Yazardan...
"Bakın Poyraz Bey anlıyorum telaşlısınız ama işimizi zorlaştırıyorsunuz."
"Siz beni anlamıyorsunuz doktor hanım! Ben eşimi görmek istiyorum!"
"Biraz sakince bekleyin lütfen."
Doktor Ayşe'nin kanamasına müdahale ederken Poyraz bir sağa bir sola dönüp duruyordu.
"Allah'ım sen bana Ayşe'mi bağışla."
Doktor çok geçmeden yüzü asık bir şekilde çıktı. Birkaç bir şey söyledi. Poyraz gözlerinin yaşını silip yanıtladı doktoru.
"Teşekkür ederim... Siz benim eşimi kurtardınız. O iyi olsun da."
...
Gözlerimi karnımdaki ufak sancılarla açarken son yaşadıklarım film şeridi gibi geliyordu gözümün önüne gözlerimi açamadan elimi karnımın üstüne koydum.
"Poyraz..."
İstemsizce Poyraz'ın adını sayıkladığımda karnımdaki elimin üstünde bir el hissettim.
"Ayşe buradayım bir tanem."
Hemen aklıma gelen hatta hiç aklımdan çıkmayan soruyu sanki az önce baygın yatmıyormuşum gibi doğrulup telaşla sordum.
"Bebeğim? Bebeğim iyi mi? Poyraz bebeğimiz iyi de! Bir şey söyle!"
O cevap vermemeye devam ederken ben ağlamaya başladım. Yüzüme bakmıyordu.
"Poyraz yüzüme bak, cevap ver! Bebeğimiz iyi mi? Leblebi yaşıyor mu..."
Sonunda yüzüme bakıp konuşmaya başladı.
"Aslında bizim bir tane leblebimiz yokmuş Ayşe. İki taneymiş."
Kaşlarımı olabildiğince çattım.
"İkiz mi?"
Suratı asıldı.
"Artık değil. Biri dış gebelikmiş. Aldılar onu. Bizim ultrasonda gördüğümüz leblebimiz yaşıyor."
Ne hissedeceğimi bilmiyordum. Bir yandan kaybettiğim bebek için üzülürken diğer yandan şükrediyordum. Bir tarafım da şaşkındı. Hamile kalmam bile imkansızken eğer her şey yolunda gitseydi ikiz annesi olacaktım.
Poyraz kollarını yavaşça bana sardı. Kafasını boynuma gömdüğünde hıçkıra hıçkıra ağladığını duyabiliyordum. Benden ayrılmadan boğuk çıkan sesiyle konuştu.
"Çok korktum Ayşe. Seni kaybedeceğim sandım. Her ne olursa olsun ben seninle yaşıyorum. Sen nefes aldıkça nefes alıyorum..."
İkimiz de bu şekilde ağlamaya devam ederken kapı çaldı ve içeri doktor girdi.
"Kusura bakmayın böldük sizi. Ayşe Hanım nasılsınız?"
Sarılmamız bu şekilde sonlandığında gülümsemeye çalışarak konuştum.
"İyiyim ufak sancılarım var o kadar."
"Çok normal çok direndiniz. Maalesef sizin ve bizim çabalarımız sadece bir bebeği kurtarmaya yetti. Şimdi gelelim bundan sonra ne yapacağımıza. Aslında ben sizi zaten bunu söylemek için aramıştım ama biraz geç kaldım. Sizin yatışınızı yapacağız hastaneye. İki veya duruma göre üç ay burada kalacaksınız. Ciddi anlamda tehlikeli bir hamilelik geçiriyorsunuz ve biz her türlü önlemi almak zorundayız."
Onun için, onlar için her şeyi yapmaya hazırdım. Sonuna kadar hem Leblebi hem de Poyraz için.
Doktor birkaç resmi şey söyledikten sonra çıktı.
İster istemez gözlerimdeki yaşlar yanaklarımdan süzülmeye devam ederken benden farksız olan Poyraz elleriyle başımı tutup alnımdan öpüp başımı göğsüne yasladı.
"Hiç merak etme güzelim. Bu üç ay hayatının en güzel üç ayı olacak, hiç sıkılmayacağız seninle."
"Hayatım ben burada kalıyorum diye senin de burda kalmana gerek yok. Bir işin var ve onu yürütmek zorundasın."
Başımı göğsünden çekip kaşlarını çatıp göz teması kurdu benimle.
"Bunu duymadığımı varsayıyorum."
Elini karnıma koydu.
"Hiçbir şey sen ve Leblebi'den değerli değil."
Düşüncelerim tekrar beynimi sararken endişeyle Poyraz'a bakıp konuştum.
"Ben sürekli burada yatarsam çok kilo alırım."
Poyraz yanağımdan öpüp gülümseyerek konuştu.
"Ne güzel işte. Yanaklarını sıkarım ben de."
Sahte bir sinirle konuştum.
"Gıcık!"
...
Bir haftayı geride bırakmıştık. Sadece lavaboya gitmek için ayağa kalkıyordum. Bu çok can sıkıcı bir durumdu. Poyraz'a belli etmesem de moralim çok bozuktu. Poyraz'a belli etmememin sebebi çok çabalıyor olmasıydı. Ben sıkılmayayım diye bir soytarı olmadığı kalmıştı. Her gün başka bir aktivite yaptırıyordu bana. Farklı farklı oyunlar oynuyorduk. Farklı farklı filmler izliyorduk. Her gün başka biri geliyordu yanımıza. Sergen ve Berkay her gün gelip gidiyorlardı.
Şimdi de yine bir gece saati açtığımız filmi izlerken Poyraz koltukta uyuyakalmıştı. Benim hiç uykum gelmiyordu. Bu sorun bir haftadır vardı.
Normalda Poyraz ben uyumadan uyumazdı. Bugün yorgun düşmüş olduğunu düşünüyordum.
Kafamı iyice yastığa gömüp uyumaya çalışıyordum. Kapının çalmasıyla Sergen veya Berkay olduğunu düşündüm.
"Gel!"
Kapıdan giren kişiyle bütün sinirlerim gerilmişti. Bunun burada ne işi vardı?
...
Hello!
Biliyorum verdiğim tarihte gelmedi bölüm ama yetiştiremedim. Umarım beğenmişsinizdir bölümü.
Sizi Seviyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değmesin Ellerimiz ~AYRAZ~
Teen Fiction"Sevgi her şeyi çözer Ayşe." "Her şeyine güvendiğim için Poyraz diyorum."