30.Bölüm

543 34 45
                                    

Poyraz'ı doktorumun odasında görmemle dünyam başıma yıkılmıştı.

"Poyraz senin ne işin var burada?"

"Her şeyi öğrenmeye geldim Ayşe. Tam Dilek Hanım anlatacakken geldin."

Galiba hâlâ öğrenememişti.

"Poyraz lütfen gelir misin benimle."

Ayaklanıp kararlı bir şekilde durdu karşımda.

"Neler olduğunu öğrenmeden şurdan şuraya gitmeyeceğim Ayşe."

Yolun sonuna gelmiştim galiba.

"Tamam ben anlatacağım sana. Benden öğrenmeni istiyorum."

Kafasını tamam anlamında eğdi. Sonra doktoruma dönüp teşekkür etti ve çıktık odadan. Otoparka geldiğimizde gidip kendi arabamın şoför koltuğuna bindim o da yanıma bindi. Sürmeye başladım ama hala anlatacak gücü bulamıyordum kendimde. Benden bir açıklama beklediğini hissedebiliyordum. Arabamı orman yoluna doğru sürdüm ve camı açtım biraz oksijen iyi gelirdi herhalde.

Radyoda çalan şarkı Poyraz ile birbirimize bakmamıza sebep olmuştu. Uzunlar çalıyordu...

Şarkı bittiğinde artık anlatma vaktinin geldiğini anladım. Arabayı yavaşça sağa çektim. Arabadan indik ikimiz de.

"Poyraz nasıl anlatılır böyle bir şey bilmiyorum. Ben 18  yaşındaydım bunu öğrendiğimde."

Biri boğazımı sıkıyor da konuşamıyor gibiydim. Poyraz zorlandığımı anlamıştı. Çok da korkuyor gibi duruyordu. Ben hâlâ konuşamazken başımı tutup göğsüne bastırdı. Saçlarımdan öptü. Çenesine başımın üstüne dayadı. Ben de kollarımı beline sardım.

Dakikalar sonra sarılmamız sona erdiğinde artık anlatmam gerektiğinin farkındaydım.

"Ben hastaymışım."

Gözlerini sımsıkı kapattı korktuğu başına gelmiş gibiydi.

"Eğer hamile kalırsam..."

Sertçe yutkundu. Ben de yutkunmaya çalıştım ama yapamadım.

"Ölecekmişim."

Göz yaşlarını silip boğazını temizledi.

"Başka bir tehlikesi var mı bu hastalığın."

"Hayır yok. Hamile kalırsam doğumda ölme riskim yüzde yüzmüş. Hiçbir tedavisi yok. Sağlıklı doğum yapma ihtimalim de yok. Ben senin babalık hakkını elinden almak istemedim. Gidip yuva kur çocukların olsun istedim..."

Ellerini yanaklarıma yerleştirdi. Gözlerimin içine baktı derin derin.

"Ayşe sen kafayı mı yedin? Ben ölürüm de seni bırakmam. Çocuğumuz olsun ister miydim? Evet isterdim. Ama varsın olmasın bana sen ömrümün sonuna kadar yetersin."

Artık resmen hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

"Bunu sana nasıl yapayım Poyraz?"

"Asıl sen beni nasıl terk ettin bunu bize nasıl yaptın Ayşe? Ben iki aydır kendi kendimi yedim. Ne oldu da bu kız benden ayrıldı diye. Neymiş hanımefendi babalık hakkımı elimden almak istememiş. Buna siz mi karar veriyorsunuz Ayşe Hanım? Bana sordunuz mu ben mi baba olmak mı diye. Çünkü bu sorunun cevabı ömrümün sonuna kadar Ayşe olacak."

İkimiz de uzun zaman sonra gülümsemiştik. Yüzlerimiz yavaş yavaş birbirine yaklaşırken ben de ellerimi onun yanaklarına yerleştirdim. Dudaklarımız birbirine değdi...

Değmesin Ellerimiz ~AYRAZ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin