmamasının kesinleşmesi demekti. Aslında kabul edersem enfeksiyondan kurtulacaktım ama hamile kalma ihtimalim sıfıra inecekti. Poyraz zaten benim hayatımı tehlikeye atmamak için böyle bir olaya girmeyeceğimizi tedaviyi kabul etmem gerektiğini söylüyordu. Ben ise belki Poyraz'ın baba olması için arkamda bir çocuk bırakma ihtimalini yok etmek istemiyordum.

"Güzelim bak senin hayatın tehlikeye girdiği sürece ben asla çocuk kabul etmiyorum. O yüzden bu tedaviyi ol. Zaten enfeksiyon yüzünden çocuğumuz olmayacak. Bari hayatın tehlikeye girmesin. Hem istersen evlat ediniriz. Böyle tehlikeye atıyorsun kendini ya tek başına bir yerdeyken kanama başlasa."

Kafamı iki yana salladım.

"Kabul etmiyorum olur da yüzde bir bile benim yaşama şansım olursa onu değerlendireceğiz çünkü."

Kaşlarını hayır anlamında kaldırdı.

"Hayır Ayşe değerlendirmeyeceğiz. Sen tamamen sağlıklı bir birey olmadığın sürece ben senin hayatını riske atamam."

"Poyraz can benim canım değil mi? Ben çocuk için canımı kaybetme riskini göze alacağım diyorum anlamıyor musun?"

Birden söylediğim şey için pişman oldum. O beni düşünürken ona sana ne demiş gibi olmuştum. Kafasını tamam der gibi bir kere sallayıp sessizce konuştu.

"Peki Ayşe. Şunu da bil ama senin canının risk altında olduğu bir durumda ben yokum."

Derin bir nefes alıp vitesin üstündeki elinin üstüne elimi koydum.

"Bak anlıyorum seni. Bana bir şey olmasından korkuyorsun. Ama bırak ben kendimin anne senin de baba olma ihtimalini sıfıra indiren bir tedaviyi reddedeyim. Olur da ileride başka bir tedavisi çıkarsa üzülmez miyiz Poyraz."

Yola bakmaya devam ederken elinin üstündeki elimi alıp avucumdan öptü.

"Tamam güzelim sen nasıl istersen öyle olsun. Ama eğer bu kanama işi daha da kötüye giderse tedaviyi düşüneceğine söz ver ve en ufak bir rahatsızlığında bana söyleyeceğine."

Gülümsedim.

"Tamam, söz."

Birkaç gün sonra...

"Günaydın, Ayşe!"

Kapıyı hızla açıp neşeyle bağıran İdil'in sesiyle uyandım. Ben kendimi neşeli sanardım ama bu kız tam bir neşe kaynağıydı.

"Günaydın, İdilciğim!"

Gelip yanına oturdu.

"Bugün daha iyi gördüm seni. Bu da seni Bodrum'u gezdirmek için kaçırabileceğim anlamına geliyor!"

Gülümseyerek cevap verdim.

"Olur çok da güzel olur. Abin uyandı mı?"

Göz devirdi.

"Yok ne uyanması. Abimi bilmiyor musun, daha uykusunu yeni yarılamıştır o."

Gülerek başımı salladım.

"Bir umut sordum işte. Sen hazır görünüyorsun. Ben de hazırlanıp geliyorum o zaman. Kahvaltı işimizi de dışarda hallederiz sen de istersen."

Değmesin Ellerimiz ~AYRAZ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin