1 Ay Sonra...
Ada'nın ayaklarıma dolanmasıyla elimdeki bardağı masaya bırakıp onunla ilgilenmeye başladım. Poyraz'ı özlediğini hissedebiliyordum. Ben de özlüyordum onu.
Alışamıyordum yokluğuna. Bugün çok daha zordu benim için. Evlilik yıldönümümüzdü. İkinci yılımız doluyordu.Herkese olanları anlattığımda hepsi düşman olmuştu Poyraz'a. İlayda ve Emin daha balayından dönmedikleri için hiçbir şeyden haberleri yoktu tabii. Ailelerimiz de bilmiyordu.
Kahvaltım hiçbir şey yemeden sona erdiğinde masayı toplamaya başladım. Bugün akşama kadar sadece evde oturup düğün videolarımızı izleyecektim. Sonra da akşam kafam dağılsın diye arka caddede yeni açılan bara gitmeyi düşünüyordum.
Televizyonun karşısındaki koltuğa oturup açtım televizyonu. Videoları ararken kapının çalmasıyla hızla kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda kimse yoktu. Çok geçmeden yerdeki buket çekmişti dikkatimi. Beyaz güllerin olduğu büyük bir buketti. Eğilip aldım buketi. Üstündeki notu aldığımda beynimin içinde Poyraz'ın sesiyle yankılanmaya başladı not.
"Sana başaramam sensiz yaşayamam derken hayatımın en doğru cümlesini kurduğumu anlamamıştım. Bu bir aylık süreçte çok net anladım sevgilim. Umarım sen benim kadar kendini üzmemişsindir. Çünkü ben sen üzülünce de yaşamayı başaramam. Evlilik yıldönümümüzü böyle kutlamamıza sebep olduğum için binlerce kez özür dilerim. Kendine iyi bak..."
Kapıda olduğum yere çökerken dizlerimi karnıma doğru toplayıp kafamı arkaya doğru yasladım. Ağlamaya başladığımda anılarımızın hepsi birer birer gözümün önünden geçiyordu. Bana bunu nasıl yapmıştı ki? Zaten günlerdir bunu sorup duruyordum kendime. Bana bunu nasıl yaptı?
Gözlerin ağlamaktan şişmişti ve belim oturduğum yerde ayrılmış gibi hissediyordum. Sonunda oturduğum yerden kalktığımda kolumdaki saate baktım. Tam 4 saattir burada oturmuş ağlıyordum. Farkında olmadan yapmıştım bunu.
İçeri halsizce geçip elimdeki buketi masaya bıraktım. Sonra da hazırlanmak için yatak odamıza geçtim. Elimi elbiselerime attığımda dikkatimi birleşme partisinde giydiğim beyaz elbise çekmişti. Onu giymeye karar vermiştim.
Hızla giyindim. Saçlarımı kendi haline bırakıp kapıya çıktım, ayağıma da beyaz spor ayakkabılarımı giyip yola koyuldum.
Zaten çok uzak olmadığı için kısa sürede varmıştım. Barın sahnesine çok da yakın olmayan kokteyl masalarından birine geçtim.
Kalbim çok kırıktı. Paramparça hissediyordum kendimi. Belki de gerçekten sinirle söylemişti söylediklerini. Bilemiyordum. Ne hissedeceğimi de bilmiyordum.
Alkışların kopmasıyla sahneye birilerinin çıktığını anlamıştım. Çok ilgimi çekmese de kafamı yavaşça çevirdim sahneye. Sahnenin ortasındaki yüksek taburede oturan kişi şok olmama sebep olmuştu. Bu Poyraz'dan başkası değildi.
Ona şaşkınca bakmaya devam ederken göz göze gelmiştik. Beni görünce yüzünde şaşkınlıkla özlem arasında bir ifade oluştu. Dudaklarını hareket ettirdiğinde adımı mırıldandığını anlamıştım.
Farkında olmadan gözümden birkaç damla yaş süzülmüştü yüzüme.
Şarkıya enstrümanlar giriş yaparken çok geçmeden Poyraz da söylemeye başladı.
"Yan yana geçen geceler unutulup gider mi?
Acılar birden biter mi?
Bir bebek özleminde seni aramak var ya,
Bu hep böyle böyle gider mi?"Gözümün içine baka baka ağlayarak şarkı söylüyordu sahnede. Dayanamıyordum böyle ağlamasına. Bir bebek özlemi derken titreyen sesi benim iyice ağlamama sebep olmuştu.
"Suya hasret çöllerde beyaz güller biter mi?
Dikenleri göğü deler mi?
Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya,
Bu hep böyle böyle gider mi?"'Ayşe...'
'Ne oldu iç ses?
'Kötü bir şey olacak...'"Kendine iyi bak, beni düşünme.
Su akar yatağını bulur.
Kendine iyi bak, beni düşünme.
Su akar yatağını bulur."İçimdeki kötü hissi bastırmaya çalışırken gözlerimdeki yaşları silip gülümsedim Poyraz'a. Benim gülümsememle ağlamasının arasından o da bana gülümsedi. Kalbimin hızla çarpmasını sesiyle bastırdı tekrar.
"İçimdeki fırtına kör kurşunla diner mi?
Kavgalar kansız biter mi?"Birden bir şey oldu. Bir ses duydum. Çok güçlü bir ses. Gözlerimi sonuna kadar kapatıp yerimde sıçrayacak kadar.
Gözlerimi korkuyla açtım. Poyraz'ın karnında beyaz gömleğinin üstüne geçmiş bir sürü... bir sürü kan vardı.
Aynı ses tekrarlanınca gözümün önünde sahneye yığılmıştı. Benim sevgilim gözümün önünde yere yığılmıştı.
Çığlıklarım ve ağlamalarımla sahneye koştuğumda etrafta bir sürü çığlık olduğuna eminden ama kafamın içinde sadece Poyraz'ın sesi yankılanıyordu.
"POYRAZ!"
Yanına çöktüm ve karnındaki iki yaraya da baskı uygulamaya çalıştım. Olmuyordu iyileşmiyordu. Kanlı ellerimin arasına aldım yüzünü.
"Poyraz aç gözünü! Uyan Poyraz!"
Gözlerini araladığında ağlamamın arasından şükredercesine gülümsedim.
"Poyraz açtın gözlerini! Bırakma beni!"
Konuşmaya çalıştı benimle. Sonra birden öksürmeye başladı.
"Tamam tamam tamam yorma kendini. Ambulans çağırın!"
Etraftan birkaç kişi panikle ambulansı aramaya çalışırken Poyraz'ın titreyen sesiyle iyice ona eğildim.
"Affettin mi beni Ayşe?"
Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Affettim tabii."
"Sana küs ölmek istemem be güzelim."
"Poyraz ne ölmesi? Saçmalama!"
Elini yaralarından kalbine yakın olana götürdüğünde ben de yarasına baktım.
"Bak güzelim kalbimden vuran sadece sen değilsin."
Ağlamam şiddetlenmişti. Çok korkuyordum. Onu kaybetmek istemiyordum. Ben ağlamaya devam ederken Poyraz'ın sesiyle tüm dikkatimi ona verdim.
"Ayşe... Seni çok seviyorum. Evlilik yıldönümümüz kutlu olsun sevgilim. Beni unutma olur mu?"
Son cümlesinden sonra gözleri kayarak birden kapandı. Korkuyla sonuna kadar açtım gözlerimi.
"Poyraz aç gözlerini!"
Ellerimi sırtına koyup kaldırdım onu. Kafasını göğsüme bastırdım. Ben onu kaybediyordum. Son gücümle yukarı bakıp bağırdım.
"Bırakma beni! Ölemezsin sen! İzin vermem... POYRAZ!"
...
Hello!
Poyraz vuruldu. Ne düşünüyorsunuz? Ayşe affetti Poyraz'ı ama biraz geç oldu tabii.
Sizi seviyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değmesin Ellerimiz ~AYRAZ~
Novela Juvenil"Sevgi her şeyi çözer Ayşe." "Her şeyine güvendiğim için Poyraz diyorum."