24.Bölüm

523 42 8
                                    

Çarşıya sonunda geldiğimizde arabadaki sessizliğin yol boyu sürmesinin stresini biraz da olsa atlatmıştım.

Poyraz arabadan iner inmez elimi tuttu.

'Ayşe elimizi bırakması lazım...'
'Niye iç ses?'
'Burda herkes bizi tanıyor eğer babamızın kulağına giderse olay çok yanlış yerlere çekilir.'
'Doğru... Ben şimdi nasıl elimi bırak diyeceğim bu çocuğa?'
'Onu sen biliceksin ben iç kısmım.'

Sıkıntılı bir nefes aldığımda anına bana döndü Poyraz ve endişeli bir şekilde sordu.

"Ne oldu güzelim?"

Selim de merakla bana bakarken ona bakmadan Poyraz'a döndüm.

"Poyraz elimi bırakman lazım. Burda herkes beni tanıyor babamın kulağına bir giderse çok yanlış anlar."

Endişeli surat ifadesinin yerini sabır dilenircesine bir ifade almıştı.

"Tamam..."

Sağımda Selim solumda Poyraz çarşıya girmiştik. Tüm gözleri üzerimizde hissederken korktuğum başıma gelmişti.

"Kız Ayşe!"

Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.

"Nurcan teyze?"

Önce beni süzdü sonra Poyraz'ı en son Selim'e bakarken şokla bana döndü.

"Kız yoksa siz barıştınız mı?"

Nurcan teyze kendi ayrı bir realite programı olduğu için televizyon izlemezdi o yüzden Poyraz'ı tanımaması normaldi. İllaki tanıyanlar olacaktı ama el ele tutuşup gözlerine sokmamak en iyisiydi.

"Evet Nurcan teyze neden sordun?"

Söylediğime sevinmişti ama Poyraz'ı öyle bir süzüyordu ki sevindiğini anlamak zordu.

"Bu oğlan kim?"

Poyraz da sahte bir gülümsemeyle elini uzattı Nurcan ablaya.

"Yiğit ben memnun oldum."

İşte o korktuğum gülümseme Nurcan abla tam şu an Poyraz'a görücü bulmuştu.

"Sizi ben bir eniştenizin kıraathanesinde misafir edeyim gelin çocuklar."

Eşi Cemal amcanın kıraathanesinde görücüye çıkaracak Poyraz'ı. Allahım sen sabır ver...

Kıraathaneye geldiğimizde ben ve Selim yan yana oturmuştuk. Karşıma da Poyraz geçmişti. Nurcan abla Poyraz'ın yanına oturmak yerine sandalye çekip başa oturmuştu.

"Yiğit oğlum bahsetsene biraz kendinden. Ne iş yaparsın? Kimlerdensin? Kaç kardeşsin?"

Ben sıkıntıyla nefes verirken Poyraz da şaşırmış bir şekilde yanıtladı.

"Mühendisim ben. Bir kız kardeşim var."

Mühendis olduğunu duyunca keyfi iyice yerine gelmişti. Kapıdan sırıtarak giren Selda'yı görünce tekrar keyiflendi. Ben ise olduğum yerde sinirden domates gibi kızarıyordum. Selda o bilerek incelttiği itici sesiyle konuştu.

"Selam herkese!"

Sonra elini Poyraz'a uzattı.

"Merhaba Selda ben."

Poyraz da önce göz ucuyla bana bakıp sonra Selda'nın elini sıktı.

"Poyraz ben de."

Değmesin Ellerimiz ~AYRAZ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin